Yargucı, yaptığı açıklamada, gerçekliklerden uzak yapılan her yorumun duygusal bir serzenişten öteye gidemeyeceğini ifade etti.

"Siyaset artık stratejiler üzerinden yapılıyor, buna alışmak zorundayız" diyen Yargucı, şöyle devam etti:

"Yeni trend CHP başarısız İnce başarılı ya da “Gelecek İçin Biz”i tercih edin piyesi veyahut Sosyalist Enternasyonal referanslı kapitalist fabrikatör Umudu… Geçin bunları hanımlar, beyler! Mesele bu kadar ucuz ve basit değil. Türkiye Cumhuriyeti elden gidiyor.  Yeni sistemde ideolojik bir ayrılığa düşme saçmalığının yaratacağı tek bir şey var. O da Cumhuriyet ve değerlerine bağlı olanların bölünerek yok olacağıdır. Bunu parti ayırt etmeden söylüyorum. Neden? CHP bu kadar dert oldu iktidar partisine… Yine neden? 95 yıllık partinin ana iskeleti dışındaki Konjonktürel değişim rahatsız ediyor bazı “CHP’li sizleri”. Tıpkı dokunulmazlıklara “Referandum” sınırının aşılmasına kadar evet demek gibi; son yıllarda yapılan güzel stratejik hamlelerden bir tanesi de Millet İttifakıydı. Bu sebeple 16 Nisan’da çatlayan duvar 24 Haziran seçimlerinde kırılmıştır. Bütün bu stratejik adımlar; 8 Ay sonra yapılacak yerel yönetim seçimlerinde, kırılmış haldeki bu duvarı yıkmayı daha da mümkün hale getirecektir.  24 Haziran seçimlerine hangi koşullarda girmiştik; devletin bütün gücü ve imkanlarını, OHAL hukuksuzluklarını, sokaktan gelmiş ama kurumsallaşarak “Gücün” tetikçileri haline gelmişleri de kullanarak, oluşturulan bir atmosfer içerisinde, bu seçim elbette ki kolay olmayacaktı"

