Bir gün Şeytanın canı çok sıkılıyormuş. Birilerine oyun yapmaktan, birilerini kandırmaktan fena halde bıkmış olduğu bir günün sabahında, “ Bu gün şöyle keyfimce bir dünya turu yapayım da biraz kendime geleyim” demiş. Önce kahvaltısını yapıp bir kaç da hinlik cinlik yaptıktan sonra, kostümünü giyip, yavaşça havalanmaya başlamış. Elini açık olan gözüne siper edip, uzaklara doğru kuğu gibi akıp devam etmiş yoluna...

Şeytan ilk durağına WASHİNGTON hava sınırına yaklaşınca “muhteşem bir yer şu ülkeye bir bakayım” diye karar vermiş. Kafa üstü, hızla aşağıya inmiş. Hemen bir taksi çağırıp, beni başkanlığa götür demiş. Başkanlığa gidince kapıda GEORGE BUSH tarafından karşılanıp beyaz sarayda ağırlanmaya başlanınca şeytan şöyle bir etrafına bakıp içinden “vayy! arkadaş burda bana benzeyen ne çok insan var. Biraz insanlık yapsam herkes benden şüphelenir şeytanlığımız ayak altında” diye geçirirken BUSH buyurun yemeğe geçelim demiş. Kaliteli içkilerle ve mükemmel yemeklerle servis yapılınca şeytanın keyfi iyice yerine gelmiş. Yemekten sonra kahve içmek için gizemli bir odaya geçince BUSH ülkesinin hedeflerini anlatmaya başlamış. O kadar çok şey anlatmış ki şeytan sıkılıp yani dünyayı şirket gibi yönetmek istiyorsunuz ülkelere göre de ürün yapıp o ülkeleri kendinize bağımlı robotlara çevirmek istiyorsunuz değil mi ? BUSH evet fakat bunu yapmamız biraz zaman alacak gibi sence ne kadar sürer deyince şeytan biraz düşünmüş sanırım 100 yıl alır demiş . BUSH kendini yerden yere vurmuş. Ben görmeyecem, ben görmeyecem yaşlıyım ne kadar yaşarım ki demiş. Şeytan üzüntülü ortamları sevmediği için “haydi Allah’ın belasına emanet ol” deyip tekrar havalanmış !
Şeytan gününü güzel geçirmek için hemen BUSH’tan aldığı tavsiyeye uyup İngiltere’ye uçmuş. Londra semalarında uygun bir alan bulup inişe geçmiş. Başkanlık binasına varınca kapıda TONY BLAİR’in beklediğini görmüş. TONY ile sarılıp koklaştıktan sonra kraliyet Saray’ından çıkıp atla gezintiye çıkmışlar. Bol bol sohbet etmişler. TONY şeytana “ Bak aslında bizim abd ile pek bir farkımız yok, aynı ırkız biz , Avrupa’nın ABD’siyiz” demiş. Şeytan yine kendisine benzeyen birini görmekten sıkılmış. Yemekte şeytan yine kaliteli içki, yemek ve müzik eşliğinde muhteşem bir kaç saat geçirmiş. TONY önce lafı eveleyip gevelemiş sonra şeytan sana bir sorum olacak demiş. “Bizim İngiltere dünyaya ne zaman hakim olacak ? “ Şeytan biraz düşünmüş “yahu TONY bu biraz zaman alır, en az 200 yıl gerek bunun için.” TONY birden kafasını sağa sola vurup ben görmeyecem , ben görmeyecem diye ağlayınca şeytan hızla vedalaşıp tekrar havalanmış ve rotasını bilinmez karmaşıklara doğru çevirmiş.
Şeytan Ortadoğu’ya varınca şöyle uzaktan seyre başlamış. İnsanların içini görüyormuş. Yahu burası müslüman ülkeler değil mi diye tereddüte düşmüş. Yöneticilere, krallara, şeyhlere dalıp “aman allahım bunların içinde BUSH var TONY var bu nasıl olur.” O kadar şaşırmış ki sıkıntıdan ne yapacağını bilememiş hatta ferahlayayım diye abdest alıp biraz ilerisindeki buluta uzanmış. Uzandıktan sonra yerden göğe yükselen seslere odaklanmış. Ağlayan çocuklar ve kadınlar , trafik sesleri, top tank atışları , cennet vaat eden hacivatların vaazları... Şeytan biraz dinlendikten sonra içinden “buralarda bir şey yapıp insanları yoldan çıkarmama gerek yok, zaten çocuklarımın elemanları olmuşlar” deyip yolculuğuna devam etmiş....
