Hava (Buket Uzuner) romanı yeni bitti. Anlatıcının ağzından şu satırları paylaşmak istedim. “ Çocukluk ve ilk gençlik, insan yaşamının mucizelerle dolu dönemleridir, daha sonrası o mucizelere nasıl inandığımıza dair hayal kırıklıklarını tamir etmekle ve o zamanki saflığımızı özlemekle geçer.”

Ne güzel bir tespit! Daha biraz önce tuvalet alışkanlığımla ilgili kendime kızarken, şimdi bu satırlarla yalnız olmadığımı içselleştirmek, gerçekten çok hoş!

Her alışkanlığımın altında muhakkak- benim onayımla tabii-başkalarının öğretilerini daha çok önemsemem yatıyor. Böyle olunca da yaşadığım hayal kırıklıklarını, elbette kendim onarmam gerekiyor. Büyük sorumluluk.

Çok basit ve tu kaka dediğimiz tuvalet alışkanlığı örneğin. Yemekten önce- sonra girilmez, insan yanında girilmez, hadi girdin işi orada bile sessiz halletmelisin, dışarıda hele ki misafirlikte hiç gidilmez; bunları aştın diyelim, evde bile yalnız da olsan, hep öncelikli işler vardır yetiştirilecek ve onlar bitirilmeden tuvalete gidilmez… Anlayacağınız en doğal ihtiyacımız, öncelikler sırasında en sona yerleştirilince, yaş da kemale erince, başlar sorunlar. En azından ben öyle yaşıyorum. Şimdi ben zaman zaman alışkanlıklarımı değiştirmeye çalışsam da; o, bu sefer inat ediyor, çıkmıyor.

Farkındayım, hiç iç açıcı muhabbet değil. Öyleyse gelin daha iç açıcı bir inançla işi tatlıya bağlayalım. Yine çocukken, büyüklerimin anlattığı, sonra da okul çağında okuduğum masallara da çok inandım, o çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda. Bunlardan biri de “ Sihirli Fasulye Sırığı”dır. Bu aralar annemin bana verdiği( annemle oturma kararı aldığımı da belirteyim)odanın camındaki yeşillik bana bu masalı anımsatıyor. Daracık bir alan var camla, komşu duvarı arasında. Camın dibinden uzadıkça uzuyor yeşil bir dal. Tıpkı gökyüzüne uzanan sihirli fasulye sırığı… Deve rağmen bakarsın ben de kavuşurum bolluğa, zenginliğe. Dediği gibi atamızın, belki de “İstikbal Göklerdedir! “ İnşallah!