Boynukara, buna rağmen devlete düşen şeyin hukuku işletmek olduğunu vurgulayarak, “Suçlu ile suçsuzu net olarak ayırmaktır. ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ düşüncesi hukuk devletinde olmaz” dedi. 

Meclis’te kürsüye çıkan Boynukara, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz’un klasik bir darbe girişimi olmadığını söyleyen Boynukara, “Bunu netleştirmek için FETÖ’cü kalkışmanın amaçlarını hatırlamakta yarar var. Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın infaz edilmesi, hiçbir darbede görülmemiş şekilde vatandaşa ateş açılması ve katliam yapılması, Cumhuriyet tarihinde ilk kez savaş uçakları ile şehir merkezlerinin bombalanması, meclisin, milletvekilleri içerideyken darbeciler tarafından bombalanması ve tankların halkın üzerine sürülmesi… Evet; 15 Temmuz, sivil hükümeti devirmeye yönelik bir darbe girişimiydi, iç savaş çıkartmaya yönelik bir kalkışmaydı ve bir dış gücün ülkeyi işgal girişimiydi” ifadelerini kullandı. 

Karşılarında yalnızca iktidarı almak isteyen klasik bir darbeci cunta olmadığını kaydeden Boynukara, “Milletin, istiklaline ve istikbaline kasteden, ülkeye ve halka düşman bir dış güçle karşı karşıyaydık. Ancak milletimizin tüm fertleri, ihanetin en koyu tonundaki karanlık geceyi, aydınlık bir sabaha dönüştürdü. Tuzak kuranlar, kendi tuzaklarına düştüler. Hainlerin emelleri kursaklarında kaldı. Bunu sağlayan ise milletin derin vicdanı ve sivil siyasetin yanında olma kararlılığıydı” açıklamasında bulundu. 

“FETÖ BİR TRUVA ATI” 

FETÖ’nün masumiyet zırhından dünyanın en kalleş terör örgütüne evirilmenin öyküsü olduğunu savunan Boynukara, “Sahtelik, takiyye, çift kişilik ve şerle gizli ittifaktan türemiş bir canavar. Truva atıdır. FETÖ; bir günde ortaya çıkmış bir terör örgütü değildir. 1970’lı yıların başında ‘komünizmle mücadele’ amacıyla örgütlenmiş yapılardan sadece bir tanesidir. 1980 darbesinden sonra farklı bir formatla alana sürülen küresel güçlerin kullandığı bir maşadır. FETÖ, failleri ortaya çıkartılamamış tüm karanlık olaylarda karşımıza çıkan bir tür Gladyo örgütüdür. Her an yeni bir formda karşımıza çıkabilen bir aparat. FETÖ’yü kısır ve dar bir alan içinde konuşursak milletimize ve ülkemize yanlış yapmış oluruz. Milletin seçtiği vekillere düşen bu konuyu enine boyuna tüm yönleriyle ele almaktır” şeklinde konuştu. 

“DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN KONU ADALET” 

FETÖ’yle hukuki mücadele ve devlet organlarının bu örgütten arınma sürecinin, fiili kalkışma girişiminin bastırılması kadar önemli olduğunu aktaran Boynukara, “Hatta daha hayati değerdedir. Bu fırsatı gerektiği gibi değerlendirebilirsek; kirli ve kanlı vesayet odağını tasfiye edebiliriz, benzer yapıların ortaya çıkmasını önlemiş oluruz, güvenli ve huzurlu yarınlarımızı hep birlikte inşa edebiliriz. Burada dikkat etmemiz gereken konu ise adalettir. Hukuku işletmektir. Suça bulaşmış isimlerin, kim olursa olsun, hesap vermesi konusunda en ufak bir tereddüt göstermemektir. Terör örgütünün kor çekirdeğinde yer alanların hak ettikleri cezaya çarptırılmasıdır. Toplumda var olan beklenti de suçluyla suçsuzun ayrıştırtmasıdır. Şunu açık yüreklilikle söylüyorum; Millete, ülkeye ve hukuka sadakatle bağdaşmayan her türlü gruplaşma, şeffaf olmayan oluşumlar ve hukuk dışı her türlü dayanışma, kamusal alanda otonom iktidar alanları oluşturmaya adaydır. Ve bu kabul edilemez. Kamuda çalışanlar arasında, kamu hiyerarşisi dışında farklı bir yere aidiyet duygusuyla oluşan yapılanmalar suçtur. Hep birlikte bunlarla mücadele etmeliyiz. Bunu; düşünce ve inanç özgürlüğüyle karıştırmamak gerekir. Başkasına aidiyet duygusuyla kamu hizmeti vermeye çalışmak farklı, düşünce ve inanç özgürlüğü farklıdır” diye konuştu. 

“İŞİMİZ ZOR VE ÇETİN” 

AİHM’nin kararını da Meclis kürsüsünde paylaşan Boynukara, şöyle devam etti: “Eskelinen/Finlandiya, Büyük Daire kararı. Bu karar 2007 yılında alınmış. AİHM bu kararında; “anayasal sadakat ilkesini ihlal eden kamu görevlileri, devlet tarafından görevinden çıkartılabilir” diyor. Bunun için aranan temel kriter ise: kamu gücünün kullanımına ilişkin devlet ile memur arasında özel güven ilişkisinin tehlikeye düşmüş olmasını gösteriyor. İsteyen bu kararın detaylarına bakabilir. Bahsettiğimiz türden terör örgütleriyle mücadele etmek için önemli bir içtihat. Hangi terör örgütü olursa olsun… Darbeye kalkışan, halka ateş eden ve şehirleri bombalayan bir örgütten bahsediyoruz. Burada güven ilişkisinden bahsetmek mümkün mü? Kuşkusuz değil. Buna rağmen devlete düşen hukuku işletmektir. Suçlu ile suçsuzu net olarak ayırmaktır. ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ düşüncesi hukuk devletinde olmaz. Kuru ile yaşı ayırmak… İşte, bizzat devlet budur! Bunun ne kadar zor olduğunun farkındayım. Her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgilerle bu zorluğu görüyoruz. Çünkü karşımızdaki örgüt, her alanda takiyye yapan bir anlayıştan besleniyor. İşimiz zor ve çetin. Bu ise devletin sorumluluğunu artırmaktadır. Devlete düşen hukuk, adalet ve tizliliktir. Milletin beklentisi de budur.”

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha