Daha 16-17 li yaşlarda ,bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamışken , "Milli Devlet Güçlü İktidar” hayaliyle kendini bu “Kutsal Dava”nın içinde buldu. Büyüdü ,evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Artık 60’lı yaşlara gelmiş torun sahibi de olmuştu.. Ama ne yazık ki o hayalindeki “İktidar” bir türlü gelmedi gelmiyor.

Mensubu olmaktan Şeref duyduğu Partisi , 50 yıla yaklaşan tertemiz ve şerefli bir Siyasi geçmişe; Haklı ve doğru bir İdeal ve ideolojiye sahip olmasına rağmen, bir türlü arzu edilen başarıyı elde edememesi, ister istemez ÜLKÜCÜ HAREKET içerisinde ciddi bir sorgulama ve suçlu bulma sürecinin başlamasına neden oldu.

“İşlerin” kötüye gittiği böyle bir ortamda ne kadar soğukkanlı davranmaya çalışılsa da farklı seslerin çıkmasına, iktidara susamış nesillerin “İsyan”ına engel olunamıyor. Beklendiği gibi “Hareket”in mensupları, çilekeşleri bu başarısızlığın sorumlusu olarak, “Hareket”i idare edenlerin yönetim tarzını ve genel başkanlık makamını gördüler.

Bunun üzerine “Gönül bağı”nda kopmalar ve bazı “savrulmalar” yaşandı. Bu Savrulmalar o kadar derinleşti ki, ihraçlar, ithamlar, aşağılamalar, hakaretler ve İhanetler boyutuna varan kırılmalar yaşandı. Öyle ki ; Gençliğini, istikbalini verdiği, uğrunda bir çok zorluklarla karşılaştığı, “Ailem” dediği, “Baba ocağı” bildiği partisinden gün geldi ÜYEliğini bile çok görüp sildiler.
.
Bu “Dava”nın mensupları çok iyi bilirler ki ; ÜLKÜCÜ mücadele sürecinde İlkeler ; “Dava” içeriğine ilişkin değerlere bağlılık şuuru zayıflamışsa, dava inancı da dava bilinci de gelişemez

Maalesef geldiğimiz noktada ÜLKÜCÜ HAREKET tarihinin en çalkantılı dönemini yaşıyor. 50 yıla yaklaşan mazisinde hiç bu kadar “Ayrışma”, kutuplaşma yaşanmamıştı.

Önce yaşanan o talihsiz Kongre süreci ile Sonra da Anayasa Referandumunda “Evet-Hayır” ile ÜLKÜCÜ’leri bölmeye , aralarına Fitne-Fesat sokmaya çalıştılar.

Bu oyun hala sinsi sinsi devam ediyor.

Hep söylüyoruz, bir kere daha söyleyelim;

Bu “Hareket”e Liderlik iddiasıyla ortaya çıkan her aday ve o adayların bütün destekçisi ÜLKÜCÜLER bizim için şereflidir, değerlidir, saygındır, baş tacımızdır.

Şu hususu unutmayalım ; Bir ÜLKÜCÜ’nün bir Lider adayını desteklemesi, bir diğer Lider adayına HAKARETİ gerektirmez. Yakışmaz da...

Ve Sen değerli ÜLKÜCÜ kardeşim ;

Bütün bu olumsuzluklara rağmen ..ÜLKÜCÜ olduğunu UNUTMA. Ülkücülük kolay değil. Sen KUTLU bir davanın mensubusun..

Bu itibarla ;

Sakın particilerin, menfaatperestlerin oyununa gelme..

Bizler Partici değil ; ÜLKÜCÜYÜZ. Particilerin ÜLKÜCÜLERE ihtiyacı var bizlerin onlara değil….

Onların "kişisel" çekişmelerine, Egolarına , “Koltuk Sevda”sına alet olma...
Tercihini ; "Kim nerede” diye değil; “Doğru nerede” diye yap..

Bunlar için kesinlikle “Dava” arkadaşını kırma..Yarın yine bir araya geleceğini unutma..

Sakın Birliğimizi-Beraberliğimizi bozmayalım... Bozmak isteyen art niyetlilere, hainlere izin vermeyelim.

Particilik ayrı Ülkücülük ayrı..

Bu "Hareket" hayatının baharında 5000 gencini toprağa verdi. Bu gençlerin %80-90'ı Türkiye'nin en seçkin Üniversitelerinde okuyan geleceğimizin teminatı pırıl pırıl gençlerdi. Bugün yaşamış olsalardı , M.Vekli, Bakan belki de Başbakandılar…

Bu isimsiz kahramanların içinde hala On binlerce sakat olan var. On binlerce Ceza evlerinde çile çekip okullarından, istikballerinden olan “Yusufiye”liler var.

Bunların hiç birinin mevki-makam derdi yoktu...
Hiç birinin KOLTUK derdi de yoktu..
BAYRAK dediler, VATAN dediler, DİN-İMAN dediler..DEVLET-MİLLET dediler..
Birbirleri için gözünü kırpmadan ölüme koştular..
Birbirlerinin kucağında şehid oldular..

Sakın bütün bunları unutma.. Ülküdaşlarınla daha sıkı kucaklaş...

Bugün çeşitli nedenlerle ve "oyun"larla bölünmüş gibi bir hava olabilir..

Ama eninde sonunda bir LİDER çıkacak ve ne kadar kırılmış,darılmış, bir köşede unutulmuş, başka başka partilere dağılmış, savrulmuş ÜLKÜCÜ, dava adamı varsa, hepsini derleyip toplayıp aynı çatı altında toplayacaktır inşallah..

Asla ümitsiz olma….