Belki “İstanbul’u izliyorum, gözüm kapalı” kadar romantik değil, acı dolu ama yine de ben, Suriye’yi izliyorum gözüm kapalı, gönlüm açık, Suriyeli olduğumu düşünerek…

Suriyeli olduğunu düşünmek, aynı zamanda çıldırmakla eşdeğer olmalı.

Bir paranoya içinde kıvranmaktır belki Suriyeli olmak.

Bütün vahşi hayvanların saldırısına karşı gardını alamamaktır belki de…

Kimin neden saldırdığını anlamlandıramamaktır.

Kim olmanız önemli değil, Suriyeli olmanız yeterlidir, size saldırılması için.

Belki Aramisiniz, belki Ermeni, belki Kürt, belki Türk, belki Arap, belki Müslüman, belki Süryani, belki de Yahudi’siniz…

Belki de farklı mezhebiniz var, farklı dünya görüşüne sahipsiniz.

Ya da ne bileyim, paranız, pulunuz, makamınız ve mevkiiniz var veya yaşama mücadelesi veren yığınlardan birisiniz…

Belki de kadınsınız, çocuksunuz, ununu eleyip, eleğinizi asmışsınız…

Gençsiniz, kim bilir; geleceğe dair ümitler besliyorsunuz.

Hiç fark etmez, eğer Suriyeliyseniz, mutlaka sizi vuracak birileri vardır.

İçerideki ve dışarıdaki bütün vahşi hayvanlar sizi parçalamaya hazırdır.

Esed, bütün bu vahşilerin en başında yer alıyor.

Babasından kalan eli kanlı geçmişiyle 5 yıldır yüzbinlerce insanın kanını içmekten doymadı. Kana doymayan vampir gibi, kendi insanını katlediyor.

Esed’den kurtulursanız başka vahşi hayvanlar var, tasalanmayın, mutlaka Suriyeli olmanın cezasını çekeceksiniz.

Ya sizi İŞİD öldürecek ya PKK’nın PYD’si…

Ya sizi Fransız askerleri vuracak ya Rusya’nın jetleri…

Ya İngilizlerin bombasıyla öbür âleme göç edeceksiniz ya daha başka ülkelerin…

Sakın kaçmaya kalkmayın ya botunuz batar ya Yunanlı asker botunuzu batırır.

Sahile vurur cesetleriniz, bir köşede kalır umutlarınız.

Suriyeli olduğumu düşünüyorum, tüylerim diken diken oluyor.

Çocuklarımı düşünüyorum, eşimi düşünüyorum, sevdiklerim geliyor aklıma ve kanım donuyor.

Ağzı salyalı askerlerin, asker bozuntularının, teröristlerin, en aşağılık zalimlerin “bir bahaneyle” saldıracağını düşünüyor, şaşırıyorum.

Herkesin bizi vurmak için bahanesi var, gerekçesi var, elle tutulur, gözle görülür nedenleri var.

Uzak olsun, yakın olsun, içimizde olsun, dışımızda olsun fark etmiyor; herkesin bizi katletmek için çok ciddi sebepleri var ve ciddi ciddi insanlarımızı öldürüyor.

Kuduz köpekler gibi sağa sola saldıranların tek amacı Suriyeli öldürmek, ne olduğunun önemi yok; o değilse öbürü öldürecek.

Böyle bir ülkede yaşamak zaten mümkün değil ama böyle bir ülkeli olmak çok zor.

Kaçsan kurtulamıyorsun, kurtulsan “mülteci” olmakla kalmıyor, Ensar olması gerekenlerin kaprislerini çekemiyorsun.

Yerinden, yurdundan, varından, yoğundan, sevdiklerinden ayrı kalmak çok zor. Bunun zor olduğunu öğrenmek için aynı şartları yaşamaya gerek yok.

Suriyeli olmanın ne demek olduğunu, bir namlunun yüzünüze doğrultulmasını bekleyerek öğrenemezsiniz…

Hemen yanı başınızda patlayan bombalar, tepenize inen füzeler, ayağınızın altında patlayan mayınlarla da bunu öğrenemezsiniz…

Kıyıya vuran cesetleriniz de bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmenizi sağlayamaz.

Suriyeli olmanın ne demek olduğunu öğrenmek için önce yaşamanız gerekir.

Öyle veya böyle yaşamanız; nefes almanız, iğrençlikleri görmeniz, vahşi çığlıkları duymanız gerekir.

Susan bir dilinizin olması, haykırsan sesiniz duymayanların olması gerekir.

Soğuk kış günü sıcak evinde oturup, trafik ışığındaki, soğuk betondaki Suriyeli çocuktan rahatsız olduğunu anlatanları gözüyle görmesi gerekir.

Suriyeli olmanın ne demek olduğunu anlamak için bütün düşmanları tanımak gerekir.

Öldürmek için can atan, elinde silah, gözünde nefretle sağa sola sataşanlarla karşılaşmak gerekir.

Suriyeli olmanın ne demek olduğunu anlamanın birkaç yolu var aslında; insan olmak bunların başında geliyor.

Eğer insansanız, Suriyelinin yaşadığını veya yaşamadığının farkına varırsınız.

Bir kalbiniz varsa, bir vicdana sahipseniz, merhametten kıpırtıların bulunduğu bir yüreğe sahipseniz de Suriyelinin ne yaşadığını ve yaşamadığını anlarsınız.

Bir aklınız varsa, bir beyne sahipseniz de Suriyeliyi anlayabilirsiniz.

Ama insan değilseniz anlayamazsınız, faşistseniz anlayamazsınız, katilseniz anlayamazsınız, zalimseniz anlayamazsınız, teröristseniz anlayamazsınız, adam değilseniz anlayamazsınız…

Ben Suriyeli olduğumu düşünürken tüylerimin diken diken olması da bundandır.

Bu dünyada, bu kadar insanlıktan nasibini almamışlarla beraber yaşamak, kolay mı sanıyorsunuz?

 

Tweetimden seçmeler

Dün “bu tırlar nereye gidiyordu” diyenler, bugün Türkmenlere ağlıyor. Dün o soru sorulmasaydı, bugün bir mazluma daha ağlamayacaktık.