Bayramda otobüsler 706 bin yolcu taşıdı Bayramda otobüsler 706 bin yolcu taşıdı

İsrail’in, Gazze’ye insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara’ya düzenlediği saldırıda gazi olan isimlerden biri Canip Tunç. Gemi eğer bir gün tekrar yola çıkarsa hiç çekinmeden yeniden sefere katılabileceğini söyleyen Tunç, bugün 64 yaşında. 
Canip Tunç, gemiye binme sürecinin öncesini, gemideki atmosferi ve İsrail saldırısı sonrasında yaşananları İHH’nın Youtube kanalında “Şahitliğim” serisinin ikinci bölümünde anlattı.  
Canip Tunç, okuduğu kitapların Müslümanların yaşadığı coğrafyalara yönelik hassasiyetinin ve sevgisinin artmasına katkı sağladığını söyledi. Tunç, İHH’yı kurulduğu tarihlerden itibaren takip ettiğini belirterek, “Mavi Marmara Yola Çık reklamı başlamıştı. ‘Arkadaş,  benim ne olursa olsun Allah nasip ederse bu gemiye binmem lazım’ dedim. Kızım dedi ki, ‘Baba Erzurum'dan iki kişi gidecekmiş.’ İHH Temsilciliğine gittim. Benim de o zaman saçlar uzamış,  zayıfım. Görevli arkadaş, böyle bakıyor bakıyor, beğenmiyor. Şimdi ona göre babayiğit olacak. Aslan olacak, gümrah olacak. Vesselam belki yarım saat, bir saat karşısında pes etmedim. En sonunda dedi ki telefon numaranı ver. Telefon numaramı verdim.  Kaydetti. Ayrıldım oradan. Ayrıldım ama ümidim yok yani.  İki üç gün geçti. İHH’dan aradılar, listeye alınmışım” dedi.
“Uluslararası sularda saldırdılar”
Gemide güzel dostluklar kurulduğunu anlatan Canip Tunç, “Nadide, serdengeçti insanlar tanıdım. Hiç unutamıyorum. Gemide güzel bir muhabbet ortamı vardı. Bir araya toplanılıyor, muhabbet ediliyor, ilahiler okunuyordu. Bazı arkadaşlarımız Kur’an-ı Kerim okuyordu. Derken bir akşam uluslararası sulardayız. Baktım ki etrafımızda ışıklar belirdi. Herkes de bir haraketlilik başladı. Biraz daha karanlık çöktükçe ışıklar belirginleşti. Üzerimizden bir helikopter gibi bir şey gidip geliyor. Bilen bir arkadaş dedi ki bu insansız uçak, geminin içini gösteriyor. Herkes böyle hazır bekliyor. Sabah namazı yaklaştı. Dedim ineyim de abdest alayım. Zaten saldırı olacak. Dövüş olacak. Hiç olmazsa ölürsek abdestli ölelim. Tam indim abdesti aldım ki bir helikopter geldi. Boş geçti. Peşine bir başka helikopter tam geminin üzerinde durdu. Halatlardan inmeye başladılar. Allah şehadetini kabul etsin, Ali Haydar… İlk inen halata yapıştı. Onu vurdular, şehit ettiler. Peşine diğerlerini vurdular…” ifadelerini kullandı.
“Bir baktım elim yok!”
Canip Tunç, sözlerine şöyle devam etti: “Zodyaklar geldi geminin dibine. Halat attılar. Allah rahmet eylesin, Vanlı Abdulhamid Elmalı arkadaşım orada spiral taşı hazırlamış. Atılan halatı anında kesti. Halat kesilince çat diye suya düştüler. Onlar da kurşun sıktılar, Abdulhamid’i vurdular. Ben nöbet yerimdeydim. Gürültüler baya arttı, elimdeki bir ufak sopa parçasıyla direkt yukarıya çıktım. Çıkar çıkmaz hemen karşımda İsrail askeri var. Karnına vurdum sopayla. Hemen sonra koluma balta vurdular zannettim. Mermi yememişim ya hiç. Üstüm başım kıpkırmızı oldu. Bir baktım elim yok. Tuttum çektim arkadan.  Üstten sıkmışlar oradan mermi girmiş.  Kolum tamamen parçalanmış, çubuk makarna gibi. Gözlerim kararıyor, çok kan kaybediyorum. O arada bir hemşire kızımız var. O gördü, koştu geldi. Mermilerin altındayız, yağıyor mermi. İndik alt kata. Alt katta bir sedyeye yatırdılar beni…” 
“Sizin aç bıraktığınız insanlara yardım götürüyoruz”

