"IŞİD denen eli kanlı yapılanmanın ‘İslam Çay Evi’ adlı küçük bir çay ocağında din istismarıyla gençleri kandırarak örgüte dahil ettiğini gördük" şeklinde ifade eden Tutdere, o tarihlerde yaşananları şöyle anımsattı:

"Akabinde başka çay ocakları ve kahvehaneleri de irtibat noktası haline getiren örgüt, buralarda ‘dini sohbet’ adı altında çeşitli buluşmalar düzenleyerek propagandalar gerçekleştirmiş, gençleri, hatta çocukları örgütün ağına düşürmüştür. Annelerine çarşafa girme baskısı yapan çocukların, camide namaz kılan babalarına ise ‘devletin imamının arkasında namaz kılınmayacağı’ gerekçesi ile ‘sizin yolunuz yol değil, Hak yoluna gelin’ diye çağrıda bulundukları o dönem hazırlamış olduğumuz raporumuzda mevcuttur."

Tutdere, raporlarında, çocuklarının evi terk ederek Suriye’ye gidip gelmesi karşısında ailelerin kendi çocuklarını emniyete ihbar ettiklerini, hatta 'Diyarbakır bombacısı' olduğu iddia edilen kişinin ailesinin, çocukları evi terk etmeden 6 ay önce, Diyarbakır’daki patlamadan ise yaklaşık bir yıl önce 2014 yılında emniyete gittiği ve şikayette bulunduğunu belirttiklerine dikkat çekti.

Buna karşın bir adım atılmadığına ve "Suç işlemedilerse bir şey yapamayız" denilerek durumun geçiştirildiğinin altını çizen Tutdere,"Benzer şekilde eli kanlı FETÖ terör örgütü de eylemler gerçekleştirmiş, din istismarı ile örgüte pek çok mensup kazandırmış, devletin içine sızarak darbeye kalkışmıştı. Bütün bu yaşananlardan ders alınması gerekiyor." dedi.

Soru önergesi

Konuyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi de veren Tutdere, "Selefi derneklerinin geçen yıllarda şahit olduğumuz IŞİD ve FETÖ yapılanmasına benzer bir yapılanma içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Yaşanan elim olaylara yeniden sebebiyet vermeden önlemler alınması, gerekli çalışmaların ivedilikle yapılması önem arz etmektedir."dedi.

Kaynak : PHA
Kaynak: pha