"Cumhuriyet Halk Partisi mademki başarısız! Akp niye CHP yönetiminin değişmesini, elindeki her türlü aracı kullanarak manipüle etmeye çalışıyor. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi stratejik olarak başarılıdır" ifadelerini kullanan Yargucı, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İktidar hangi gerekçelerle seçim kararı almıştı? Şimdi erken seçim gerekçesine sebep olan bu durum ortadan kalktı mı? Yoksa derinleşerek büyüyor mu? Bam teli burası işte… 
Neden CHP’sinin iç meselelerine bu kadar müdahil olunuyor. Niyete tersten bakınca Saray’a karşı hala en etkili ve en güçlü engelin CHP olduğu görülecektir. Velev ki parti içinde sorun var. Yönetim kadrolarında bir değişikliğin olup olmayacağı tamamen partinin iç sorunudur ve buna karar verecek organlar görevlerinin başındadır.  Genel Merkezimiz seçim sonrası kapsamlı bir muhasebe yapmaya olanak verecek bir olağanüstü Kurultay toplanmasını, Yerel Seçimleri gerekçe göstererek reddetmiştir. Oysa biliyoruz ki; mevcut siyasi yöntemler ve yaklaşımla yerel seçimlerin başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır demiş “Gelecekleri için Biz” diyenler. Cevabı; madem her türlü sorunda Olağanüstü kurultay toplanacaksa Parti Meclisi niye seçildi? MYK niye seçildi? 60 Kişilik PM üyeleri arasında bu değişime yüz olacak, parti yönetimleri görevini alacak kişiler partili değil mi? onlar delege iradesi ile seçilmedi mi?  Ama bu olmazdı, bu gücü “parçalamak” gerekti. Demokratik direnişin, hak aramanın, toplumsal duyarlılıklar üzerinden birleşerek direnen ya da direnecek toplumlardan Dünya’daki bütün tek adam rejimleri her zaman rahatsız olmuş ve korkmuştur"  "CHP Kendi iç dinamiklerini en kısa sürede harekete geçirecektir, geçirmelidir de. Yapay gündemleri ustaca hayati sorunlara evirme çabacıları amacınız ne?  Cumhuriyet Halk Partisi şu an tıpkı Türkiye gibi Emperyalist bir saldırı altındadır.  Değişimin Sözde ”Ulusalcı”,” Perinçekgiller” ve akp manipülasyonlarına göre dizayn edilmesi; beklenen istenen muhalefet modelinin böyle olmasının arzulandığıdır, bunun yöntemi ise; Böl, parçala ve yönet'tir. "CHP Teröristtir”  diyenlere hiçbir reaksiyon göstermeyenler; Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir terör örgütünün direk hedefi haline gelen, ona pusu kurularak öldürülmek istenen Sayın Genel Başkan ve CHP’ye karşı neden bu kadar duyarsızsınız. Oysaki CHP “Terörist” değildir. CHP’ye yapılan “Terörist” suçlaması   Son kale CHP susturularak, herkesin bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak her söze biat edilmesi isteniyor. Terörist aranıyorsa, güvenliğe tehdit aranıyorsa 24 Haziran seçimleri gecesinde İstanbul’un göbeğinde; Hücum yelekli, "kadınlı erkekli", "Cübbeli-Sarıklı" ve bol silahlı AKP seçim Kutlamasına baksınlar. Düğünlerde Havai Fişek patlatmak için "Kolluk Kuvvetlerinden izin alma mecburiyeti varken"; İstanbul'un göbeğinde tam 14 dakika bir an bile susmayan envai çeşit silah modelleriyle "Çılgın Kutlamaya" baksınlar. Bakan Soylu’nun Şehit Cenazelerine CHP’lileri almayın sözü kasıtla söylenmiş, organize bir sözdür.  Devamı provokatif olaylarla harlanacak ve parti kapatmaya kadar sürebilecek bir zemine hazırlıktır. Bu oyunu  neden görmüyorsunuz “Eyyy CHP’nin kadim sahipleri”. Mesele CHP başarısız, İnce başarılı gibi basite alınıp bunun üzerinden ahkam kesme ucuzluğunda değil, bunu bilin lütfen. Sırf Milletvekili listelerine girememiş bir kısım sözde siyasetçi, yaygara koparmayı ve bunu da partinin başarılı olmasını istediği endişe ve sorumlulukla yaptığını vurgulayan zavallılar birden bire bu oyunun gönüllü “Figüranları” oluverdiler.  İşte bütün bu oyunları önceden öngören Kemal Kılıçdaroğlu ve Strateji danışmanları 16 Nisan referandumunda hayır bloğu ile 24 Haziran seçimleri öncesindeki Millet ittifakı hamleleri ile kurgulanmış oyunları boşa düşürdüler. Geriye ne kaldı peki: Perinçekgiller, parti içindeki stratejileri okuyamayanlar ve alabildiğine “Havuz medyası” manipülasyonları ile CHP’sini seçim sonuçları üzerinden yıpratarak, bölmek tabi ki… 
Hiç düşünmediniz mi? Seçimler süresince gazetelerinde, televizyonlarında tek satır yazı, bir dakikalık propaganda kaydı yayınlamayanlara ne oldu da günün 24 saati CHP’nin parti içi meselelerini şimdi niye gündem ediyorlar diye. Cumhuriyet Halk Partisi “Güvenlik tehdidi” değil Türkiye Cumhuriyetinin sigortası, teminatı ve geleceğidir ancak. Siyaset değil Ruh sağlığı konusu olan Perinçek ve ona alet olanlar bunu bilin…  Türkiye’nin bu karşı devrimi aşmasına öncülük edebilecek yegane güç olan Partimizin, bu tarihi sorumluluğu yerine getirebilmesi için siyaset anlayışını devrimci biçimde değiştirmesi gerekmektedir. Bu değişim, partimizin siyasi-ideolojik çizgisinden, örgütlenme anlayışına, toplumla kurduğu ilişki biçiminden, muhalefet anlayışına kadar uzanan geniş bir alana müdahale edilmesini zorunlu kılmaktadır” Buyurmuş “Gelecekleri için Biz” diyenler.
Cevap; 19 yıl aradan sonra ilk defa TBMM’de 8 parti temsil edilerek vatandaş iradesi meclise taşınmıştır. 12 Eylül Askeri Faşist Darbesi ile Türkiye’de siyaset yapmayı sadece “Sistem Çocuklarına” bahşeden bu yapıyı alaşağı etmiştir Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP. Saygı değer vatandaşlar; hala anlamadınız mı meseleyi? Amaç açıkça belli değil mi? CHP’siz, İYİ’siz, Sp’siz, DP’siz, HDP’siz yani muhalefetsiz bir Türkiye. 17 Temmuz 2018 Salı günkü grup toplantısında sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bakın ne diyor: “Parlamento içinde de mücadele, parlamento dışında da mücadele”. Kuvay-i Milliye damarı daraltılmak isteniyor, o dönemi bir düşünün. Saraydan Mustafa Kemal ve arkadaşları için idam fermanı çıkartılmıştı. Bugün de saraydan fermanlar çıkartılıyor"

