Bu sabah yürüyüşümü yaparken yeni yazımın taslağını kafamda oluşturdum. Fakat başlığın ne olacağı konusunda gel-git yaşadım. Bunu yaşarken her zaman önünden geçtiğim bakkala varmıştım. Selam vermek için yavaşladım. Dükkân sahibi kadın ile bir yaşlı bey sohbet ediyorlardı. Kadının ağzından son çıkan cümleyi duydum bu arada.“ Resmen Şeytan’ ın resmi “ diyordu heyecanlı bir şekilde.

İşte dedim, konum sevgisizlik ve korku üzerineydi ve bundan güzel bir başlık olamazdı. Hemen karar verdim ve şu an uygulamaya koydum. Ne güzel şey şu farkındalık! Şükürler olsun ve daim olsun inşallah!

Ben, bugün de dahil cin, şeytan gibi sözcükleri ağzıma dahi almaktan korkan bir insanım. Çünkü bu sözcükler bana sevgisiz ve cezalandırıcı bir Tanrı kavramını çağrıştırır ve ben başta Tanrı olmak üzere diğerlerinin de gazabına uğracağımı düşünürüm hep, o isimleri andıkça. Yani topyekûn bir karalama kampanyası.

Şimdi buradan asıl konuma geleceğim, yani düne. Dün yatsı ezanı okunurken kapımın önünde Argos’ un dinlenmesini bekliyordum. Duvarın üstüne çökmüştüm ve birden çok uzun yıllar ötesini gittim. Rahmetli anneannemlerin İzmir- Kestellideki bahçeli büyük evin bahçesindeyim. Yetişme çağındayız. Aynı yaşlarda uzaktan akraba ama duygusal olarak çok yakın olduğum ve teyze kızı dediğim akranımla sohbet ediyoruz. Yine ezan okunuyor. Bana diyor ki; “ Ezan okunduğunda şöyle şöyle dersen bütün günahların af olur. “

Benim gibi ezber özürlü bir insan onu, o an ezberledim ve bir daha hiç unutmadım. Şöyle;

“Okunan ezan mübarek olsun/ Kabrim nur ile dolsun / Büyük küçük günahlarım af olsun! “

Dün akşamda bu sözleri söyledim ve başladım ağlamaya. Neydi bizi bu kadar günahkâr hissettiren ki, o yaşlarda bile bu kadar kendimizi pis hissetmişimiz ve yakarmışız her seferinde korku ile her ezanda “ bizi af et “ diye. Teyze kızı akranım, 17 yaşında kızını kanserden kaybetti, aynı yaşlara denk gelen süreçten beri benim oğlumla ilişkim hep pamuk ipliğine bağlı. “ Neden biz? “ diye sorgulamaktan yorgun düştüm. Hâlbuki bunlar yaşamın gerçekleri. Sırf bize özgü şeyler değil. Fakat gel de sen bunu benim içime anlat!

Artık o cezalandırıcı Tanrı’ dan çıkıp hep sevgi dolu Tanrı ile birlikte olmak istiyorum. Aslında O'nunla ilgisi yok bütün bu yaşanılanların. Yaşamın realitesi bu. Yaşamda bazen yaşanılanlar can yakar. İşte o yaşanılanlardır ki, bize “ Şeytan’ ın resmini “ sunar. O kadar!