Ulubey açıklamasında, Türkiye gündemi hızla değiştirildiğini ileri sürerek, "Son bir haftadır neyi konuşuyorduk şimdi neyi konuşuyoruz ve hangi noktaya geldik?Andımız yasaklandı, Merkez Bankası Başkanı görevden alındı, HDP'ye kapatma davası açıldı. Gezi Parkı İBB'nin elinde alındı. İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi. Kadınlar sokaklarda eylemler yapıyor,  ana muhalefet, muhalefet partileri, demokratik kitle örgütleri, kadın dernekleri sloganlarıyla alanlardalar."dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nin iptalinin büyük bir hata olduğunu defalarca yazdığını aktaran Ulubey,  kararın  geri çekilmesi ve sözleşmenin derhal uygulanması gerektiğini bir kez daha önemle  vurgulayarak, "Bakın, ülkemizin  kanayan en büyük yarasından biri olan kadın cinayetleri, kadına şiddet her geçen gün çığ gibi büyürken, kadın evde, sokakta, kimi zaman çocuğunun gözleri önünde katlediliyor."ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi neden fesh edildi?"

Ulubey, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddetin engellenmesini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin  sağlanmasını garanti altına aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"İstanbul Sözleşmesi "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"dir. İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girmişti. Ülkemizde her gün kadınlar cinayete kurban gidiyorken,  Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi neden fesh edildi? Bir gecede ve tek bir kararla bu sözleşmeden vazgeçildi. Oysa 4 siyasi partinin oybirliğiyle Meclis'ten geçmişti. Bu durum Milli iradenin de bir gaspıdır. Biz, kadın hakları meselesi insan hakları meselesidir diyoruz! Bu kararı feshetmek kadın cinayetlerine yol vermektir. Kadın ölümlerinin daha da artması demektir. Bu yapılanla kadınlar nereye konulmak isteniyor? 

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun şiddetle mücadele için kadınların elindeki en önemli yasal haktır, yaşama hakkıdır,  koruma hakkıdır. Dolayısıyla bir kez daha haykırıyoruz! Bu sözleşmenin devam etmesi ve kadın haklarının yasal çerçevede uygulanması elzemdir diyoruz. Hele de her yıl neredeyse 400 kadının öldürüldüğü ülkemizde!

"Kime mi yarayacak?"

Tarikat ve cemaat yurtlarında yaşanan  taciz ve tecavüzlere göz yumanlar, küçük kızlarla evlenilmeyi gayet doğal sayanlar, sözleşmenin feshi ardından sosyal medyada adeta sevinç naraları atıyorlar. Ayrıca, sözleşmenin feshine en büyük desteğin bazı tarikat ve cemaatlerden gelmesi sizce ne anlama geliyor? 35 ülkede uygulanan İstanbul Sözleşmesi'nden ilk çekilen Türkiye oldu. Bu durum ülkenin dış politikasında da itibar zedelemez mi? Şimdi işin hukuki boyutuna bakalım. Hukuk mu kaldı?Sorusunu sorduğunuzu  duyar gibiyim!

"Cumhurbaşkanın İstanbul Sözleşmesi'ni fesih kararının Anayasa'da temeli yoktur"

77 ilin barosu ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu'nun ortak açıklamasında "Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu Uluslararası İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, Anayasa'ya aykırıdır. Cumhurbaşkanın İstanbul Sözleşmesi'ni fesih kararının Anayasa'da temeli yoktur. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir; 

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün partilerin milletvekillerinin oy birliği ile Anayasamızın 90. maddesi uyarınca, 24 Kasım 2011’de 6251 sayılı Kanunla onaylanan İstanbul Sözleşmesi; milli iradenin sonucudur.

Anayasamızın 90. maddesi gereği, usulünce yürürlüğe giren Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmalar kanun hükümdedir, hatta normlar hiyerarşisinde kanunların bile yüzerinde yer alır.

Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevlerinin Cumhurbaşkanı kararı ile ortadan kaldırılamayacağı, düzenlenemeyeceği Anayasa’nın 104. maddesinin açık hükmüdür.

İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 15 ve 17. maddelerinde düzenlenen 'Kişinin yaşam hakkı; maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulmaması’ ‘Herkesin yaşama, maddi ve manevi hakkında sahip olduğu’ ‘Kimseye işkence ve eziyet yapılmayacağına’ ilişkin temel hak ve özgürlüklere doğrudan ve birebir ilişkilidir. Bu nedenle, Anayasa’nın 104. maddesi gereği, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması, hukuka aykırıdır" denildi.

Sözleşme, şiddet mağdurlarına eşit koruma sağlanmasını öngörmekte ve mağdurlar arasında her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır. Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir. Şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliği açısından da bu sözleşme çok önemlidir. Biz Cumhuriyet kadınları, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk kadınının saygınlığını ve  layık olduğu seviyelere çıkartmak için verdiği haklardan  geri adım atmayacağımızı bir kez daha yineliyoruz, kadınlar, biz ölmek istemiyoruz diyor!"

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha