Kısaltılmış adıyla Ankara Adıyamanlılar Vakfı, resmi adıyla Adıyaman il ve ilçeleri Eğitim ve Kültür Vakfı’nın, il oluşumuzun 63’ncü yıl dönümü münasebetiyle vakfın mutevazı hizmet binasında düzenlenen gecesine katıldım. Gelenler arasında önceki milletvekillerimizden aynı zamanda Yeni Dünya Vakfı Başkanı Mahmut Göksu ve Hasari Güler, vakıf dergisinin emektarlığını da üstlenen efsane rektörümüz Mustafa Gündüz, vakfın önceki başkanlarından İsmail Altuntaş ve Hacı Bülent Elçi, Besnililer Dernek Başkanı Av. İbrahim Bircan(Emekli Mennan Güleken’in kulakları çınlamıştır sanırım), Prof. Dr. Mustafa Altuntaş, Şambayatlı Av. Adem Gelir, Çelikhan’dan Aziz Karaman, Mobing Kitabının yazarı önceki Sosyal Hizmetler İl Müdürü İsmail Akgün, memleketi soyadından belli emekli öğretmen Orhan Samsatlıoğlu, Av. Halit Bayır ve vakıf yönetim kurulu üyeleri de bulunuyordu. Gelenlerin coğrafyasına bakıldığında vakfın, “resmi adı ile müsemma” olduğu hemen göze çarpıyordu. Valimiz Abdullah Erin veya bir yardımcısı, mevcut milletvekillerimiz ve Ankara’da ikamet eden önceki valilerimiz yoktu.  

           Bu tür gecelerde Adıyaman Hıtabı ve Çiğköftesi gibi yöresel ikramlar “adetten” olduğundan tabii ki ikram yine vardı. Vakfın üç ayda bir çıkardığı dergiye bakıldığında ise milletvekili veya adayı olmazdan önce belki bir defa bile vakıf binasının içini görmeyen bir kardeşimizin resminin, aynı sayıdaki 2 haberde birden yer alması dikkat çekiyordu.

            Sıradan bir emekli ile milletvekili emeklisinin aylıkları arasındaki farkın büyük bölümünün, milletvekili seçilen il ve halkına; hukuken değilse de vicdanen borçlu olduğuna öteden beri inanırım. Bu inancımdan ileri gelen taahhüdümü 2011’de milletvekili aday adaylığı dönemimde de ifade etmiştim. Bu anlamda aktif milletvekilliği bitse de hemşerilerinin iyi gününde, kötü gününde bir arada olmaya özen gösteren ve yasama görevi dışında kaldığından sadece hemşerilerinin yasal bürokratik işleri ile ellerinden geldiği kadarıyla çözüm bulmaya çalışanların başında Şevket Gürsoy ve Celal Topkan olduğunu bilir ve taktir ederim. Önceki (eski demiyorum) milletvekili arkadaşlarımızdan bu hasletleri devam ettirenler olup ta naçizane şahsımın bilemediği var ise(ki olabilir) yakın dostları tarafından da olsa lütfedilip iletildiği taktirde sevineceğim gibi yine bu sütunlarda kamuoyu ile paylaşmaya da hazırım.

             İşte vakfın yeni başkanı Şevket Gürsoy belki bu hasletlerin etkisiyle de olsa, parti il başkanlığı, Belediye Başkanlığı ve Milletvekilliği dahil siyasi arenanın her platformunda damgasını hissettirmiş biri olarak yaptığı konuşmada, bir anlamda her zaman ki “Barış Elçisi” olduğunu tekrar kanıtlarcasına vakfın kuruluşundan bu yana, demokratik siyaset yerine silahlı siyaset veya darbe yapanların dışında her kesime ve coğrafyaya açık olduklarını, hiçbir ayrım yapmadıklarını söyledi. Bürokrat hemşerilerinin daha iyi yerlere gelmesi için çalışmalarına rağmen maalesef fazla bir şey yapamadıklarını da en azından “şahsı” açısından samimiyetle ikrar etti. Vakfa ödenecek aidatın sadece aylık 10 lira olduğunu söylerek her türlü görüş, eleştiri ve düşünceye açık olduklarını, bunun kendilerinden esirgenmemesini dilemekle de “ortak akıl”a verdikleri değeri göstermiş oldu. Aldığı coşkulu alkışlar, geceye katılanların bu içten konuşmaya attıkları ıslak imzası niteliğinde idi.

            Lakin, vakıfla ilgili önceki yazılarımda da ısrarla sözünü ettiğim gibi Adıyaman Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu’nun da destekleriyle sekreterya işlerinde fiilen çalıştırılmak üzere hem asgari veya belki biraz üstü ücretle hizmet edebilecek ve bundan da önemlisi hem de gönüllü olacak ehil bir personelin yokluğu yine göze çarpıyordu.

            Dileğim aynı “ortak akılla” bu eksikliğin de tamamlanması…

Mustafa Işıldak 

0532-422 95 28