Boynukara, yaptığı açıklamada, yargılama süreçlerinin kendi doğal mecralarında ve sadece adalet dağıtma perspektifiyle yapılmasının ne kadar önemli olduğunu, giderek daha iyi anladıklarını ifade etti.

Ergenekon ve Balyoz (ETÖ) yargılamalarının bunu çok yüksek bir maliyetle öğrettiğine dikkat çeken Boynukara, "Çünkü, ülkenin geleceğine ipotek koyan darbeci gelenekle yüzleşmemizi engelledi. O dönem, FETÖ terör örgütü elemanlarının oluşturduğu psikolojik atmosferin etkisiyle, süreç içinden çıkılmaz bir noktaya taşındı. Daha kötüsü; FETÖ’nün tedip sopası gibi araçsallaşmış yargı organı yüzünden pek çok dava, geniş bir vesayet odağının hayat bulmasına yol açtı. Konunun magazinsel bir zeminde tartışılması, suçlu/suçsuz ayrımı konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, herkesi aynı torbanın içine koyan iddianame mantığıyla hareket edilmesi, on binlerce sayfayı aşan ve doğruluğu tartışmalı ‘dökümanlar’ ile toplumsal hafıza altüst edildi. Büyük bir hukuki karmaşa, ülkemizdeki darbeci gelenekle yüzleşme ve hesaplaşma olanağını ortadan kaldırdı" dedi.

- BENZER YARGILAMA SÜRECİNİ GÖRÜYORUZ

ETÖ ile benzer yargılama sürecini gördüklerini aktaran Boynukara, şöyle devam etti:

"Bugünlerde de benzer önemde bir yargılama sürecini yaşıyoruz. FETÖ terör örgütüne ilişkin yargılama üzerinden dini kullanarak toplumsal zemin kazanan, dini duyguları sömürerek kayıt dışı para toplayan, devlet içinde yapılanan ve yabacılarla kirli ilişki kuran bir örgütlenmenin ülkeyi ne tür bir çıkmaza sokabileceğiyle yüzleşmeye hazırlanıyoruz. Bu salt bir yargılama değil. Birçok konu başlığı üzerinden yüzleşme imkanı tanıyabilecek olan bir süreç. Bu nedenle; FETÖ’yle hukuki mücadele ve devlet organlarının bu örgütten arınma süreci, fiili kalkışma girişiminin bastırılması kadar önemli, hatta daha yüksek bir hayati değerdedir. Bu fırsatı gerektiği gibi değerlendirebilirsek, hem bu kirli ve kanlı vesayet odağını paramparça eder, hem de güvenli yarınlarımızı inşa edebiliriz. Aksi ise ciddi bir karmaşadır"

- MEDYA YARGILAMA SÜRECİNİ MAGAZİNLEŞTİRİYOR
Arınmada medyanın rolünün önemine işaret eden Boynukara, "ETÖ yargılamalarında yaşadığımız sorunun benzerinin FETÖ yargılama sürecinde de karşımızı çıkması, ihtimal dışı değil. Çünkü tv kanallarının FETÖ değerlendirmeleri ve tartışma programları giderek ETÖ tartışmalarını anımsatıyor ve magazinsel bir zeminde ilerliyor. FETÖ elebaşının verdiği hediyeler, kullandığı peçetenin kutsiyeti, tırnağının kıymeti gibi değerlendirmeler, örgüt ihanetinin büyüklüğünün önüne geçiyor. Bu süreç içinde işi sulandırma, toplumsal algıyı olumsuz biçimlendirme ve yargılamayı boşa çıkarma gibi açık-örtülü niyetler de kendini belli ediyor. FETÖ içinde yer almış kimi isimlerin bu konuda, yargıya hesap vermeden televizyon kanallarını dolaşıp konuşmaları, akıllara bir karartma operasyonunu getiriyor. Bu nedenle, medyanın konuyu FETÖ’nün din anlayışındaki sapkınlıklar, yapılan hırsızlıklar, himmet adı altında milletin dini duygularının sömürülmesi, toplanan paraların kayıt dışılığı, yargılama ve teftiş süreçlerine yaptıkları müdahaleler, yabancılarla kurdukları kirli ilişkiler, kamudaki örgütlenmeler vb. zemininde tartışmakta yarar olduğu açık" ifadelerini kullandı.

- SUÇLU-SUÇSUZ AYRIMI ÖNEMLİ
Suçlu, suçsuz ayrımının yapılması gerektiğinin altını çizen Boynukara, şunları kaydetti:

"Altı ibadet” olarak tanımlanan kesimlere yönelik operasyonlar konusu da önemli. Suça bulaşmış isimlerin, kim olursa olsun, hesap vermesi konusunda en ufak bir tereddüt yok. Toplumda var olan beklenti, suçluyla masumun ve örgütün kor çekirdeğinde yer alanlar ile “altı ibadet” olarak tanımlananların aynı kefeye konulmamasıdır! Bu bağlamda, yapı ile işte ve fikirde birlik kurmamış, ancak sosyal münasebetlerin içinde olan insanların, hassasiyet beklentisi dikkate alınmalı. Yürütülen hayati mücadeleye zarar verecek şekilde, bazı yerlerde bu hassasiyetin gözetilmemesi, örgütün kor çekirdeğinde yer alan hainlerle, sözünü ettiğimiz grupta yer alanların, adalet terazisine eşit ağırlıklarla konulması önemli bir sorundur. Bir taraftan çok kararlı ve yerinde bir mücadele sürdürülürken, diğer taraftan sanki görünmez ve gizli bir el, mücadeleyi menzilinden saptırmakta, üzerinde durulan sosyal tabanın altını oymaya yeltenmektedir. İhanet çetesiyle hiçbir ilgisi bulunmayan, hatta farklı dini meşrep ve mensubiyeti öteden beri bilinen sıradan insanlar, seneler evvel bu yapının okuluna çocuklarını gönderdiği veya faizsiz diyerek bankasını kullandığı için sözümona FETÖ’yle “mücadele eden”lerce görevden uzaklaştırılıyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanabiliyor. Bunlar, mücadeleyi zehirleyen, gereksiz mağduriyet hikayelerine dönüşebiliyor. Suçluyla suçsuzun aynı torbaya konulmasından ve görünür gerçeklerin ters yüz edilmesinden amaçlananın, yürütülen mücadelenin meşruiyetini yıpratmak, mücadeleye verilen büyük toplumsal desteği kesmek ve orta vadede doğruyla yanlışın birbirinden ayrılamaz hale gelmesiyle gerçek suçlular için bir “cezasızlık” sonucu doğurmak olduğunu bilelim. FETÖ üyelerinin bu tür bir sonuç için canla, başla çalıştığı akılda tutulmalıdır"

- FIRSATÇI YAPILANMALAR VAR
Fırsatçı yapılanmaların olduğunu bildiren Boynukara, "Bugün suret-i haktan görünerek pozisyon alan ancak gerçek niyetleri ve mevzileri belirsiz bazı kişilerin/grupların, yürütülen bu değerli mücadeleyi kendi siyasal çıkarları için kullanma ve hatta yeni bir vesayetin inşasına dayanak kılma fırsatçılığı da önemli bir sorundur. FETÖ’nün yıllar yılı kullandığı ve kirlettiği dini duyguları, bu dünyaya yabancı toplumsal kesimlerin masum tepki ve şüpheleri, günün şartları içinde anlayışla karşılanabilirse de, daha dar ama etki potansiyeli yüksek bazı çevrelerin bilinçli biçimde bütün dini grupları hedef haline getirme gayretlerini iyi niyetle açıklamak mümkün değil! Hepimiz biliyoruz ki, dini bir etiket taşısın veya taşımasın, millete sadakatle bağdaşmayan her türlü gruplaşma, hukuk dışı her türlü dayanışma kamusal alanda otonom iktidar alanları oluşturmaya adaydır ve bu zararlı hücreler ayıklanmalıdır. Ancak, bu çemberin bütünüyle dışında kalan sosyolojik bir gerçek olarak bütün dini grupları potansiyel tehlike olarak göstermek, var olan sosyal, siyasal gerçekliğe ve AK Partinin üzerine oturduğu toplumsal zemine meydan okumaktır" dedi.

