Av. Saya, açıklamasında, "18 Mart'ın akabinde henüz daha 10 günlük bir sürecin gelmesinin akabinde bir gece yarısı cumartesi günü hepimiz biz kadınlar bu toplumun ve bütün toplum kesimleri İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldığımızı, çıktığımızı öğrenmiş  bulunmaktayız."dedi.

"İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak zorundayız"

"Kadınların kaybettiği yerde toplum kaybeder" diyen Saya, şu ifadelere yer verdi:

"Ve bu İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma olayı usul ve yetki açısından geçersiz bir çıkıştır. Sözleşmenin fessi diye bir olay zaten söz konusu olamaz çünkü çok taraflı bir uluslararası sözleşme ve bizi yönetenler bu sözleşmenin nimetlerinden fazlasıyla faydalandılar. Kadın seçmenlerin daha önceden gerçekten  kendine döndürmeyi, kendine çevirmeyi kendine oy verme noktasında adeta biz onlar için bir seçim malzemesi gibi bizi kullanmış oldular. Maalesef yenilenen süreçte biz kadınlar olarak sözümüzü ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Bu İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma olayı kesinlikle Cumhurbaşkanı kararnamesiyle olacak iş değildir. Bu konuda çıkartılan Cumhurbaşkanı Kararnamesi geçersizdir. Anayasamızın 90. Maddesi gereğince uluslararası sözleşmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylandıktan sonra Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla evet yürürlüğe girer ve yine Anayasamızın 104. Maddesinde temel hak ve özgürlükler konusunda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkartılması mümkün değildir. Eğer aynı konuda hem kanun hem Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi söz konusuysa geçerli olan kanundur. Buda yetki ve usulde bir sapma söz konusudur. Yetki ve usul açısından yetkisiz bir merciinle çıkartmış olduğu kanun hükmünde kararname kanun karşısında zaten geçersizdir.

İstanbul sözleşmesi bizim normal hiyerarşisinde yani uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu için ve anayasaya aykırı ideal direneceği için her hâlükârda normal hiyerarşisinin başında olmaya devam edecektir. Bu konuda meclis bir karar almadığı sürece biz kesinlikle kararnameyi tanımıyoruz çünkü kararname her ne kadar 2018 de böyle bir yetkiye uluslararası sözleşmelere pes etme yetkisi verilmişse de anayasaya aykırıdır. Anayasa hepimiz açısından bağlayıcıdır."

"Gelinen süreçte kadınlarımız İstanbul sözleşmesinden mahrum bırakılmak istenmektedir" diyen Saya, "Halbuki bu sözleşme basında dillendirildiğinin tam aksine yerli ve millidir. Neden? Hatırlarsanız Oğuz davası Nahide Oğuz davası biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde tazminata mahkum edilmiştik ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararından sonra özellikle bizim kadınlarımızın fiilen yaşadığı sıkıntılar sonucunda kadın örgütlerimizin bütün dünya kadınlarının birikimleriyle birlikte oluşturdukları bir sözleşmedir ve taraflı uluslararası bir sözleşmedir. Bunun altına imza koymakla birlikte kadın örgütlerinin bir başarısıdır." dedi.

"Biz bu toplumun yarısıyız söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var"

İktidar partisinin kadın milletvekillerini istifaya çağıran Saya, açıklamasına şöyle devam etti:

"Kadın örgütlerinin biz kadınların mücadelesi bugün başlamadı sözleşmeden çekilmeleri bitmeyecek bu noktada ben iktidar partisinin kadın milletvekillerini kesinlikle istifaya davet ediyorum. Eğer gerçekten kendi cinslerine kekliktik yapmayacaklarsa kendi cinslerine ihanet etmeyeceklerse bu sözleşmeye imza koyduğumuz bağladığınızda dikkate  alarak cins kırımının önüne geçebilmek için politikalardan samimiyetin ortaya konulması adına şahsi samimiyetlerin ortaya konulması adına kesinlikle iktidar partisinin kadın vekillerini istifaya davet ediyoruz. Nihayetinde biz onları oraya gönderdik ve görevlerini yapmak durumundadırlar diyoruz.

Kadının kaybettiği bir yerde bütün toplum kaybeder. Dün gece ses çıkartmak adına tenceremizi tabağımızı aldık pencerelere koştuk. ne yazık ki; erkeklerimiz uyumaya devam edebilirler. Ama kadınların uyuma gibi bir lüksü yok! En çokta biz kadınların laikliğe, en çokta biz kadınların demokrasiye ihtiyacı var. Haklarımıza sahip çıkmak durumundayız. Kazananı şartlardan bir adım geriye gitmeyeceğiz. Hukukta müptelamı deriz yani kazananı şartlarda herhangi bir şekilde sonradan çıkartılan ve yetkisiz usulsüz bir şekilde çıkartılan kanun hükmü kararnamelerde bizim müptesemp haklarımıza dokunulamaz.

Kadının örgütleşmesi ve kadının birey olması  noktasında maalesef son yıllarda siyasi iktidar bizlerin üzerinden seçim hesapları yapmaktadır. Bu oyunu bozmalıyız. Yani kalkıp bazı tarikat ve camialardan oy toplamak adına biz kadınlar kurban edilemez. Biz bu toplumun yarısıyız söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var. Ve bu noktada İstanbul sözleşmesine sahip çıkmak zorundayız, yaşam hakkına sahip çıkmak zorundayız. İstanbul sözleşmesi kadınların yaşam hakkıdır. İstanbul sözleşmesiyle birlikte bu sözleşmeden kalkıp her ne kadar geçersiz de olsa böyle bir  Cumhurbaşkanı  Kararnamesi kanun hükmünde kararname çıkartılmış olması şiddet faillerine bir şekilde cesaret verilecektir. Kadının yalnızlaşması ise normalleştirilecektir. Hiçbir kadın yalnız değildir. Bu böyle bilinsin. Asla ve asla o yolda yalnız yürümeyeceksiniz. Türkiye'nin aydınlık yüzü Cumhuriyet kadınları gerekli tepkiyi vereceklerdir." 

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha