Ulubey yazılı açıklamasında, "adalet" kelimesinin sözlük anlamının "hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi" anlamını ifade ettiğini kaydetti.

Haklı ile haksızın ayırt edilmesinin ise adaletle sağlanacağının altını çizen Ulubey," Adaletle kişi kendisini güvende hisseder. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir.Kişi düşüncesini ifade ederken, karşısına çıkan sorunlar karşısında adalet çerçevesinde haksızlıkların giderileceğinden emin olmalıdır. Demokrasinin mihenk taşı, olmazsa olmazı , düşünce ve ifade özgürlüğüdür.Tek seslilik değil, çok seslilik esastır.Yani "tek" çi bir yapıyla demokrasiyi yaşatmak, geliştirmek mümkün değildir."dedi.

"Erken seçimi konuşmaktansa sorunlarını bitirmiş bir ülke olmasını yeğlerim"

Ulubey, demokrasinin ve düşünce özgürlüğünün neredeyse yok edildiği bir dönemde, iktidarın yanlış uygulamalarını yazan, çizen gazetecilerin cezaevine atılmasına vurgu yaparak, şu ifadelere yer verdi:

"Baroların bölünmesine karşı çıkan avukatlar sokaklarda dövülürken kamuoyuna yansıyan görüntüler, kadın cinayetlerinin bu kadar ayyuka çıktığı ve ülkemizin kangrenleşen sorunlarının çözme noktasında ki yetersizliği AK Parti iktidarı döneminde insan hakları ihlallerinin bir görüntüsü değilse nedir?...Ya da 18 yıldır istediği yasayı istediği zaman geçiren güce sahip bir iktidarın başarılı olduğunu söyleyebilir misiniz?...

Yada aylardır atama bekleyen engelli gençlerimizin sorunlarından tutun da Türkiye'de çiftçisiyle, işçisiyle, öğrenciyle,esnafıyla, sanayicisiyle, gazetecisiyle, hukukçusuyla, demokratik kitle örgütleriyle, siyasi partilerle ve kısacası toplumun her kesimiyle çatışan bir iktidar topluma ne kadar güven verebilir?...Tüm bu sorunların cevabını ilerleyen zamanda hep beraber göreceğiz...Her zaman olası bir erken seçimi konuşmaktansa sorunlarını bitirmiş bir ülke olmasını yeğlerim. Adalet mekanizmasının doğrudan siyasi iktidarın kontrolüne girmesi demek yasalara dayanarak savunma olanağını yok etmektir. Bugün ülkemizde avukatların bile hak arar duruma düşürülmesi , hak ve özgürlüklerin nasıl işlenmez hale geldiğinin somut, aynı zamanda acı bir ifadesidir. Sadece kendilerini ve yaptıklarını önemseyen özgürlük ve demokrasiyi salt kendisi için isteyen, bunu bir araç için kullanarak,bizden olmayan, bizim gibi düşünmeyen her fikir ve hareketi yok sayarak demokrasiyi geliştiremeyiz, büyütemeyiz. Hiç bir güç demokrasinin üstünde olmamalıdır. Demokrasiyi içselleştirmeyen bir ülke, bir millet özgür olabilir mi, gelişebilir mi? Bir ülkede adaletin boğazı sıkılırsa millet nefessiz kalır."

'Adalet Öldü' başlıklı anekdota yer veren Ulubey, "Çok eski yıllarda İngiltere'de bir gelenek varmış. Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese duyurulurmuş. Bir asil öldüğünde iki kez, kral öldüğü taktirde ise dört kez çalınırmış. Günün birinde,herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkum etmiş...Ve kilisenin çanı tam beş kez çalmış. Ahali merak içinde kalıp papaza koşmuş: "Ey papaz efendi ,kraldan daha önemli biri var mi ki o ölünce çan beş kez çalsın?..." Papaz yanıt vermiş: "Kraldan daha önemli bir şey var!..Adalet öldü." demiş....Hukukun üstünlüğünün hayata geçtiği, yargının tam bağımsız olduğu, herkesin sadece kendisi için değil başkaları içinde adalet isteyip uyguladığı bir ülke diliyorum. Adaletle kalın!...."şeklinde ifade etti.

 

 

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha