Başkan Doğan, yaptığı açıklamada, Adıyaman'ın temel sorununun işsizlik olduğunu belirterek, işsizliğin çözülme yolunun ise istihdam alanları yaratmaktan geçtiğini kaydetti.

"Hala bizim çevre yolumuz yok"

Kentte yatırım yapacak varlıklı iş adamları yoksa dışarıdan iş adamlarını transfer etmenin yollarını bulmak gerektiğine işaret eden Doğan, "Bunun için öncelik ulaşım sektörü. Adıyaman’ın direk çevre illerle bağlantısını sağlayan tek doğru yol var. Gölbaşı’dır. Şırnak, Batman'da gezdiğin zaman geri dönüp Adıyaman’a şehir diyemezsin. Hala bizim çevre yolumuz yok. O kocaman kocaman tırlar, mermer nakliyeler bulvardan götürüyor. Otobüsler, kamyonlar oradan gidiyor. Şimdiye kadar bizim çevre yolumuz bitirilmeliydi. Ulaşım problemimiz halledilmeliydi."dedi.

Doğan, Diyarbakır'a bağlanan köprü yerine önceliğin sulama olması gerektiğini vurgulayarak, "Atatürk Barajı'ndan faydalanamıyoruz. Atatürk Barajı'na bu kadar köyünü, ilçesini vermiş bir il olarak. Diyarbakır'a bağlanan köprünün parasıyla bu iş çoktan yapılırdı. Şimdi vatandaşlara soruyorum benim için sizin için köprümü önemliydi buranın sulanması mı önemliydi? Tabii ki sulama önemliydi. Köprü de yapılmalı ama önceliğimiz sulama olmalıydı."ifadesini kullandı.

"Hakikaten biz bu kadar beceriksiz miyiz?"

Samsat'ta yaşanan depremden zarar görmüş evlerin hala teslim edilemediğinin altını çizen Doğan, "Elazığ'da yapıldı şimdi tek tek herkes içlerinde oturuyorlar. Ya bu kadar mı beceriksiz olur bu ilin yöneticileri, vekilleri, siyasileri hepimizi katalım ya. Hakikaten biz bu kadar beceriksiz miyiz? Özellikle başkanlık sistemine geçtikten sonra milletvekillerin ne katkısı var? İnanın bana milletvekillerin şu an bir tek faydaları var; oda kendilerine VADEDEN."diye konuştu.

"İşsizliğe yönelik ya devlet ya da özel sektör teşvik edici tedbirler almalıdır" diyen Doğan, şöyle devam etti:

"Eğer biz zamanında organize sanayi bölgelerimize, 6. bölge kapsamında teşvik yasasından faydalandırabilseydik, Adıyaman Türkiye'nin bugün tekstil merkezi olurdu ve bizim en az organize sanayide 25-30 bin gencimiz çalışırdı. Bizde başka illere ırgat olarak giderken yolda arabalar minibüsler devrilmezdi, onca insanımız ölmezdi.

Ben isterim ki her vali bir eser bıraksın gitsin. Kadrolu çok önemlidir, liyakat çok önemlidir, bu işi yapabilme çok önemlidir. Devletin memuru ben isteseydim ne işim olurdu kamulaştırmalarda kavga edeyim hazineyle uğraşayım, vatandaşın büyük bir bölümüyle sıkıntıya düşeyim. Şirinlik olsun diye onun bunun köyüne arkadaşlarımızın  alo dediğine köye de bağ bahçe yapardım. Bu milletin buna ihtiyacı var dedik. Kamulaştırmayı bitirdik, ihalesini bitirdik, işe başladık  2-3 yıl içerisinde tam anlamıyla olmasa da orayı faaliyete geçirdik iyi ki de geçirmişiz. Bizde bu konuda mutlu oluyoruz."

"Adıyaman'ın en çok para kaldırdığı ürün tütündür"

Adıyaman’ın işsizlikte en temel sorununun üretime yönelik hiçbir yatırımın olmayışından kaynaklandığını aktaran Doğan, "Tarım kenti, turizm kenti bir de tekstil kenti olma yolundaydı ama engellendi. Organize sanayiler o konuda sıkıntıya düştü. Vatandaşın tarımla uğraşısının önündeki engelini kaldırmalı.Adıyaman’da en çok para kaldırdığı ürün tütündür. O zaman tütün konusunda önüne engel değil, önündeki engelleri kaldırmamız lazım."dedi.

"Tütünün önündeki engeli kaldırın"

Doğan, parti olarak tütünün önündeki engellerin kaldırılmasını istediklerini vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:

"Tütün öyle bir üretim dalı ki tarımda, 7 yaşından 70 yaşına 10-11 ay çaba sarf ettiğimiz bir iş. Hem işsizliği ortadan kaldırıyor hem de çok büyük bir istihdam alanı olması sebebiyle; vatandaşın kazancını ne kazandığını kendisi hissediyor, piyasaya da hissettiriyor. Adıyaman'ın da müsaadesi alınmalıydı, belki vatandaşta birkaç kuruş kazanacaktı. Biz parti olarak diyoruz ki; tütünün önündeki engeli kaldırın. Vatandaşın sarartıcı bazı kimyasal kullanmasını engelle. Badrolunu yapıştır paketlere. Vatandaş gitsin İstanbul'da mı satıyor, İzmir'demi satıyor, Ankara'damı satıyor sana ne.

Pazarlama tekniklerini senden mi öğreniyor? Hayır. Sana herhangi zahmet veriyor mu? Hayır. Kendisi üretiyor, kendisi kıyıyor, kendisi paketliyor, kendisi götürüyor, taşıma riski alıyor, satıyor. Alıcısı kaliteli hissedarı 20 TL'ye de alır sana ne. Şimdi bir Kooperatif buluyorsun. Kaç liradan alacaksın bu tütünü? 15-17 lirayı geçer mi? Bakacağız. Kurdukları kooperatifi yönetimi kimine teşekkürleri ettirecekler bu ağabeyler? Onu da bilmiyoruz. Bu sebepledir ki vatandaşa hani demiş ya; gölge etme başka ihsan istemiyorum. Tütün üzerindeki gölgenizi aldırın kardeşim. Yiğit olun. Bu konuda bir sesiniz çıksın ya. Bu millete verdiğiniz sözler çok daha mı önemli. Hükümetiniz söz vermiş diye bizim tütünümüzü niye yasaklıyorsun? İsteyen tütününü alıp içiyor Amerika'da. Bırakın ürettiğimiz tütünü sarıp içelim biz. Sizi ilgilendiren boyutu yok bu işin lütfen."

"Salgını da bahane ederek sanayicinin gırtlağına bastılar"

Doğan, "Organize sanayi içerisinde belli bölümleri depo olarak kullanılıyor. Üretim yok. Adam bu salgını da bahane ederek sanayicinin gırtlağına bastılar, küçük esnaf gitti. Ülkenin varı yoğu 5 tane müteahhit. Başka hiç kimse yok."dedi.

"Ne oldu bu 128 milyar dolar?"

Doğan, Türkiye'nin gündemine oturan kayıp 128 milyar doların akıbetini sorgulayarak, şunları dile getirdi:

"128 doların hesabını hala verememişler.  Böyle yuvarlak bir cümleyle bu salgın dönemindeki ekonomiyi yönetmek. Bu ne demek? 128 milyar doların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 83 milyon evladına zenginlerde dahil tek tek dağıtılırsa 1008 lira düşüyor, küsuratı da var. Ne oldu bu 128 milyar dolar? Acaba bu kanatlandı da dolaylı olarak yurt dışına mı kaçtı. En son cuma 480 milyon dolar bir kasa ticaretinde saat 5’ten sonra satılmış gitmiş. Onu kim aldı? Sayın Abdurrahman Dilipak kendi köşesinde yazmıştı öyle hatırlıyorum. Eğer buna ulaşırsanız hepsine ulaşırsınız. Çok ciddi bir iddia, çokta doğru bir iddia.

O gece siz merkez başkanını görevden alıyorsunuz. Türkiye pazartesi sabahı uyanıyor ki bir anda ki 128 bin dolar sekiz 40’lara kadar gidiyor. Türkiye’nin kaybı her kuruşta inanın bana Türkiye’nin bir fabrika her kuruş artışına yapım gücü elden alıyor. Pazartesi günü hazinenin uğradığı zarar bu ülkede 11 tane büyükşehir hastaneleri yapılıyor. 7 tane köprü yapıyor. Avrasya tüneli yapılıyor. Böyle bir zarara uğradık. Bundan menfaati olanlar kim? Bu kadar kapalı bir ekonomi, kapalı bir yönetim, dünyanın neresinde var. Hangi gelişmiş demokrasi de var. Allah rızası için ya. Bu anlamda yönetimleriniz, yönettiğiniz yerler olmazsa, vatandaşa açık bilgi verilmezse girdiler, çıktılar konusunda oraya olan güven sarsılır. Şimdi vatandaş nasıl sayın cumhurbaşkanı çağrısı üzerine güvenerek altını dövizi varsa bozdurur veya verir bankaya yatırır. Yapmaz. Çok övünüyoruz ya işte şuradan şuraya geldik.

Düşünebiliyor musunuz. Türkiye 2002 de milli gelirde pay alma konusunda 69. sıradan şu anda ise 75. sıraya gelmişiz. 2002’de dış borcumuz 256,6 milyar TL iken 2007’de 1 trilyon 575 lira 20’nin sonunda. 2003-2020 yılları dönemimin arasında 496 milyar dolar faiz ödemişiz biz. Hani faize karşıydı. Ne oldu? Nereye gitti bunlar? Cari açığımız 2002’de 43,7 milyar dolar. Şimdiye kadar 570 milyar dolar geçen sene sonu itibariyle. Ödeme dengemiz çok berbat bir durumda."

"Bizi soyanları biz kırmızı halıyla karşıladık"

Cumhuriyet döneminde yapılan fabrikaların tesislerin satıldığını belirten Doğan,"Bu dönemde AK Parti döneminde benim sayabildiğim 273 tane büyük tesis satıldı. Cumhuriyetin o yoksul döneminde yaptığımız fabrikalar, tesisler satıldı. Burada hep vatan evlatları çalışıyordu. Kime satıldı bunlar. Bu ülkeyi sömüren, bu ülkenin balını kaymağını yiyen. 15-20 aileye satıldı. Bizi soyanları biz kırmızı halıyla karşıladık. Böyle devlet düzeni olmaz. 5 bin yıllık devlet töresi olan bir milletin geldiği hale bak."dedi.

"60-70 yıllık futbol sahası yakışıyor mu?"

Adıyaman Spora destek veren Abdulkadir Ayhan'ın çok fedakarca çalıştığını dile getiren Kenan Doğan, şu ifadeleri kullandı:

"Çok teşekkür ediyorum başkanlığını yapan kardeşimiz Allah razı olsun hepsinden ama işin en önemli noktası hala bizim stadımız ortada. Biz 60 yıldır 70 yıldır aynı bölgedeki o futbol sahasında bizim çocuklarımız futbol oynuyor, spor yapıyor, yakışıyor mu Adıyaman’a böyle bir futbol sahası. Bırakın amatörlerimiz kalsın antrenörler kalsın orada. Antrenman sahamız olsun orası. Ama yeni bir yere de bu işi planlayın. Yazık günah bu memlekete.Ya çıkın deyin ki beni yalanlayın. Söyleyin deyin ki biz 18 yıl boyunca Adıyaman’da istihdama yönelik, devlet projesi olarak, şu projeyi düşündük, planladık, uyguladık, sonuç aldık ve bugün orada 100 tane adam çalışıyor."

"5 senede Adıyaman’ın kaderini değiştirebilirler"

Geri kalmışlığın Adıyaman'ın kaderi olmadığını belirten Doğan, "Şu fabrikayı yaptırdık deyin ya. Bir tane söyleyin ki bende sizden özür dileyeyim ne var bunda? Bu kadar zor mu bu iş? Ya bir yatırım yapmak bu memlekete bu kadar zor mu? 5 senede Adıyaman’ın kaderini değiştirebilirler. Fakirlik, yoksulluk bu ilin kaderi değil, geri kalmışlık bu ilin kaderi değil, bize kader diye yutturmaya çalışıyorlar inanmayın."ifadelerini kullandı.

"18 yılda Adıyaman’da birkaç bina dışında bize ne yapılmış?"

"Müslüman fakirleşince Allah’a hep hamd eder diye bizi kandırıyorlar" diyen Doğan, "Kendileri niye hamd etmiyorlar da zenginleşiyorlar. Bizim şükrümüz Allah’adır. Sağlığımızdan dolayı, verdiğinden dolayı, bize verdiği bir göz ömür boyu rabbimiz için secdeye gitmemiz sebeptir, yeterdir. Ama bizi sömürüp cebimizdeki parayı çalanlar, her elin cebinde ne geziyor dediğinde cambaza bak ne güzel tek geziyor diyorlar artık inanmayın bunlara yutmayın. 18 yılda Adıyaman’da birkaç bina dışında bize ne yapılmış? Söyleyin bize, sorun. Deyin ki devletin şu yatırımını getirdik biz. Buna bağlı şu kadar istihdam yarattık. 500 tane vatan evladı şu an çalışıyor bu fabrikalarda, bu üretim atölyelerinde."diye konuştu.

Şu zamana kadar Adıyaman'da görev yapan valilerin kamu oyunu tatmin etmediklerini savunan Doğan, şunları aktardı:

Yetenekli olmaktan ziyade yerine körü körüne biat etmiş bürokratlar atarsanız, o adam sana hizmet etmekten millete hizmet etmeye fırsat bulamaz. Halil Işık’la başlanan iyi vali olayını arkasından Halil İbrahim Başöz geldi çok kısa süre kaldı. Sonrasında böyle bir sirkülasyon oldu sayın Demirtaş’a kadar. Demirtaş gerçekten sahada olan bir insandı. Çalışmayı seviyordu, gerçekten bu çalışması karşılığını da aldı. Adıyaman’da kendisine ayak uyduran 5-6 tane iyi bürokrat vardı o sıra. Kendisi de o bürokratlarla birlikte karşılığını aldı. Adana’ya gitti. Arkasından gelen sayın Abdullah Erin gerçekten bu memlekete gelmiş çok kaliteli valilerden bir tanesi. Her bir hikmetse siyaset onu çok sevmedi. Merkeze aldırmaya çalıştılar. Çok iyi bir diyaloğu olan bir insandı. Ama güçlüydü seviliyordu. Kalitesi ve ahlakı biliniyordu. Şanlıurfa’ya havale ettiler. İnanın bana Adıyaman’da Şanlıurfa’ya verilişi bile biz elimizi başımızın üstüne koysaydık hatamızı anlardık. Bir daha hata yapmayabilirdik. Şu an Şanlıurfa Abdullah Erin için kendini feda ediyor. O kadar seviliyor sayılıyor. Çokta daha kıymetli yerlere gidecektir. Büyük illere gidecektir büyük görevlerde bulunacaktır."

"Parti yönetirken devleti sahada bırakacaksınız"

Doğan, "Parti yönetirken devleti sahada bırakacaksınız. Kamuyu yönetenler aklıyla yönetiyor mu yönetmiyor mu? Ona bakacaksınız. Becerisi var mı yok mu? Ona bakacaksınız. Ahlaklı değil mi? Ona bakacaksınız. Benim adamım yok kardeşim, benim adamım diye bir şey yok. Devleti yönetmek bu ülkede yaşayan her milletin ki bu ülkenin her aziz evladın hakkıdır. Kim kıymetliyse, kim bu işleri çok iyi biliyorsa, kimin zekası daha iyi biliyorsa, kim becerirse o yönetmelidir. Bütün daireler için geçerlidir."dedi.

"Devlet bir gün hesap sorar"

Adıyaman'da görev alan valilere değinen Doğan, arka arkaya 2-3 tane vali geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Adıyaman’da ruhen barışık olabilirdi ama Adıyaman kamuoyunu tatmin edici olmadılar.Sonrasında şu anki valimiz geldi. Yani benim kendisine ilişkin duyumlarım olumlu. İnşallah böyle devam eder. İnşallah siyaset onu rahat bırakır. O da siyasi bir partinin il başkanı gibi çalışma alışkanlıklarına kapılmaz, devleti yönetir. Devlet memurudur nihayetinde. Devlet yönetmenin ne olduğunu en iyi bilenlerdendir. Devleti yönetir zamanı gelince gider. Başka büyükşehirlere başka görevlere Allah yolunu açık etsin deriz bizde. Minnetle saygıyla anarız. Bu yüzdendir ki bürokrasi ister ki rahat etsin.

Bürokrasi siyasette açık bir kapıyı bulursa girer. Ve o siyasetçiyi avucunun içine alır. Siyasetçiyi emrine evet diyen bürokratı sever genelde. O yönünü bildiği için bürokrat emrin olur der. Yanlıştır demez. Şu olursa böyle sıkıntı olur demez. Bak şu şu şu sebeplerden dolayı sıkıntılara düşersin sayın vekilim demezler. Onar kendi işlerine bakarlar. Koltuklarında rahatlar mı birde verilen işe emriniz olur deyip başı ağrımıyorsa olay bu kadar basit.

