Ruhani bir öğretmen üç öğrencisiyle birlikte derin dağ vadisinde yürürken, öldürücü kış soğuğu kapıdaydı. Hava çok soğuk olduğundan, üç öğrenci öğretmenleri için endişeleniyor, onun hasta olmasını istemiyordu. Ancak hiçbiri bunu dile getirmiyordu; hepsi, konu öğretmenlerinin kişisel meselelerine burunlarını sokmak olduğundan onun kişiselliğini ısrarla vurguladığını biliyordu. Ancak sonunda öğrencilerinden biri daha fazla dayanamadı ve konuşmaya başladı:

“ Öğretmenim, bu hava karşısında gerektiği gibi korunmamanız doğru değil,” dedi ve cesaretini toplayarak devam etti.

Diğer öğrenci arkadaşlarından destek almak üzere onlara bakarken, “ Sizi sıcak tutacak güzel bir paltonuz olması konusunda hepimiz hem fikiriz,” dedi.

Öğretmen, öğrencisinin itirazlarının gerçek doğasını anladı, ancak onların o an daha ileri bir ders almalarını da istiyordu. Rahatlığa sahip olmak güzel olsa bile, onsuz olmak umutsuzluğa kapılmak için yeterli değildi. Daha da ötesi, öğretmen öğrencilerine yaşamın onlara o an sunduğu – ya da onlardan esirgediği- şeyleri nasıl kullanacaklarını öğrenmenin değerini de göstermek istiyordu; ancak yalnızca kısa sözler, sağır kulakları aşamazdı. Öğrencileri, daha da ısrarlı davrandı:

“ Hayır, usta, bu doğru değil. Sizin alçak gönüllüğünüzü ve gösterdiğiniz tevazuu takdir ediyoruz; ancak gerçekten sizi sıcak tutacak güzel bir paltoya ihtiyacınız var. Eğer bir paltonuz olmazsa, ölümünüze neden olabilecek bir soğuk algınlığına yakalanabilirsiniz. Bu durumda bize ne olacak? İzin verin, bunu sizin için satın alalım, lütfen!”

Büyük bir nehir boyunca yürürken konuşmaya devam eden öğrenciler, ansızın akıntıyla birlikte gelen büyük bir kürk paltoyu fark etti. Öğrencilerinden birisi bağırdı, “ Bakın, bu bir mucize! Her şeye kadir olan, dualarımızı duydu. Ne kadar talihliyiz! “

Hemen ardından – öğrencilerinin teşvikiyle – öğretmen, akıntıyla sürüklenen kürk paltoyu getirmek üzere soğuk sulara daldı. Bir dakika sonra, öğrenciler şok içerisindeydi: Öğretmenleri paltoyla birlikte nehirde sürüklenmeye başlamıştı. Ancak hepsi bu değildi; öğretmenlerinin büyük bir mücadele içerisinde olduğu çok açıktı. Öğrenciler bir biri ardına bağırdı, “ İyi misiniz? Neler oluyor? Paltoyu bırakın! Eğer bırakmazsanız boğulacaksınız! “

Öğrenciler, öğretmenlerinin kendilerine uzaklardan yanıt verdiğini duydu, “ Bırakmak istiyorum, ancak bu bir palto değil, siyah bir ayı… Ve beni bırakmıyor! “

Kıssadan hisse; en yakınlarımızın bile, çok iyi niyetli yaptıkları müdahalelerin nasıl da sonumuzu hazırladığı açık ve net ortada. Temkinli olmak da fayda var. Peki, o zaman sınırları çizmek ve yaşamın içinde hep birlikte yürümek kolay mıdır? Yapabilene aşk olsun!