İyi bir sosyal medya takipçisi değilim. Aslında olmaya da niyetim yok. Fakat memleketten uzakta olmamak, çağın çok da gerisinde kalmamak gibi kaygılarla face’ den yararlanıyorum bazen.

Bu bile beni bazen alt üst etmeye yetiyor. “ Başkalarının dışı ile kendi içimi kıyaslarken “ bir de bakıyorum ki bütün karakter kusurlarım tavan yapmış ve ben internetimi kapatırken hiç de iyi bir ruh hali içinde değilim.

Meğerse bu konuda yalnız değilmişim. Okuduğum bir dergide bu konu ile ilgili yapılan bir araştırmadan bahsediyor. Uzun uzadıya yazıdan alıntılar yapmak istemiyorum. Sadece yazacaklarımı desteklemesi açısından şu paragrafı aktarıyorum:

Kafkas Üniversitesi ( KAÜ ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Osman Engin, “ Göteborg Üniversitesi’ nden bir grubun bin kişi üzerinde sosyal paylaşım siteleri konusunda yaptığı ankete göre başkalarının hayatlarını Facebook üzerinden takip eden internet kullanıcıları, bunları kendi hayatlarıyla kıyasladıktan sonra bunalıma giriyor.” Dedi.

Ayni ben. Demek ki bütün bunları yapan, beni hep bunalıma iten şu “ sosyal medya “ dedikleri şeymiş de benim haberim yokmuş. Şaka bir yana, gerçekten etkileniyorum. İnsanlar hep mutlu, şen şakrak gezip tozuyorlar, habire yiyip içiyorlar, sarmaş dolaş koklaşıyorlar canım çekiyor. “ Ellere var da bize yok mu? “ diye isyan edesim geliyor.