Devlet bir gün hesap sorar. Eğer sormasaydı fetöcülara sormazdı. Fetö terör örgütü devleti ele geçirmek üzereydi. Unutmasınlar bunu, devlet aslına döner. O zaman da hiçbir milletvekili bu yanlış işi ben talimatlandırdım, benim yüzümden yaptı demez. Siz o hesabı verirsiniz. O yüzden attığınız imzaya sahip çıkın. Yanlışınız olabilir, çalışanın yanlışı olabilir zaten yeter ki o yanlışınız; bilerek isteyerek menfaat karşılığı olmasın. Yoksa şurada oturursanız hiçbir iş yapmazsanız zaten yanlışınız olmaz, siz çalışmıyorsunuz ki ne yanlış yapacağız. Çalışacaksınız hatalarınız olacaktır. Korkmayacaksınız. Bilerek isteyerek menfaat karşılığı olmasın. Devlet adamı olmak budur zaten."

"Fabrika sahipleri kendi gayretleriyle, kendi güçleriyle ayaktalar"

Fabrika sahibi iş insanlarına destek verilmesine dikkat çeken Doğan, "Bugünde şu an 5-6 tane fabrikanın sahibi insanlar kendi gayretleriyle, kendi güçleriyle ayaktalar. Üretim gücüyle değil. Biz bu gidişle o arkadaşlarımızın sermayesini il dışına çıkmasına engel olamayız, sebep oluruz. Ben o yüzden diyorum ki; yerel idareler buraya sanayi kuruluşu getirecek her iş adamına şu sözü versin ve yapsın. Hukuka uygun olmayabilir ama vicdanınıza uygundur. Alt yapınızı biz yapacağız, bütün elektriğinizi biz getireceğiz, suyunuzu biz çekeceğiz, kanalizasyonunuzu biz döşeyeceğiz, yolunuzu biz yapacağız, desinler. Hukuka uygunluk her zaman vicdana uygunlukta yapmıyor. Hukuka uygundur ama vicdanına uygun değildir. Onu nasıl yapıyorsunuz  bu sefer tersini yapın. Vicdanınıza uygunsa hukuka uygun olmasa da yapın. Kimse bunun hesabını sormaz size. Ama hukuka uygun olduğu halde, vicdanlara uymayan onca iş yapıyorsunuz. Bu memleket için elinizi taşın altına koymayın. Burada hiçbir sıkıntı yok."şeklinde ifade etti. 

"Sürdürülebilir rekabetçi üretime dayalı, ekonomiyi büyüteceğiz"

İYİ Parti olarak temel 5 ilkeleri olduğunu ve devletin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi için yapılması gerekenlere örnek veren İYİ Parti Adıyaman İl Başkanı Kenan Doğan,"Bizim temel 5 ilkemiz var. Bu devletin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi için yapılması gereken şeyler var. Mesela; milli birlik ve kardeşliği yeniden test edeceğiz. Ötekileştiren dil, bağıran çağıran, döken dili asla kullanmayacağız kullandırtmayacağız. Sürdürülebilir rekabetçi üretime dayalı, ekonomiyi büyüteceğiz. Ve gelir dağılımını mutlaka denetleyebileceğiz. Memleketin yüzde 1’lik nüfusu memleketin yüzde 85 milli gelirini yemeyecek. Herkes eşit faydalanılacak. Parti devleti asla ve asla olmayacağız, milletin devleti olacağız. Halkımızın devleti olacağız. Bizim partimize hizmet ediyor diye hukuksuzluk asla kimse yapamayacak. Kimse liyakatsız olarak bir makama oturamayacak. Layıkıysa, liyakatlıysa, ahlaklıysa o makama oturacaklar. Sonuç alan dış politikalara benzemeyecek. Komşularımızın iç huzursuzluğu bizi huzursuz edecek. Onlardaki huzursuzluk bize de yansır.

"5.5 milyon Suriyeliye biz 45-50 milyon dolar para harcamışız"

İşte Suriye. 5.5 milyon Suriyeliyi bugün besliyoruz hala. Benim vatandaşım sağlıkta faydalanamazken, onlar faydalanıyorlar. Benim öğrencim burs alamazken doğru dürüst, onlar 1300-1400 lira alıyorlar. 5.5 milyon insana biz 45-50 milyon dolar para harcamışız."dedi.

Kaynak : PHA

Kaynak: pha