Düşen her bir yaprağın ardında, bin umut gizlidir aslında. Dalına tutunma çabası, baharda esen hafif rüzgârda dalgalanarak, gökyüzüne ulaşma umuduyla ağaca tutunma..

            Sonbahar; ağaçların tüm çıplaklığıyla karşımızda süzüldüğü, yaprakların dallarını terk ederken hüzne büründüğü, rüzgârın her zamankinden daha farklı bir ıslıkla estiği, yeşilliğin toprağa doğru boynunu büktüğü.. Yaza meydan okurcasına ağacın bir yaprak daha döktüğü..

            Benim en sevdiğim mevsim. Bütün bitkilerin, tüm doğanın gerçekliğine büründüğü ve süslerinden arınıp, kendi olduğu, hiç çaba sarf etmeden benliğine kavuştuğu..     

            Hüzün mevsimi de denilebilir. Ama bence baş kaldırma mevsimi.. Sararmış yapraklarla dolu bir toprakta, yeşilliğin kaybolup, yerini sarıya bıraktığı her bir yaprakta, ağacın toprağa daha sıkı sarılması aslında. Tüm olanlara rağmen köklerini iyice salması ait olduğu zemine, doğaya meydan okurcasına..

            Ayağınızın altında ezilen her bir sararmış yaprak, toprağa karışıp yok olmadan önce son hünerlerini sunar size. Dalından kopmuştur, sıkı sıkıya bağlı olduğu hiçbir şey yoktur ve ona rağmen oradadır. Ayaklarınızın altında olduğu halde, her bastığınızda hışırtısıyla varlığını tekrar tekrar ilan eder doğaya. İşte bu bile bir başkaldırıdır aslında. Orada olduğunu duyurma, hala dikkât çekebildiğini ispatlama ve savrulup gitse bile, ardında bir tebessüm bırakma..

            Keşke diyorum; hepimiz zaman zaman tüm süslerimizden arınabilsek.. Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz zemini bir anlığına terk edip, sadece biz olarak, tüm çıplaklığımızla her şeyin karşısında durabilsek.. Keşke; biz de tüm dökülen yapraklarımıza rağmen, köklerini salan ağaca inat, istediğimiz yere kök salıp, gereksiz her şeyden arınabilsek.. 

            Sonbahar olabilsek.. Sonbahar gibi olup, yapraklarımız döküldüğünde bile meydan okurcasına tekrar küllerimizden doğabilsek.. Rüzgârın tüm baş kaldırışlarına kendimizi ortak etsek. Essek biz de rüzgâr gibi, yağsak bardaktan boşanırcasına ve her damlada tüm kötülüklerden arınabilsek..

            Sonbahar olalım hadi bu kez.. İstediğimiz her şeyden aranıp, sadece biz olarak bakalım bu kez gökyüzüne.. Toprağın kokusunu içimize çekelim, ayaklarımızın altında hışırtısıyla bile huzur verebilen her bir yaprağa dokunabildiğimiz kadar dokunalım.. Gözlerimizi yine kapatalım. Bu kez sonbaharın ılık kollarında kaldıralım başımızı engin maviye.. Gülümseyelim, içimizden geldiği gibi hoyratça gülelim gökyüzüne..

            Kim bilir; belki de birbirimize gülümsemişizdir yine...

            Hoşça, doştça, mavinin huzur tonuyla kalın...

                                                                             Emine ÖZEL SUMMAK