Gittiğim kişisel gelişime dair eğitimlerin birinde, bize bazı uygulama çalışmaları verildi. Verilen çalışmalardan biri şuydu; her zaman gittiğiniz yerlere bile değişik yollardan gidin ve size güzel gelen yedi şeyi tespit edin.

Sonradan bu tip önerileri bir sürü kitapta da okudum. Tabii, bilmek ayrı şey uygulamak ayrı. Ben uygulamaya karar vermiştim o dönem. Yine o dönemde yakın arkadaşım olan biri de kızmıştı bana. “ Bırak bu saçmalıkları, şizofren misin sen? Her gün yol değiştiren onlar.”

Bugün de deneyimlerim bazen bilinçli, bazen bilinçsizce. Bu sabah deneyimlediklerimden biri oldukça ilginçti bana göre. Aynı yol, aynı park ve aynı çeşme. Argos’ a su içirdiğim bir çeşmedir aynı zamanda. Bunca aşina yol haritasında ufak bir değişiklik yaptım. Çeşmenin önünden değil de arkasından geçmeyi hedefledim. Argos’ u da o şekilde yönlendirdim. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Meğerse arkasında hayvanlar için çeşme ve yalak yapılmış. Hem de kullanılan armatörlere varıncaya kadar, diğer insanlar için yapılan çeşmeye gösterilen özen gösterilmiş. Mermerin üstüne de hayvan resimleri nakşedilip şu yazılmış; “ Yerdeki mahlûklara acımayanlara, gökteki melekler acımazlar.”

Bu güzel eylem, benim için diğer altı güzel eylemi tek geçer. Onun için diğerlerini yazmaya gerek duymuyorum. Dediğim gibi; ben uyguluyorum, bana iyi geliyor. Kitabi ya da dilde olan bir bilgi, böylesine somut bir şekil alınca yüreğime yerleşiyor. İşte, o zaman bana umut oluyor yaşama dair. Yaşam birdenbire temizleniveriyor, berraklışıveriyor. Tıpkı yağmur yağdığında evlerin yüzü ağardığı gibi, yaşam da benim gözümde öyle bir berraklık kazanıveriyor.

 Ben bunu yapmaya, yani zaman zaman yoldan çıkmaya devam edeceğim. Belki bu da bir başka yoldur kendi yolunu bulmak adına. Kim bilebilir ki?