Siyaset bilimi ve siyast sosylojisi, bir ülkede demokrasi ve hukuk işlemiyorsa;

Hak ve özgürlükler hukukun güvencesinde değilse;

Ülkenin eğitim sistemi, soran, sorgulayan, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan yurttaş yetiştirmeyi hedeflemiyorsa;

Halkı, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan bir halk değilse;

Yurttaşlar düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlarsa;

O ülke, içeride ve dışarıda müdahalelere açık olan bir ülke olur diyor. 

İnsanlık tarihi, bu durumun örnekleriyle dolu. 

Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni, halk egemenliğine dayalı, aklın ve bilimin öngörüsünde kurdu.

Toplumsal, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yenilik, değişim ve dönüşümleri (devrimleri) akla ve bilgiye dayalı olarak yaşama geçirdi.

Komşu ülkeler başta olmak üzere ülkelerle, uluslararası kurum ve kuruluşlarda ilişkileri, karşılıklı çıkarlara saygı, dayanışma ve barış üzerine oluşturdu.

Dünyanın önde gelen tarihçileri, sosyal ve siyaset bilimcileri, uluslararası kurum ve kuruluşları, araştırmacıları:

Atatürk’ün yönetiminde yaşama geçirilen toplumsal, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yenilik, değişim ve dönüşümleri, örek alınacak ve örnek gösterilecek bir sistem ve bir model olduğunu kabul ettiler. Örnek gösterdiler.

Dünyanın değişik bölgelerinde emperyalist ülkelerin baskı ve sömürüsü altında yaşayan mazlum ülkeler, Atatürk’ün Türk Kurtuluş Savaşında emperyalist ülkelere karşı ortaya koyduğu liderliği kendilerini örnek aldılar.  Onlarda emperyalizme karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi başlattılar. Ülkelerini bağımsızlığına kavuşturdular.  Atatürk’ün başkanlığında yaşama geçirilen yenilik, değişim ve dönüşümleri örnek aldılar. Onlarda ülkelerinde benzer yenilik, değişim ve dönüşümleri yaşama geçirdiler.

Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk, dünyanın örnek aldığı yaşayan bir lider. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş ilkeleri ile örnek alınan bir ülkedir.     

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin örnek alınan ve örnek gösterilen halk egemenliğine dayanan kuruluş ilkeleri, yapılanma ve işleyişi terk edildi

Demokrasi ve hukuku, hak ve özgürlükleri, ortadan kaldırıldı.  

Meclis ve hükümet devre dışı bırakıldı.

Ülke, Erdoğan’ın tek başına aldığı kararlarla ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilmeye başlandı.

Üniversiteler, aydınlar, basın, muhalifler, sivil toplum örgütleri susturuldu.

Ağzını açanlar, itiraz edenler içeri tıkıldı.

Türkiye bir korku imparatorluğuna dönüştürüldü.  

Ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yöneten Erdoğan:

Bir gün ABD ile ertesi gün Rusya ile dost oldu.

Bir gün ABD tarafından yönlendirildi. Ertesi gün Rusya tarafından yönlendirildi.

Bir gün ABD tarafından aldatıldı ve aldandı.  Ertesi gün Rusya tarafından aldatıldı ve aldandı.  

Dünyanın önde gelen tarihçilerinin, sosyal ve siyaset bilimcilerinin, örnek alınacak ve örnek gösterilecek bir sistem, bir model olarak gösterdikleri Türkiye Cumhuriyeti:

Sözüne güvenilmez ve itibar edilmez bir ülke oldu.

 İçeride ve dışarıda müdahalelere açık bir ülke oldu.

Gelinen nokta sürdürülebilir bir durum değildir.

Bu duruma acilen son verilmesi son verilmesi, kuruluş ilkelerine geri dönülmesi gerekir.

Bu konuda toplumun tümüne görev düşmekle birlikte, en büyük görev ve sorumluluk, Atatürk’ün kurduğu Parti CHP’nindir.