Türkiye Belediyeler Birliğince Ankara Hilton Otel’de 12–13 Mayıs 2005 tarihleri arasında düzenlenen Belediyecilik Konferansına “bir vatandaş” sıfatıyla tamamen kendi inisiyatifimle katılmak üzere gidecektim. 
Gazetecilikle uğraşmazdan önce de il dışına gittiğimde, ilimizi tanıtmak amacıyla yanıma turizm broşürleri alırdım. Çünkü “Her insanın, kendi ilinin fahri turizm elçisi” olması gerektiğine inanırım.
Yine öyle yaptım. Sağ olsun, mesai saati sonu olmasına rağmen Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Mehmet Çelik’ten temin ettiğim 30’a yakın broşürü alıp Ankara’ya götürdüm. Konferans öncesi çay salonuna girer girmez, her masaya 3’er-5’er bırakmaya başladım. İnanın Nemrut’un resmini görenler broşürleri hemen alıverdiler. Akıncılar Belde Belediye Başkanı İsmet Çetinkaya ile Adıyaman Valisi iken Danıştay kararıyla valimiz Halil Işık’ın görevine iade edilmesi üzerine merkeze atanan ve halen Manisa Valiliği görevini yürüten önceki valimiz Halil İbrahim Daşöz de orada idi. Bu tanıtımımdan çok memnun kaldıklarını gözledim. Çünkü bilhassa belediyelerin gereksinim duyacakları iş makinesi satıcısı gibi firmaların ticari tanıtım broşürleri girişteki masaya bırakılmıştı ama turistik tanıtım için broşür getiren olmamıştı.
Çetinkaya’nın, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Başkan Yardımcısı olduğunu önceden biliyordum. Ancak Merkez Valiliği görevinin kendisine “dar” geldiğine inandığım Daşöz’ün, Adıyaman’da olduğu gibi yine maşallah “yerinde duramayarak” memleket için yaptığı çalışmalar kapsamında aynı zamanda Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği görevini de üstlendiğini orada öğrendim.
Hasancık Belediye Başkanı Baki Yılmaz ile Atakent Belediye Başkanı Mehmet Akgün’ün konferansı “çok kısa süreliğine” dinleyip ayrıldıklarını gördüm. Merkez ilçe dâhil hiçbir belediye başkanımız veya görevlendirilen personeli yoktu. Nedense?
Hatırladığım yedi yıl önceki bu anekdotu neden aktardım?
Çünkü valilik giriş katında 26 Nisan 2013 günü yapılan, devlet-millet işlerlinde “hızlı” değil “çok hızlı” giden valimiz Mahmut Demirtaş başkanlığındaki toplantıya naçizane kurucusu ve 1’nci Dönem Başkanı olduğum Adıyaman Sivil Toplumu Destekleme Derneği adına katıldığımda, hem de kamu kurumu niteliğindeki “bazı kuruluş başkanlarının” hiçbir görüş ileri sürmedikleri gibi toplantıdan yarım çıktıklarına tanık oldum. Hem de Valilik davet yazısında özellikle “toplantıya hazırlıklı gelinmesi” istenmesine karşın… “Küp içindekini sızdırır.” diye bir atasözü var ama ya küpte bir şey yoksa?
Kuruluş başkanlığının yalnızca; SMS’le bayram ve kandil kutlamak, model ve motor gücü yüksek makam otomobillerini sürücüsüyle birlikte “el kesesinden” vızır vızır kullanmak, hatta henüz çiçeği burnundaki milletvekillerine birer teneke parçasını(!) sözüm ona “ödül” olarak vermek olmadığına inanıyordum.
Oysa asıl önemli olan, işin “yasak savmak” kabilinden değil, sahiplenme duygusu içerisinde “gönülden” yapılması… Aksi halde ise hiç yapılmaması…
İster para için olsun, ister dua için olsun…
Ne dersiniz?
 
Mustafa Işıldak www.isildakkalem.com
0532–422 95 28 [email protected]