Belki başlığı biraz abartılı bulacaksınız, ama doğrusu ben türkü bilmeyenin tarih de bilemeyeceğini düşünüyorum.

Türkülerin geçmişine baktığımız zaman şimdiki gibi sadece aşk sözcüklerinin olmadığını görüyoruz.

İşin aslına bakacak olursanız, insana ait ne varsa her şey türkünün konusu olabiliyor. Bunların arasında şehirler, savaşlar, kahramanlar ve benzeri birçok şey var.

Savaşların, kıtlıkların, yoklukların, gidip de gelemeyenlerin olduğu yıllarda, gidenlerin arkasından türkü yakılıyor ve de gidilen yerlere türkü yakıldığını sanırım bilmeyenimiz yoktur.

Türküler ağızdan ağza söylene söylene ve nesilden nesile aktarılarak yakın zamana kadar gelmiş ve derlenmiştir.

Geçmişte yaşanan sıkıntıların atlatılmasının ardından halk arasında bunlara ilişkin tek belge neredeyse türküler kalmıştır.

Halkın büyük bir çoğunluğunun tarih okumadığı, tarihten yoksun bir neslin yetiştiği apaçık ortadadır.

Bundan asırlar önce yakılmış ve hala söylenen türküler aynı zamanda bize tarihi geçmişimizi yansıtıyor.

Mesela Yemen dediğimizde aklınıza ilk gelen “Yemen Türküsü”dür. Bugüne kadar nedense Yemen’le ilgili bilinen tek şey Yemen Türküsüdür.

1’inci Cihan Harbi’nde Yemen Cephesi’nde olan biteni sadece bu türkü ile biliyoruz. Örneğin Yemen ile ilgili söylediklerimizi Çanakkale Harbi için de söyleyebiliriz!

Çanakkale’yi bize en çok hatırlatan ve beynimizde canlı tutanlardan biri Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiiri ve de Çanakkale Türküsüdür.

ABD Irak’ı işgal etmeseydi belki de biz Kerkük’ü türkülerden biliyor olacaktık. Balkanlardan Kafkasya’ya kadar oradan da güneyimize kadar, yıllar önce buralarda nelerin yaşandığını unutmayalım ki en çokta bize türkülerimiz anlatır.

Şehirler bir bir anılır ve kahramanları anlatılır. Türkülerle Makedonya’ya, Yemen’e, Kerkük’e ve daha birçok yerlere uzanarak hatırlıyoruz. Mübadele yıllarını ve o yıllarda insanların çektikleri sıkıntıları hatırlıyoruz.

Siz söyleyin şimdi, bir zamanlar bizim olan vilayetleri ve şu anda sınırlarımız dışında kalan beldeleri türkü dinlemeseydik,  zaten tarihte okumadığımız için mesela Makedonya’nın Kerkük’ün, Saray Bosna’nın Yemen’in bizim olduğunu nasıl bilecektik ki?  

Okunan birçok türkünün konusunda bugün, Misak-ı Milli sınırları dışında kalan nice beldeler vardır. Türküler, ayrıca bu beldelerin ne bedeller ödendikten sonra elimizden çıktığını anlatır.

Yalnız türküleri bilmek bile tarih kitaplarıyla arası iyi olmayan halkın tarih bilincini diri tutmaya, söz konusu yerlerin bir zamanlar bizim olduğunu hatırlatmaya yeter.

Sayfalarca anlatılacak bir konuyu bir iki dörtlükte anlatır türküler.

Öyle anlaşılıyor ki türküler insanın hem ufkunu açıyor, hem de gönlünü doyuruyor.

Tüm bunlardan sonra türkü bilmeyen, dinlemeyen, hatta türkü dinlemeyi modern dünyaya adapte olamamışlık olarak algılayanlara, sahip oldukları değerler açısından nasıl bir kimliğe büründüğünü varın siz düşünün!

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 
 
 Bilal KARADAĞ

      [email protected]