‘Cobi’ koymuşlar adını, yeni yaptırdıkları kulübesinin üstüne yazmışlar oradan haberim oldu. Her zaman parkın içinde bir yerlerde uzanırken ya da yürümeye çalışırken görüyordum onu. Yürümeye çalışırken diyorum çünkü çok kilolu. Neyse ki soğuk ve yağmurlu havada sığınacağı bir kulübesi olmuş. Tam buna sevinecek oldum, ne mutlu ona diyesim geldi diğer sahipsizleri düşünürken. Sonra yine felsefi sorgulamalar çöktü zihnime, sevincimi gölgeledi. İnsanlık tarihi çözememiş sen mi çözeceksin diye kızdım kendime.

Erteledim düşünmeyi ta ki eve gelinceye kadar. O kadarına gücüm yetti. Barınakta çalışan birinden duymuştum küpeli köpekler rehabilite edildiği için saldırmazlar korkmayın demişti. Bu rehabilite kısmını kurcalamak istemedim. Her neyse sonuçta onlar da bedelini bir şekilde ödüyorlar böyle konforlu yaşamanın. Tıpkı biz evlere tıkılan kadınlar gibi. İnsanlık gibi de diyebilirim ama bu gün canım cinsiyetçi yaklaşmak istiyor konuya. Gerçekten tetiklenmiş durumdayım. Kimseyi düşünecek halde değilim. Herkes kendi penceresinden baksın, bu bile bir sorumluluk. Bencillik diye yıllarca sunulan bilgiler şimdi tam tersi bir kanaldan empoze ediliyor. Canım sıkılıyor.

Pandemi döneminde fiziksel rahatsızlıklarım artınca spora ve aralıklı oruç diye de tanımlanan iki öğün beslenmeye başladım. Biraz daha iyiyim. Hem sağlık sorunlarım hem kilom gün geçtikçe rayına oturuyor. Fakat korkuyorum. Çünkü ben bu filmi defalarca izledim. Tam oldu dediğim anda bir de baktım ki kilolar başta olmak üzere her şey geri gelmiş ve yine kendimi çaresiz hissediyorum. Şöyle yan koltuğa geçip bir tadını çıkarmak mümkün olmadı. İnşallah bu sefer olur. Kolaylıkla ve sevgiyle olsun.

Totemler oluşturdum kendimce unutmamak adına. Akrep bir yıldan fazla aç kalabilirmiş. Dolayısıyla beslenmesini değiştirmek isteyenler için güzel bir sembol olabilir denmiş ben de uyguladım. Astım boynuma kolye ucu olarak. Niyetim sağlıklı beslenerek yaşamımda bir nebze de olsa sorumluluğumu almanın hazzını yaşamak.

Yoksa genetiğimin arkasına sığınarak yan gelip yatmak kolay olanı. Hâlbuki her alanda olduğu gibi bu alanda da yapabileceğim ayak işleri var. Belli bir süre yapıyorum sonra zorlanınca bırakıveriyorum. Tıpkı spor gibi. Yaşam tarzına dönüşmediği sürece geri dönüş sık sık yaşanıyor. Bu da azmimi, şevkimi kırıyor. Adam sen de yiyen de ölmüş yemeyen de hesabı salıveriyorum.

Yapamadıklarıma odaklandım yine. Bu bir inanca dönüşmüş durumda bende. Yapabildiklerimi zaten yapıyorumdur yapamadıklarıma odaklanayım ki gelişeyim gibi bir inanç bu. Çok iyi niyetli özünde. Fakat ne zaman hırsa geçiyor anlamıyorum bile. Yapamayınca da kendini dövmeye tabii. Benim sık kullandığım bir benzetme vardır bu kendimi yetersiz hissettiğim anlarda başvurduğum; sanki bir çuvala koymuşsun da dövmüşsün de dövmüşsün anlatımıdır. Ne yazık ki çuvalın içindeki de ben sopayı elinde tutan da. Bırakıyorum. Yerine kendini sarıp sarmalayan Özlen’ i koyuyorum. Duacıyım.