Doğan, iktidar partisi tarafından kullanılan şiddet dili sebebiyle toplumun gerildiğini ifade etti.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıların temelinde ötekileştirme ve kutuplaştırma olduğunu belirten Doğan, "Bu tavırdan iktidar partisinin, genel başkanının ve bakanlarının uzaklaşması gerekmektedir. Ülkede çıkacak yangından herkes etkilenir."dedi.

-"DEMOKRASİ SOKAK HAREKETLERİ İLE GÜÇLENMEZ"

Doğan, olayı şiddetle kınadığını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP camiasına geçmiş olsun dileklerini ileterek, "Modern ve olgun bir demokrasi için günümüzde sivil toplum örgütlerine de büyük görevler düşmektedir. Demokrasiler sokak hareketleri ile değil, terör eylemleri ile değil, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve halkın önerileri ile güçlenir.” dedi.

Türk milletinin oynanmak istenilen oyuna gelmeyeceğine dikkat çeken Doğan, "Nasıl ki yıllar yılı topraklarımızda terör dâhil her yöntemle bizi zayıf düşürmeye çalışanların kurduğu oyun bozulduysa, bundan sonra kurulacak oyunları da milletimiz tek yürek olarak bozacaktır." dedi.

-"SİYASET DİLİ DEĞİŞMELİ"

Doğan, bugün gelinen noktada, demokratik sistemin kendini yenilemesi ve vizyonunu küresel standartlara yükseltebilmesi için siyasetçilere düşen çok önemli bir görev daha olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bu görev, siyaset dilinin değişmesi görevidir. Günümüz sorunlarına, açmazlarına, gelişmelerine cevap veremeyen eski siyaset dilinin, yeni, dinamik, hoşgörülü bir siyaset dili ile yer değiştirmesi gereği, bugün dünya çapında siyaset bilimcilerin ve düşünce insanlarının önemle üzerinde durduğu gündem maddeleri arasındadır. Bu aslında milletin diliyle konuşmak demektir.”

Herkese sükûnet çağrısı yapan İYİ Parti Adıyaman il Başkanı, "Bilinmelidir ki, çözüm bekleyen temel meseleleri olan, fakat meselelere rağmen geçmişiyle, konumuyla, yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan bir ülkeyiz.  Unutulmamalıdır ki, farklı bakış açılarını “kutuplaşma” olarak görmek, olgunlaşmamış bir demokratik anlayışın tezahürüdür. Bu farklılıklar, dışlama, tahkir etme, yok sayma, kültürel bölünme değil, tam tersine demokratik zenginliğin bir göstergesi olarak alınmalıdır. Bu sorumluluk, başta iktidar olmak üzere, mecliste olan ve olmayan bütün siyasi partilerin sorumluluğudur. Bu, sivil veya resmî tüm kurumlarımızın hassasiyetle üzerinde durması, dikkat etmesi gereken bir sorumluluktur. Tüm bunları gerçekleştirdiğimizde Türkiye özgürlükler ve zenginlikler ülkesi olacaktır." ifadelerini kullandı.

Kaynak : PHA
Kaynak: pha