Zorlu bir yolculuğun ardından Tel Aviv’e götürüldüklerini aktaran Tunç, insanlık dışı muamelelere maruz kaldıklarını ifade etti. Tunç, “Hastanede savcı geldi odaya. Çevirmenle birlikte ifade aldılar. Dedim ki bak. Önce Müslümanları iyi tanıyın. Siz Yahudiler, Endülüs'ten sürüldüğünüz zaman gemilerle denizlerde kaldığınız zaman size sadece Osmanlı merhamet gösterdi. Ülkenin en güzel yerlerine sizi yerleştirdi. Daha yakına gelelim. Almanlar kökünüzü kurutacaktı. Yine bu ülke kapılarını açtı. Sizin bilim adamlarınız, zenginleriniz hep geldi buraya yerleşti. Şimdi dedim bizim suçumuz şu mu? Sizin aç bıraktığınız, yetim bıraktığınız çocuklara, abluka altına aldığınız Gazze'ye bir parça ilaç, yiyecek ve giyecek götürüyoruz. Bu insanlığımızın suçunu mu çekiyoruz biz? Adam hiçbir şey demedi. Kalktı, yüzü kızararak, yüzünü gözünü sallayarak çekti gittiler. İfadeden sonra ameliyata alındım. Ameliyattan sonra bir baktım kanama durmuş.” diye konuştu. 
Mavi Marmara’dan 6 ay sonra tekrar Gazze’ye gitti
Ertesi gün Ankara'ya geldiklerini belirten Canip Tunç, “Ankara'da sağ olsunlar bizi iyi karşıladılar. Ailemle telefonla görüştüm. Oğlum yanımdaydı hastanede. Tedaviye devam edildi. İki gün orada kaldık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da geldi, ziyaret etti. Erdoğan olmasaydı İsrail bizi zor bırakırdı. Onun o dik duruşunun, net duruşunun etkisi çok oldu. Daha sonra Erzurum’a sevk edildim. Yine çok sayıda Müslüman karşılamaya geldi. Bir arkadaşım Erzurum’da Ali Aydın isminde bir doktoru tavsiye etti. Ali Bey çok güzel ilgilendi benimle. Elhamdülillah 6 ayın içinde sargıları çıkardık. Allah, altı ayın içerisinde nasip etti tekrar Gazze'ye gitmeyi. Çok istemiştim. Orada kaldık bir kaç gün. Çok bereketli geçti. Tam Ramazan'ın ilk günü Gazze'de oldu, Allah öyle nasip etti. İftar yemeğinde dedim ki ya hu insanlar keşke bunu görse. İftarda bir pirinç pilavı var bir de şerbet. Biz bir de özel bir misafirleriz orada.  Düşünebiliyor musunuz? Acaba o halk ne yiyor? Evleri ziyaret ediyoruz, bir çadır var. Ev vurulmuş, çadıra bakıyoruz. Yiyecek hiçbir şey yok” dedi.
“Rabbim bana da şehadeti nasip etsin”
Mavi Marmara Gemisi yolcularının zulme karşı durmak için, mazlumların yanında olmak için yola çıktığını belirten Canip Tunç sözlerini şöyle sürdürdü: “Furkan Doğan'ı hatırlıyorum. Onunla da kısa bir muhabbetimiz olmuştu. Rabbim şehadetini kabul etsin. Düşünün, 10 şehit arkadaşımız var. Bakın bu insanların ellerinde silahları yok. Beş kuruş çıkarları yoktu. Karşılığında dünyanın en azılı terörist askerleri vardı. Dertleri neydi? Bu insanlar şerefini koruma, ümmetin namusunu koruma adına canlarını verdiler. Bundan büyük şeref olamaz. Düşünün, can vermek. Üstüne yok. Allah şehadetlerini kabul etsin. Rabbim bana da şehadeti nasip etsin. Gemi yeniden yola çıkayım dese, o mazlum insanların özgürlüğü için,  onların yaşam standartlarının yükselmesi için.  Yani gemi çıksın, tren çıksın, yaya olsun, hepsine seve seve gitmeye razıyım, Allah biliyor” dedi.

Kaynak: PHA
Haberin Videosu :

Kaynak: pha