- BÜROKRASİ VE SİYASET
Bürokrasi ve siyasetin önemine de değinen Boynukara, "Uzun süredir devam eden paralel ihanet çetesiyle mücadele çağrılarını kulaklarının üstüne yatarak takip eden ve uyudukları derin uykudan 15 Temmuz gecesi uyanabilen bazı siyasetçi ve kamu görevlilerinin şimdi panik içinde bir şeyler yapmaya çalışırken neden oldukları hasarı görmemeleri, umursamamaları da önemli bir sorun. Dengesini ve istikametini şaşırmışların hizaya getirilmesi şart! Çünkü bunların çoğunluğu, devam eden adli soruşturmaları şahsi beklenti ve korkulara teslim etme eğilimindeler. Halbuki, örgütün kor çekirdeğinde yer alan kilit isimlerin, kasten veya ihmalen firarlarına sebep olan bazı yetkililer yüzünden, sahadaki pek çok mücadele unsuru özgüvenini kaybetmiş ve hata yapma korkusuna yenik düşmüştür. Bu özgüven yokluğu ve korku yüzünden, bazı sapma ve hatalar görmezden gelinmekte, değerlendirme süreçleri sağlıklı işletilememektedir. Bazı yerlerde şahsi hesaplaşmaların da içine karıştığı dayanaksız ihbarlar soruşturmaya dönüşmekte, masum insanlar tutuklanabilmektedir. Bu durumun düzeltilmesi, güç ve yetki sahiplerini akıl ve sağduyu çizgisine çekilmesi şart. Bununla birlikte, kimi siyasetçilerin yakınlarını ve ekonomik işbirliği içinde oldukları FETÖ’cüleri yargıdan kaçırma ve kurtarma çabalarına göz yumulmaması oldukça önemli! Siyasilere yakını olan isimlerin serbest bırakıldığı, ‘sahipsizlerin’ ise tutuklandığı bir yargılama sürecinin adalet duygusunda erozyona neden olacağını bilelim! Bu tür tutumların 15 Temmuz şehitlerine ihanet olduğunun altını çizelim! Buna ise hiç kimsenin hakkı yok" diye konuştu.

- VATANDAŞLARA ÇAĞRI

Vatandaşlara çağrıda bulunan Boynukara, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İçinde bulunduğumuz süreç, milletin varlık ve yokluk mücadelesidir. Öyle ki, istiklalimiz ve istikbalimiz, bu mücadelenin başarısına endekslidir. Mücadelenin sigortası ise milletin kendisi ve bu iradeyi temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Beklenti, Cumhurbaşkanımızın bu sürece kol kanat germesi ve ortaya çıkan olumsuzluklar konusunda ilgili kurumları harekete geçirmesidir. Bu nedenle lütfen; Mücadeleyi zehirlemeye yeltenenlere göz açtırmayın. FETÖ ile mücadeleyi kişisel hesapları için kullanmak isteyenlere izin vermeyin. Mücadelenin akim kalması için çabalayanlara fırsat tanımayın. Kimi uygulamalarla Cumhurbaşkanımızın milletimizle kurduğu güçlü bağı kesmeye ve milletimizi takatten düşürmeye çalışanlara aman vermeyin. Bu mücadeleyi yeni bir vesayet inşasına araç etmek isteyenlere müsamaha göstermeyin"

Kaynak : PHA
Kaynak: pha