Başkan Uğur, Adıyaman tütününde yaşanan sorunlar ve çözümüne yönelik açıklamada bulundu.
Uğur, yaptığı açıklamada, tütün bitkisinin Adıyaman'ın en önemli tarımsal ürünü olduğunu hatırlatarak, il nüfusunun 1/3'inin (220 bin kişi) doğrudan ya da dolaylı olarak bu üründen elde edilen gelirle geçindiğine dikkat çekti.
Kentte başta merkez ilçe olmak üzere Çelikhan ve Besni'de yoğun tütün yetiştirildiğini ifade eden Uğur, tütün üretimi konusunda bilgiler verdi.
Uğur, şunları kaydetti:
"Bu ürünün ekimi, bakımı ve kırımı çok zahmetlidir. Öyle ki kimi üreticiler tütün fidesini yeni doğan bebeğe benzetmekte bakımının tıpkı bebek gibi tohumun nemlendirme, yatak hazırlayıp filizlendirme, toprakla buluşturma, gübreleme (doğal gübre) toplarken ne erken ne de geç kırma. Bunca zahmet ve uzun bir üretim yolculuğu sonrası bitiyor mu tabi ki hayır. Kurutmak için tek tek iplere saplanıp ne çok kuru ne çok nemli bir ortamda muhafaza edilmesi gerekmektedir. Ya sonrası kurutup kıyılmış hale getirdiğin tütüne bir de 'kaçak' ifadesi kullanılmaz mı? Kaçak dediğin devletin kanunlarla üretimine ve kullanımına izin vermediği bir ürün akla gelmektedir. Peki Adıyaman’ın topraklarında yetiştirilip Türkiye’de oriental tütünün yalnızca yüzde 10’unun yetiştirildiği ilimizde çiftçinin umut bağladığı bu ürüne neden adil bir düzenleme getirilmez. Tarımdan yüksek maliyet düşük kazançtan dolayı uzaklaşan köklü bir tarım geleneği olan ülkemizde dünya tütün pazarının yüzde 32'sine sahip tütüne neden böyle bir uygulama reva görülüyor. Dünyada 'Türk tütünü' olarak nam salmış, bilinirliği ve pazarı bu kadar güçlü bir ürünün neden yasaklama mantığıyla ele alındığı gerçekten hayret verici." 
Tütünün zararlı olduğuna ve tüketiminin uygun görülmemesi herkes tarafından kabul edildiğine değinen Uğur, "Bizlerde bu anlamda tütün tüketimi ile mücadelenin doğru olduğunu düşünenlerdeniz. Fakat ürettiğin tütünden elde edilen gelirin iki katı kadar tütün mamulü ithal eden Türkiye her yıl 200 milyon dolarlık ithal kaynaklı açık vermektedir."dedi. 
"Türkiye'nin en kaliteli tütünü"
Uğur, Adıyaman tütününün Türkiye'de üretilen tütünün yüzde 10'u olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Lakin tüm tütün üreticileri de onaylar ki Türkiye'nin en kaliteli tütünü de Adıyamanımız'da üretilmekte. Hatta büyük şehirlerde büyük AVM lerin tütün mamulü satılan dükkanlarında Adıyaman tütünü reklamları bunun ispatıdır.  Kalitesi de iklim şartları ve toprağın verimliliğinden gelmektedir. Çünkü Adıyaman; Mezopotamya’nın uğruna birçok medeniyetin savaştığı verimli hilal olarak adlandırılan bölgesinde konumlanmaktadır. Elimizde PR’ı bu kadar kuvvetli ve dünyada karşılığı olan ve pazar sorunu olmayan ürününe neden yasakçı ve üretimi engelleyici tavır sergiliyoruz. Bu ürünün Pazar kaybı Adıyaman’ın gelir kaybı anlamına geliyor. 2017 yılında yapılan düzenleme ile sarılmış tütünün satışına hapis cezasına kadar giden yasal yaptırımlar uygulanmaya başlanacak. Bu tutum hem üreticiyi uzaklaştırmakta hem de tütünden geçinen vatandaşın işsizlikle ve yoksullukla baş başa kalmasına sebep olacaktır. "
"Yasaklayıcı düzenlemelerin üreticiyi yok ettiği görülmelidir"
Üreticinin yaşadığı soruna dair bazı tespitlerde bulunan Uğur, tütün üretiminde yasal düzenlemenin üreticiyi sıkıştırdığını savundu.
Uğur, üreticinin ürünü yetiştirirken verdiği emek ve sürecin yorgunluğuna karşı pazarda tütününü 16 liraya sattığını belirterek, "Hatta son günlerde tütün alıcıları bu fiyatı keyfi olarak anlaşılan bedelden daha aşağı alma yolunu dahi kullanmakta. Burada kazanan üretici değil tütünün komisyoncuları olduğu anlaşılamamakta. Adil vergilendirmeden uzak tamamıyla yasaklayıcı düzenlemelerin üreticiyi yok ettiği görülmelidir. Üretene destek, işleyip pazara sunana hakkaniyetli bir vergilendirmenin bir zaruriyet olduğunu belirtmek isterim."şeklinde ifade etti.
Tütün sorununa yönelik çözüm önerilerinde de bulunan Deva Partisi Adıyaman İl Başkanı Uğur Dündar, şunları dile getirdi:
"Üretici mutlak suretle destekleme programlarından faydalandırılacağı milli tarım havzalarına dahil edilip tütünün devlet tarafından önemsendiği bir politika izlenmelidir. Tütün tüketim vergisi perakende satış bedelinin yüzde 63,5’u oluşturmakta KDV de ilave edildiğinde 1 paket sarılmış tütünün  yüzde 81,5'i vergi olmakta. Bu oran paketli tütünden daha fazla kayıtsız vergisiz tütüne yönelimi arttırmaktadır. Eğer oran makul seviyelere düşürülürse kayıtsız tütün satışı büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.
Tütün kooperatifleri mutlak suretle üreticilerin söz sahibi olduğu yönetim yapısına sahip olacağı bir düzenleme yapılmalıdır. Üreticinin tarladan pazara sürece dahil olduğu bir kooperatif modeli mutlak suretle benimsenmelidir. Kooperatiflerde tütün paketleme ve depolama tesislerini açabilme, işletebilme yetkisi olmalıdır. Kooperatiflerin ortakları ürettiği ürün kadar yıllık işletme maliyetine ve kara ortak olmalıdır. Böylelikle tütün kooperatifleri komisyoncuların değil üreticilerin elinde yükselen bir değer olacaktır.
Tütün depolama alanları için gerekli teknik çalışmalar bölgenin konusuna hakim tütün eksperleri, ziraat mühendisleri ve teknik ekipmanların modernizasyonunu yapacak üniversite odaklı danışma üst kurulları oluşturulup bu kurula yaptırım gücü verilen yasal altyapı oluşturulmalıdır. Üreticinin tütününü uzun süreli muhafaza edebileceği depolar üretim alanlarına uygun üst ölçek planlarda lokalize edilip yatırımlar desteklenmelidir."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha