Sokak Oyunlarımızı unutalı çok oldu. Oysa ne çok güzelliklerin yaşanmasına vesile olurdu… Mücadelenin, rekabetin, kazanma ve kaybetmenin, kırgınlık, kızgınlık ve sonunda kucaklaşmanın, dostluğun, paylaşma ve dayanışmanın her türlüsünü yaşar, hayatımızdan bir parça kabul ederdik.

Bu güzellikleri yeniden yaşatmak ve tanıtmak adına Adıyaman Kent Konseyi olarak yaptığımız önemli faaliyetlerden biri de Sokak Oyunları şenliği idi.

Somut olmayan kültürel miraslarımızdan olan sokak oyunlarımızı yeniden canlandırmak, bilinirliğini arttırmak, korunmasını ve sonraki nesillere aktarılmasını sağlamak için iki yıl üst üste gerçekleştirdiğimiz ve geleneksel hale getirdiğimiz şenliklerimiz büyük beğeni ve ilgi görmüştü. Görülen ilgi üzerine İstanbul’da organize edilen Adıyaman Tanıtım Günlerine de iki yıl üste davet edilmiş orada da yoğun ilgi görmüştü.

Sokak ya da çocuk oyunlarımızdan birçoğu geride, geçmişte kaldı ne yazık ki. Bilenlerin her andığında iç geçirdiği ve geçmişindeki o yılları özlemle hatırladığı oyunlarımızdan bazıları olarak şunları sayabiliriz.

Gırcik, Çember, Deleme, Çelik-Çomak, Çırçımba, Gülle, Lık, Şobe, Yakan Top, Uzun Eşek, Güvercin Taklası, Kıt, Tek Adım Atlama, Üç Adım Atlama, Taş Atma,  Birliğim Birlik, İp Atlama, Hümbek, Beştaş, Çizgi… devam eder gider.

Bunların yanında telden araba, bilyeli araba, uçurtma gibi oyuncakları da genelde kendi imkânlarımızla ile yine biz yapardık.

Genelde sadece “oyun” görülse de ve günümüzde bazılarının yaptığı gibi küçümsense de, önemsenmese de, aslında tahminimizden çok öte faydaları var bu oyunların. Bu faydaların hepsi de uzmanlarca kabul edilmiş tespitlerdir.

Epeydir bu konuyu yazmak istiyordum. Çünkü sokak oyunlarımızın üzerinde neden bu kadar çok durduğumuzun bilinmesi açısından önemli görüyordum. Tabi biz bu faydaları bilmeden sadece oyun olduğu için, zevk aldığımız için oynardık.

Bu oyunlarımızın çocukların gelecek yaşantısında gerekli olacak her türlü bilgi ve beceriyi kazandırmada hazırlık niteliği taşıdığını ve dahasını çok sonradan öğrendik. Arkadaşları ile oyun oynamaya başladığı zaman toplumsal ilişkileri de öğrenmeye başladığını ve oyunlarla birlikte yüklendiği rolün üstesinden gelebilmek için sorumluluk duyguları arttırdığını, çocuğun kendisini, toplumu ve çevresindekileri tanımasına yardımcı olduğunu hep sonradan öğrendik.

Konunun daha iyi anlaşılması için “Oyunların çocuklara ne gibi faydaları vardır?” diye hayali bir soruya cevap olarak uzmanların görüşlerinden derlediğim bilgileri paylaşayım. Bu arada şunu da ekleyeyim. Burada “çocuk” olarak bahsedilen kişi aslında ilkokul çağlarından tutun da lise ve sonrası yaşlara kadar olan kişiyi kasteder. Çünkü oyunların birçoğunu da ilkokulda da oynardık, lisede de…

Oyun oynayan çocuklar koşarak, atlayarak, tırmanarak, yakalayarak, sıçrayarak, sürünerek, sallanarak sürekli hareket ederler. Böylece, büyük ve küçük kas gruplarının gelişimlerini sağlayarak, ihtiyaçları olan ya da ileride ihtiyaçları olacak günlük yaşantıdaki becerileri kazanırlar. Dolayısıyla Fiziksel ve Psiko-Motor Gelişimlerine önemli katkısı olur.

Mutluluk, sevinç, acıma, üzüntü, korku, kaygı, dostluk, sevgi, güven duyma, bağımsızlık vb. duygularını rahatça ifade edebilecek doğal bir ortam bulur. Haliyle oyun ortamı çocuk gelişiminde duygusal açıdan çok önemli bir yere sahiptir.

Çocuğun sosyal yönden gelişmesi onun birlikte bulunduğu toplum üyeleriyle uyumlu yaşayabilmesi, çevresindeki zorluk ve güçlüklere karşı duyarlılık geliştirebilmesi gibi ölçütlere bağlıdır. Özellikle grup halinde oynanan oyunlar tüm bu davranışları kazanabileceği bir ortam hazırlar. Bu yüzden oyun çocuğun gelişiminde önemli bir rol oynar.

Çocuklar oyunlar yoluyla, bir gruba ait olmayı, o grubun bir parçası olmayı, grup içerisinde sorumluluk alarak iş yapmayı, grup üyeleri ile birlikte işbirliği yapmayı da öğrenebilir.

Oyun, çocuğun kendine güven, kendini denetleme, çabuk karar verme, işbirliği yapma, doğruluk ve disiplin gibi kişisel ve toplumsal alışkanlıklar kazanmasında en etkili bir yöntemdir.

Çocuklar oyun oynarken, diğer insanlarla iletişim kurmayı, gözlem, işbirliği yapmayı ve yardımlaşma duygularını geliştirebilir.

Çocuk oyun yoluyla, doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, haklı-haksız gibi ahlaki kavramları öğrenebilir. Ayrıca, başkalarına saygı gösterme, başkalarının ve kendi hakkını koruma, verilen görevleri üstlenme, kendilerine ve başkalarına güven duyma, herhangi bir konuda karar verip uygulayabilme ve işbirliği sağlayabilme gibi toplumsal kuralları da öğrenebilir.

Oyun çocuğun aynı zamanda zihinsel gelişimini de etkiliyor. Çünkü oyun, çocuğa çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkânı sağlıyor. Çocuk bu yolla büyüklük, şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekân, uzaklık, uzay gibi pek çok kavramı ve eşleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel işlemleri de öğrenebilir.

Oyunların birçoğu dilin kullanımını gerektirir ve çocukların dil gelişimlerini destekleyici niteliktedir. Çünkü çocuk oyun sırasında hem kendisini ifade etmek hem de karşısındakini anlamak zorunda.

Böylesi faydalara sahip oyunlarımızı, kaybetmenin, unutmanın hatta ihmal etmenin ceremesini bugün çocuklarımız çekiyor desek abartmış olmayız.

Günümüzde bilgisayar, televizyon, cep telefonu, internet, tablet vb. şeylere olan bağımlılığından şikâyetçi olduğumuz, bu halleri karşısında üzüldüğümüz ve çareler aradığımız çocuklarımız maalesef az önce anlattığım gelişimleri gösteremiyor, birçok yönleri zayıf kalıyor. Dün uslu dursun, sessiz olsun, iş çıkarmasın ve oyalansın diye alıştırdığımız teknoloji aletleri bugün çocuklarımızı esir almış durumda. Tabirimi mazur görün, kimliksiz, ruhsuz, kendisinin, çevresinin ve sorumluluğunun farkında olmayan, başka dünyalarda yaşayan hale geliyorlar ne yazık ki.

O günleri geri getiremeyiz artık. Zira bu oyunlarımızdan çoğunun oynandığı mekânları da kaybettik. Yani evlerimizi, avlularımızı, sokaklarımızı, mahallelerimizi ve yazılarımızı kaybettik. Çocuklarımıza ait olması gereken sokaklarımızdaki ve sitelerimizdeki alanlar lüks araçlarımıza tahsis edilmiş durumda artık. Araçlarımıza çocuklarımızdan daha fazla değer verir olduk...

Mümkün olduğu kadar bu işin peşini bırakmayı düşünmüyoruz. En azından belediyelerin parklarda sokak oyunlarımızın oynanabileceği alanlar tahsis etmesi için girişimler yapıyoruz. Çünkü bu işin faydasına inanıyoruz. Anne babalarımızın, velilerimizin da bu konuyu önemsemesini istiyoruz.

Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığının mecburi tutmasıyla okullarda yerel oyun yarışmalarının yapmasını ve bu vesile ile yaygınlaşmasını çok önemsiyorum. Öyle ya belki velilerimiz okulun faaliyeti olduğu için daha fazla önem verirler. Olsun, bu kültürün bilinmesi, yaşatılması ve çocuklarımızca benimsenmesi bakımından çok etkili olacaktır.