İnsanlar arasında sıcak ve samimi yaklaşımın öncü gücüdür; sevgi denilen o muhteşem duygu.
Sevgi pınarları coşup çağlayınca uzaklar yakın olur, olumsuzluklar olumluya dönüşür, aşılması güç olan yüce dağlar bile azmin zaferiyle aşılıverir.
Karşılıklı samimi sevginin, Beni Âdem’in gönlüne nakşetmesiyle birlikte, atalarımızın o veciz ifadesiyle; “Samanlık bile seyran olur.”
Hülasa, sevginin sirayet etmiş olduğu gönüllerde şefkat ve muhabbet duyguları zirveye ulaşır, bu vesileyle dünya denilen fani âlem tozpembe görünüverir!
İki cihan serveri yüce peygamberimiz de öyle buyuruyor; “Birbirinizi sevmedikçe hakiki manada iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe cennete giremezsiniz.”
Diyeceğim o ki, dünyada her şeyin başı sevgidir…
Leyla’sını arayan Mecnun, sevginin vermiş olduğu o muhteşem duygunun neticesinde kavuşmuştu yüce Yaradan’a.
Canından aziz bildiği Şirin’ine kavuşabilmek umuduyla, azametli dağları delmişti hikâyelere konu olan Ferhat.
Rüyasında âşık olduğu Hz. Muhammed’i dünya gözüyle görebilmek için Yemen çöllerinde develeri annesine teslim edip, düşmüştü Mekke-i Mükerreme’nin uzun ve heybetli yollarına Üveysel Karan-i.
Çok sevdiğimiz Resulü Kibriya’ya gidebilmek için belki Üveysel Karan-i gibi düşemiyoruz Mekke yollarına. 
Ama hiç değilse O’nu gözleriyle görmüş, söylediklerine şahit olmuş, yaşayışından örnekler almış, Kur’an-ı Kerim’in nazil oluşuna şahit olmuş, peygamber efendimizle birlikte savaşlara, seferlere katılmış nadide insanlardan olan Safvan b. Muattal hazretlerinin kabrini ziyaret edebiliriz. 
O büyük zat-ı muhteremin kabri bilindiği üzere, Samsat ilçemizin sınırları içerisinde ve bizlere oldukça yakın bir mekânda… 
Kentimizde metfun bulunan Sahabe Safvan b. Muattal hazretlerinin kabrini ziyaret etmek, başucunda durup dua ve niyazda bulunmak bile O’nun şahsında Hz. Peygamber efendimize ve onun sevdiklerine olan sevginin en büyük ifadesidir…
Bu duygu ve düşüncelerle hem Sahabe’de kutlanan Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katılıp manevi feyzi almak, hem de o büyük zatı ziyaret ederek, Hz. Muhammed’e olan sevgimi bir nebze olsun bildirmek istedim, her peygamber sevdalısı gibi.
Geçtiğimiz hafta Cumartesi günüydü, Sahabe’ye doğru uzanan kutsal yolculuğum…
Sabırsızlığımdan olsa gerek; Cuma günü akşamında bir sevgi pınarı coşup çağlamaya başladı yüreğimin kutsal derinliklerinde.
Gecenin hayli ilerlemesiyle birlikte göz kapaklarım ağırlaşıyor, derin uykulara dalmak istiyorum, zira nafile… 
Uyumak için saatlerce harcamış olduğum yoğun çaba, yüreğimde fokur fokur kaynayan sevginin karşı hamlesine sürekli takılıverdi. 
“Yarın Sahabe’ye varıp, O’na ve Resulü Kibriya’ya olan muhabbetimi tazeleyeceğim” diye düşler âlemine dalıyor ve daldıkça da zaman zaman yanağımı hafifçe okşayarak, yastığa doğru nazlı nazlı düşen gözyaşlarımı sezinliyorum. 
Arada bir perdenin ucunu usulca kaldırıyor, gökyüzü şemailine bakıyor, kendimce yarın havanın nasıl olacağı konusunda fikir yürütüyorum. 
Bir ara Evren’in zifiri karanlığa gark olduğunu görünce, “Eyvah! Yarınki ziyaretim hava muhalefeti münasebetiyle gerçekleşmeyecek mi” diye kendi kendime söylenip durdum.  
Aradan bir zaman geçtikten sonra, tekrar perdeyi araladığımda, mehtabın doğuşunu gözlemledim ve doğrusu sevinçten gözlerim çakmak çakmak açıldı.            
Neyse ki uzun ve yorucu da olsa, netice itibariyle zifiri karanlıklar yerini yavaş yavaş aydınlığa bırakıverdi.
Yıldızların kayıp gitmesinin akabinde, aydınlığın tamamen belirmesiyle yeryüzü Bilal-i Habeşi’nin haleflerinin okumuş olduğu Ezan-ı Muhammedi ile canlanıverdi. 
Sabah namazımı eda etmekle Allah’a olan borcumu ödedikten hemen sonra, yavaş yavaş koyulduk ailece Sahabe’nin yoluna.
Şehirde ikamet ediyor olmamız vesilesiyle betonarme yapılardan başka bir şeye takılmıyordu gözlerimiz. 
Meğer İlkbahar mevsimi iyiden iyiye göstermiş kendini bihaber kalmışız…
Yolculuğumuz esnasında uçsuz bucaksız arazilerin yemyeşil örtüye bürünmüş olduğuna bir kez daha şahit olmanın sevincini yaşadık. 
Kıvrım kıvrım uzanan yolda durmaksızın seyrederken, mahmur gözlerimiz yeşil örtüyle tanışıyor, meltem kıvamındaki esinti ise, ciğerimizin derinliklerine dek sirayet ediyor ve cüruf adına ne varsa hepsini alıp götürüyor…
Yol kenarında doğayı süsleyen farklı renk ve boylardaki görbenili çiçekler ise, adeta insanı alıp farklı âlemlere sevk ediyor. 
Tabiata farklı bir anlam katan İlkbahar’ın eşsiz güzelliklerini seyrederken, menzilimize nasıl vardığımızın farkında bile olamadık. 
Kısa bir zaman içerisinde sevgililer sevgilisini dünya gözüyle gören sahabe Safvan bin Muattal hazretleriyle visale erdik!
Yol boyu şahit olduğum doğa harikasının akabinde vuslata ermemle birlikte, benliğimde oluşan tarifi imkânsız hoşnutluk, gece boyunca düçar olduğum kasvetin tümünü unutturdu… 
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

Bilal KARADAĞ