Her insanın sevdiği-sevmediği şeyler olur. Bu bazen hoşlanılmayan, bazen sevilmeyen, bazen nefret edilen seviye ve aşamalarda seyredebilir.

Ben de, hoşlanmadığım, sevmediğim ve nefret ettiğim şeyleri sıralamak istedim.

 

* Geveze insanları,

* Bi “bok”tan anlamadığı halde ukalalık yapanları,

* Eline fırsat geçer geçmez anında istismar edenleri,

* Yalakalık için şaklabanlık, yaranmak için dangalaklık yapanları,

* Sevdiklerini veya sevmediklerini belli etmeyenleri,

*  Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanları,

*  Günün 24 saatini evde geçiren kılıbıkları,

*  Hiçbir sosyal aktivitesi olmayıp, inzivaya çekilenleri,

* Sevmediği bir yemeği seviyormuş gibi yapanları,

*  Mazlumu dışlayanları,

*  Araba almayı, tarla almayı, traktör almayı, ama; giymek için kendisine bir atlet almayanları,

*  Her telefon geldiğinde hemen masada kalkıp, hızla ortamdan uzaklaşanları,

*  Bulunduğu her ortamda kişiliğini bir şekilde yansıtacak densizlik edenleri,

*  Yalanı alışkanlık haline getirenleri,

*  Dini inancını ve ibadetini övünme vesilesi yapanları,

 * Herkes kuyrukta sıra beklerken kenardan köşeden kuyruğa girebilmek için fırsat kollayanları,

*  Gerektiğinde bedel ödemeyi göze alamayanları,

*   Kendi iradesini başkasına ipotek eden kişiliksizleri,

*  Özgürlüğü sadece kahvede “tespih sallama” sananları,

*  İnsanlara yük olan, sıkıntı veren, “angarya”  işlere hevesli olanları,

*  Oyunda hile yapanları,

*  Ucuza geliyor diye “kaçak” sigara içenleri,

*  İçki içeni “kafir” olarak görenleri,

*  Çıkarı için vicdanını satanları,

*  Dine, imana ahlaka uymayan davranışlarını maharetmiş gibi anlatanları,

*  Karısının aklıyla sürekli erkeklik yapanları,

*  Dandik işleri ve takıntılarından dolayı telefonunu kapalı tutanları,

*  Borcuna güvercin, alacağına şahin olanları,

*  Kendini güvende hissettiği anlarda yiğitlik taslayanları,

*  Misafir denince hemen aklına pirinç pilavı, lahmacun veya hazır tavuk gelenleri,

*  Hesap ödeme esnasında hesabın ödendiğinden emin olduktan sonra cömertliği tutanları,

*  Her konuyu ve sohbeti dönüp dolaştırıp ya teröre ve siyasete getirenleri,

*  Dini sadece ibadet olarak algılayıp, sosyal yaşamda dini dışlayanları,

*  Derdini anlatamayacak kadar yetersiz kelime ve cümleyle konuşanları,

*  Din denince aklına sadece cami gelenleri,

*  Ense, kulak ve burun kıllarını aldırmayanları,

*  Mutluluğu sadece paraya endeksleyenleri,

*  Düşünmeden konuşanları,

*  Kendisine değer verilmediğini bildiği halde, değer vermeyene sırnaşanları,

*  “Empati” nedir bilmeyenleri,

    

     Sevmedim, sevemedim bazen de nefret ettim.