Sandığa kaldırılması gereken anılar vardır bazen, o anılarla birlikte kaldırılması gereken umutlar, hayaller ve hüzünleri barındırmayan ufak da olsa mutluluklar.

Her ne kadar acı verse de, bazı şeyleri tamamen silip atmak gerekir bazen. Ne kadar acı olsa da anıları bırakıp, hiç olmamışçasına yaşamak, bazen hiç olmamış gibi davranmaktır hayat.

Ağlaya ağlaya raflara, sızlana sızlana raflardan sandıklara kaldırılan anılar ve yaşanmışlıklar olur hayatta. Hayat her zaman bir adım öndedir, siz bir adım geriden takip edersiniz. Getireceklerini bilmeden, getirilerine göre hareket etmek zorunda hissedersiniz ve yapacak tek şey getirilere boyun eğmektir. Boyun eğmek ve sessizce kabullenmek...

Kaldırılması gerekenler önce raflara alınır özenle, sonra bir güzel sandıklara... Ne kadar güzel olduklarının, ne kadar önemli olduklarının hiçbir önemi yoktur. Bitmiştir, tükenmiştir, gitmesi gerekmektedir. Sandıklarda unutulmaları için terk edilmeleri gerekir.

Unutulurlar mı, bilmem! Ortadan yok olunca acıları diner mi, anlamam! Görmeyince, sandıktaki anılar hortlamadıkça oldukları yerde sessizce dururlar mı, onu da bilmem!

Sadece orada öylece duruyorlardır, bildiğim tek şey budur. Orada öylece kalıp, anıların üzerini örtmeye çalışıyorlardır ama asla bir anı olarak kalmayacak kadar kuvvetli olanları vardır içlerinde, her ne kadar kapanmışsalar da hak ettikleri ya da hak etmedikleri halde, asla unutulmayacakları bilinse de, unutulmak için atılmışlardır sandığın bir köşesine.

Hep aklımızdalardır oysa. Elimizi atsak, orada bulacağımızı biliriz ama gereklilik bazen bağlar elleri en büyük düğümlerle ve sanki gerekliliğe uyuyormuş gibi davransak da, acı vermelerinden korkarak asla bakmak istemeyiz. Sileriz, ama asla izlerini sonsuza dek yok edemeyiz. Zihnimizin bir köşesinde, dimağımızın tam orta yerinde gizlice yerlerini korumaya devam ederler. Ama bir soran olursa, sandıkta olduğunu söyleriz.

Sandığa kaldırılıp, sandık lekesi olmayacak anılarınız olsun hayatta. Sandık lekesi olmayacak kadar değerli yaşanmışlıklarınız ve sandık lekesi olmadan hoş bir anı olarak hatırlayacaklarınız...

En önemlisi bütün bunlar olurken, tutunacak bir dalınız olsun hayatınızda. Sandıklara konulmadan önce elinizden tutacak bir anı mutlaka bırakın bir köşenizde ve anılarınız sınırlı kalmasın sandıklara kalkan hikayelerle. Her şey olup bittikten sonra, gökyüzüne gülümsemeyi unutmayın asla.

Her zaman başınızı yukarıya kaldırdığınızda tüm anılarınızın nerede olurlarsa olsunlar, yanınızda olduğunu unutmadan gülümseyin gökyüzüne... Kim bilir, belki de bir anıda buluşup, birbirimize gülümsemişizdir yine...

Hoşça, dostça, her daim sevgiyle...

(Emine Özel Summak)