Dürüstlük, en iyi siyasettir. (Japon Atasözü)

Avrupa’da yer alan kurumların kuruluş amaçları siyasi ve ideolojik olmaktan öteye gidilmedi. Avrupa’nın içinde olduğu ve yönettiği her yapı taraflı, yanlı olmuştur. Bunların içerisinde yer alan AP’de bunlardan biridir. AP müzakerelerin askıya alınması hukuksuzluk örneği olmaya devam ediyor. Türkiye’yi suçladığı hususların başında 16 Nisanda gerçekleşen referandum sonuçlarıdır. Büyük bir katılımın olduğu ve halkın her kesimine ulaşacak ve kendini bulacak olan başkanlık seçimine; yeni ve güçlü Türkiye’nin de yapısını büyük ölçüde değiştirmiş olacağı sisteme adım atılmıştır. Halkın teveccühünü kazanmış ve halk da iradesini “evet”ten yana kullanmıştır. Ama bu sonucu hazmedemeyen Batılılar, her zaman olduğu gibi kapalı kapılar arkasında toplantılar gerçekleştirdiler. Halkın iradesini hiçe sayıp, adeta Türkiye’nin içişlerine karışmaktır, bunun başka bir izahı olamaz. Çıkıp daha sonra Türkiye ile müzakereleri askıya aldıklarını bildirdiler. Askeri güç ile yapamadıklarını, sivil yönetimle yapmaya çalışıyorlar.

Çifte standartla dolu olan Batı, yukarıda belirtilen yanı sıra diğer yaptırımlar yer almaktadır. Birbiri ile koordineli olan diğer kurumların sıkıntıların öne sürerek Avrupa ile olan problemi artmaya ve makası açmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm projeleri müdahale ederek sabote etmeye çalışıldığı ortadadır. Bunlardan bazısı ve Türkiye için hayatı önem taşıyan Rus ortaklı Akkuyu nükleer santral projesinin durdurmaya yönelik, ama Siniop’ta Fransız nükleer santralın raporda yer almaması ise bir başka dikkat çekici durumdur. Aynı tezgâhın ürünü olan düşünce, aksi bir durumda Türkiye ile olan yaptırımları uygulamaya çalışmaktır. Onun için Avrupa ile bağları olan ve beraber hareket eden ülkeler olunca sıkıntı olmuyor, ama başka Ülker olunca problemler baş gösteriyor. Buna 15 Temmuz darbesinin faillerini de ekleyebiliriz. Mevcut hükümete yapılan ve devirmek isteyen gözü kanlı darbeciler bugün Avrupa’da kırmızı halı ile karşılanmaktadır. Bunları birer silah olarak Türkiye karşı kullanılması da rezilliğin daniskasıdır.   

Kültürel anlamda çok yakın bağları bulunan Irak, 25 Eylül 2017’de Kürdistan’ın bağımsızlığı için halk oylaması yapılacağı bildirildi. Bunun en çok isteyen ve destekleyen ABD ve yavrusu İsrail oldu. Irak, toprak bütünlüğünü korumak için gereğinde silah kullanmaktan çekinmeyeceğini söyledi. Türkiye, İran, Suriye, Katar, Rusya ve Almanya, Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyor. Bölük pörçük olan Ortadoğu’yu daha da çıkmaza sokmak için yeni senaryolar öne sürmektedir. Türkiye, sınır ötesinde ABD’nin askeri gücü olan PKK / YPG / YPD’ye karşı yeni bir silahlı harekâta hazırlanıyor. ABD, PKK – YPD - YPG’ye ağır silahlar dâhil olmak üzere silah ve mühimmat veriyor. Daha sonra çıkıp bu silahların kontrolü bizde olacak ve takipçisi olacağız diyorlar. Bunlara kargalar bile gülerler. Bu kanlı savaşın ne zaman sona ereceği kimsenin kestireceği yoktur, olamaz. 2003’te sözde Irak’a özgürlük ve demokrasi gidecekti, hala da gitmeye devam ediyor. Silahların akıbeti de böyle olacak. Silahların çoğu da seri numarası silindi ya da silinecektir.

Vesselam!