Yargucı, "24 Haziran seçim sonuçları CHP’de uzun döneme yayılmış siyasetsizliğin eseridir” diyenlerin siyaseti ne kadar kötü okuduklarının ispati aşağıdaki paragraflardadır. CHP ve Genel Başkanının üzerinden “Kolaycılık ve kendini rahatlatmak” adına reaksiyon gösterenler; Unutmayın! Siyaset bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu vesileyle 24 Haziran seçimleri ve öncesi, 16 Nisan Referandumu da göz önünde bulundurulduğunda;  Genel Başkan partide değil, ülkede iktidar olmak için % 25’e göre değil % 50+1’e göre politika izlemiştir. Bunun için Ana muhalefet stratejisinden birleşik toplumsal muhalefet stratejisine geçmiştir. Başarılı da olmuştur. Ülkenin geleceği için demokrasi isteyenlerle birlikte mücadele etmiştir. Uygulanan bu stratejiyle son referandumda toplumsal muhalefetin liderliğine yükselmiştir. CHP ve Sayın Genel Başkanımız Demokrasiyi ayakta tutmak için 15 Milletvekilini başka partiye göndermiştir, İttifak stratejisiyle daha önce Vekil çıkaramadığımız 14 ilde yıllar sonra vekil çıkarmıştır, Saadet Partisi yıllar sonra Mecliste temsil etme şansını yakalamıştır. Bu paydayı küçültmememiz gerekir. CHP oylarının neden artmadığı meselesine gelince; kan kaybeden ülkeye ve toplumsal muhalefete bu kadar kan veren bir parti hangi kaynaktan oy alıp büyüyecek? Genel Başkanı sorumlu tutmak ve istifaya çağırmak çok basit ve stratejiden yoksun bir yaklaşımdır.
Siyaset sadece "önümüzde yürü derlerse ben de yürürüm" kolaycılığı, "oylar çalınmıştır ama on milyon değil", Ortadan kaybolup "Adam Kazandı" mesajı atma ciddiyetsizliği değil, "Hepimizin Cumhurbaşkanı adayı" iddiasıyla parti rozetini çıkarıp Türk bayrağı rozetini takıp, herkesimden oy alıp sonrasında 40 yıllık %30 psikolojolik oy sınırını "Ben" geçtim bencilliği hiç değil, oy hırsızlığıyla itham ettiği rakibini arayıp tebrik etmek, miting meydanlarında çok şey söyledik onların hepsi hava-cıva, geride kaldı demek asla değil, 
Siyaset "Allah'ın verdiği bir canım var, o da bu millete feda olsun" diyebilmenin Asil tezahürüdür. Çözüm; kısır tartışmaları bir kenara bırakıp önce kendi içimizde hızla birleşmek, sonrasında Türkiye’de Hak, Hukuk ve Adalete inanan herkesle bütünleşmekten geçiyor.  Ekonomiyi yapay gündemlerle örtbas edecek bir iradeye karşın ideolojik saplantıları bir kenara bırakarak yukarıda saydığım asgari müştereklerde birleşmek zorundayız. Bu yarına güvence olan çocuklarımıza bizlerin namus borcudur"şeklinde konuştu.

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha