“Bu memleketin ekmeğini yiyip ihanet eden, ekmek yediği elden kurşunu yer.” Hasan Yılmaz

            Kadim bir geçmişin izlerini taşıyan bu coğrafya, her türlü ihanet ve kargaşayı gördüğü gibi bunlarla da mücadeleyi etmeyi de bildi. Bu günlere gelene kadar iç ve dış odaklı mihraklar her türlü menfur düşünceyi faaliyete geçirmek için çalışıldığı bir gerçektir. Bu oyunların içerisinde en çok konuşulduğu ve sürekli vaziyette öne sürüldüğü konu ırklar oldu. Başka şekilde içeriye sızma ya da provoke yapabilme ihtimali düşük olduğu için en yüksek kuzu olan kardeşi kardeşe kırdırtmayı seçtiler. İnsanları birbirinden ayırarak nifak tohumları serpmek istediler, kısmen de başarılı oldular. Bunu fırsat bilip birçok ekonomik ve siyasi güç elde eden yapılar da türemdi değil. Bu yanlışlar bir iplik yumağı gibi birbirini takip etti. Yapılan her suiistimal başka sorunları getirmekle kalmadığı gibi bunları istismar etmek ve gücünü devam ettirebilmek için bu oyunları oynamaya, fırsata çevirmeye çalıştılar. Bu oyunları vatan üzerinde yapılmaması gerektiğini bilmelidirler, yoksa bir gün bunun hesabı sorulacaktır, ki darbe gecesi bu işin açık delilidir.

            Halkın oylarıyla başa gelen bazı kesimler, âdete devletle savaşır duruma gelmeleri kabul edilemez. Siyasi erklerin arkasına sığınıp daha da pervasızca hareket etmeleri tasvip edilecek durum değildir. Tüm siyasi partilerin ve hatta genel başkanların dâhil olduğu kişiler gelip devletine ifade vermekte herhangi yeis görmediği gibi olayların aydınlatılması için gerekli yardımları esirgemediği de açıktır. Ama diğer taraftan bu konuda mağdur edebiyatı yapıp, olayı başka yöne çekmek ve hatta sabote etmek için böyle bir girişimin içinde olduğu aşikârdır. Bunun takdirini ve gerekli cevabı millettin vereceğinden kimsenin şüphesi yoktur. Belli zırhlara sığınmadan bir vatandaş olarak devletin işini kolaylaştırmak varken, işi yokuşa sürmenin bir anlamı yoktur. Hal böyle olunca despot, diktatör ve faşizm gibi kavramları kullanmak kadar abes bir düşünce de olamaz. Muhalif seslerin susturulması gibi yakışıksız ifadeler de o kadar saçma ve yersizdir. Sorunu ve sıkıntısı olmayan bir vatandaşın devletten kaçmasına herhangi bir sebep yoktur. Ama görülüyor medyada bir algı operasyonu yaratarak olayın seyrini başka yöne çekmektir. Bunu konuda Türkiye’yi zor durumda bırakmak istemeleri de apaçık ortadadır. Olayı provoke etmek için ve halkı da bu konuda yanına alarak, destek sağlaması açısında kullanıldığı açıktır.Artık insanların oynan oyunlardan haberdar olduğu ve bu oyunların bir parçası olmayacağının kanıtıdır.

            Bu süreç içerisinden olayın seyrini hissedenlerin kaçmaları da ayrı bir durumdur. Eğer haklı olduğuna inandığın bir davayı ve yapılan haksızlığı göstermek adına yargılanıyorsan kaçmana gerek yoktur. Çok aşikârdırki sığınan devletlerin düşünceleri de ortadır ve ne kadar samimi olduklarını da yüce milletin takdirine kalmıştır. Bu şahıslar çok rahat bir şekilde gittikleri devletlerin en üst kurumlarından randevu almada sıkıntı yaşamadığı gibi her türlü görüşmeyi de ayarlayabiliyor. Kendi vatanını başka güçlere şikâyet etmesi de tam bir hezeyandır, akla ziyandır. Bu güçler de zaman kaybetmeden gerekli açıklamayı yapmayı ve hatta açık uçlu tehditler savurmayı da ihmal etmiyor. İnsan haklarından bahsetmesi de olayın samimiyetsizliğin açık göstergesidir. Gerçekten insan ve insanlığa değer verildiği bir durum olsaydı, bugün binlerce insan hayatların sürgünde yaşamakta ve insafsızca ölmekte, öldürülmektedir. Göz göre göre savaş halinde olan ülkelerinde kaçtıklarında bunları ölüme terk etmezlerdi. Her haliyle yasayışları ve düşünceleri itibarıyla bir tezatlık olan bu Siyonist düşünce, işine geldiği gibi davranıyor, davranmaya devam ediyor.

            Devlete her türlü hakareti yapacaksın ve üstelik terör örgütlerinden besleneceksin, bunu anlatmakta da hicap duymayacaksın sonra da çıkıp devleti faşizmle suçlayacaksın. Askeri ve siyasi casusluk, devlet sırlarını ifşa etme de cabasıdır. Yok böyle dünya! Ortada bir suç varsa adalet nezdinde ve yargının önünde verilmesi en doğru yoldur. Suç işleyen ve iştirak eden bir durum mevcutsa da bunun yaptırımı da olacaktır. Hem milletin nezdinde hem de devlet tarafında gerekli cezaya çarptırılacaktır.

Vesselam!!!