Biraz ilerleyince daha önce uğradığında herşeyin orijinal şimdi ise herşeyin taklidinin olduğu Türkiye’yi görünce şaşırıp kalan şeytan Ankara’nın Kızılay meydanına iniş yapmış. Bir taksi çağırmış beni CHP binasına götür demiş. Fiyat konusunda taksimetreyi dikkate almam demiş şeytan hınzırca. Taksiciyle anlaşıp CHP binasına doğru yola çıkmışlar. Yolda giderken şeytan camdan seyre dalmış. Yol kenarında dayak yiyen, hakaret edilen kadınları görünce iç çekip diğer tarafa bakmış. Öbür tarafta dilenen çocuklar, Ankara’ya deniz getireceğini söyleyen politikacılar, biraz ilerde çöp yığınları içinde insanları görünce iyice bunalan şeytan öfff biraz acele et demiş taksiciye. CHP binasına varıp kapıda kılıçdaroğlu’nu görünce Başkan siz misiniz diye sorma gereği duymuş? Şeytanı hemen toplantı odasına chp nin proje odasına almış görevliler. Şeytan etrafına bakınmış, sağa sola göz atmış ortada kayda değer hiç bir şey yok. “Yahu burası Atatürk’ün partisi değil mi diye sormuş nasıl başardınız bu hale getirmeyi yani Atatürk’den sonra lider olarak KILIÇDAROĞLU’nu mu buldunuz ? Millet size küfretmiyor mu bu nasıl içi boşluk bu nasıl silik korkak siyaset anlayışı vallahi pes. Yani şeytan olarak beni çok şaşırttınız” demiş. Şeytana haliyle kızmış Kılıçdaroğlu. kılıçdaroğlu şeytan bir şey soracağım sana demiş: Bizim CHP ne zaman iktidar olacak? Şeytan biraz düşünmüş, düşünmüş ve şeytan kendini yerden yere vurmuş ben görmeyecem , ben görmeyecem diye. KILIÇDAROĞLU şeytanı sakinleştirince şeytan “hadi bana eyvallah” deyip tekrar havalanmış. MHP’ ye uğrayayım dediği anda ruhu kaymış ve Akp binasına doğru yola devam etmiş...
Akp binasının önünde kapıda kendisini karşılamaya kimsenin gelmediğini farkeden şeytan, kapının önündeki besmeleyi görünce yüreği ağzına geldi önce! Bahçe duvarının kenarında oturan birini PENSİLVANYA’daki rakibine benzetince bulduğu tahtaya iki defa vurup korkudan hemen içeri daldı. Girişte burda kimseye görünmesem iyi olacak diye düşünüp sağı solu incelemeye başladı. Bir tarafta sonsuz biat edenler öbür tarafta eleştirip sesini çıkaramayanları gördü. İlerlemeye başladı. Yukarılara doğru çıktıkça ruhunu bir sıkıntı sardı. Burası nasıl bir yer ne işim var burda diye kendince dert yanarken kapısında proje odası yazan bir kapıyı gördü. Korka korka kapıya doğru uçup içeriye girdi. Duvardaki notlarda din , dil , ırk , Atatürk , laiklik, şeriat özgürlük hak hukuk hepsini bir arada gördü. Şaşırdı fakat bu şaşkınlığı uzun sürmedi. Kapının yanında “camı kırın ve gerektiğinde kullanın” cümlesini görünce şoka uğradı. Bunlar benim aklıma niye gelmiyor deyip hayıflandı. Çıkışa doğru gidince ayaklarına baktı şeytan. Pabucunun ters giydirildiğini o an farketti. Elini yumruk yapıp, ağlamaklı oldu. Gözleri nemlendi ve uzaklara doğru süzülmeye başladı.
Şeytan günün sonunda mekanına varıp yorgunluğunu kahve içerek gidermeye çalışırken, içinden “ herşey yolunda gidiyor, bana fazla iş düşmüyor bu çok güzel, fakat anlayamadığım cevabını bulamadığım tek şey CHP’NİN BAŞINA O ADAMI KİM GETİRDİ ?” diye düşünmüş durmuş. Öylece uykuya dalıp gitmiş, tıpkı CHP gibi !!!
DİPNOT:
Erdal İnönü’ye bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
- Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!
BİR ÖĞÜT: Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu, yapacak bir şeyin olmadığını iddia eden insanların bile, karşıdan karşıya geçerken sağına ve sollarına baktıklarını farkettim.

BİR TESPİT:

“Eğitim sistemimizin iki eksiği var. BİR: Eğitim. İKİ: Sistem”
Nurettin topçu