Bir çok şiiri ile Türkiye`de tanınan halk ozanı Abdulvahap Kocaman, 1934 yılında Kadirli`nin Avluk köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren şiirler yazan ünlü şair, Konya Aşıklar Bayramı ve Türkiye`de yapılan çeşitli halk ozanları şiir yarışmalarında dereceye girerek ödüller aldı. Birbirinden güzel şiirleri ile halkın takdirini toplayan ünlü halk ozanı, "Döndü Dönmedi" isimli şiirinde "Döndü" kelimesini 19 farklı anlamda kullanarak eşine rastlanmamış bir ustalık sergilemişti. Araştırmacı yazar Halil Atılgan tarafından "Şiirlerle Abdulvahap Kocaman" adlı bir şiir kitabı da yayınlanan şairin, bu güne kadar tespit edilen 500`e yakın şiiri biliniyor.

 

O, adını soyadını, doğum yerinin Avluk, Avluk`un yeni adının da Koçlu olduğunu aşağıdaki dörtlükle açıklar .

 

Yoksulluk elinden halim pek yaman

Olamazlar benim gibi kodaman

Adım Abdulvahap soyum Kocaman

Koçlu Köyü denen vilayetim var

 

4 ayrı mezradan oluşan Koçlu ( Avluk ) ; doğusunda Göztaşı ( Nürfet) ve Oruçbey, batısında İlbistanlı ve Kösepınarı, kuzeyinde Yoğunoluk, güne­yinde ise Karakütük köyleriyle çevrilidir.Kadirli`nin kuzeyine düşen Koçl1` dağlık ve dağınık bir yerleşime sahiptir.Geçim kaynağı çiftçilik ve hayvancılık tır. Denizden yüksekliği 200 metre, son sayımlara göre nüfusu 1071, hane sa­yısı 151 dir. Diğer köyler gibi burada da şehire göç, köy nüfusunu olumsuz yönde etkilemiştir. Köyde okuma oranı da oldukça yüksektir.Koçlu (Avluk ); telefon elektrik ve su gibi şehir nimetlerinden nasibini alan ve Abdulvahap Kocaman gibi ünlü birini yetiştiren şanslı köylerden biridir.Kadirli`ye uzaklığı 23 km. olup yolu asvalttır.Koçlu`nun Derviş Paşa iskânında yerleşim merkezi olarak bilinmesi 1865 yılından daha önce kurulduğunu ortaya koymaktadır. Kocaman, Avluk`un şehir nimetlerine sahip olduğunu bir dörtlüğünde şöyle dile getirir:

 

Yeni fehmeyledim sağ ile solu

Bilmeye çalıştım gittiğim yolu

Kırk mağazam var rüzgârla dolu

Avluk Dağlan`nda saltanatım var

 

Avluk`un dağ köyü olduğunu da şu dörtlüğüyle anlatır.

 

Dağlar eteğinde şirin köyümü

Öyle özledim ki tarif edemem

Ağaçlar içinde güzel evimi

Öyle özledim ki tarif edemem

 

Daha önce yapılan tespitlerde Abdulvahap Kocaman`ın doğum tarihi­nin 1934 yılı olduğu görülmektedir.Kendisi akranlarıyla bu meseleyi tartışdı-ğında doğum tarihinin 1930 olduğunu, askere geç gitmesini sağlamak amacıy­la babasının küçük yazdırdığını söylemektedir.Ama onun resmi kayıtlardaki doğum tarihi 1934 tür

 

O, şiirlerinde tapşırırken hiç mahlas kullanmamıştır.Onun için herkes şiirlerinden adını ve soyadını bilir:

 

Yoksulluk elimden halim pek yaman

Olamazlar benim gibi kodaman

Adım Abdulvahap soyum Kocaman

 

diyerek adının Abdulvahap soyadının da Kocaman olduğunu özlü bir şekilde ifade eder.

 

Kendisiyle yaptığımız söyleşide ; adının neden Abdulvahap olduğu konusunda bilgisinin olmadığını,ama heybetli bir ad olduğunu,"Adım da ken­dim gibi heybetlidir " diyerek yeniden dünyaya gelse aynı ismi alacağını söy­lemiştir.

Kocaman soyadını ise : Baba tarafının çok iri yapılı olduğunu, onun için Kocamanlı denildiğini, soyadının da buna izafeten verildiğini söylemek­tedir.

 

NASIL KURTARDIK

 

İstiklâl Harbi`nde biz bu vatanı

Başı başa vere vere kurtardık

İnanmazsan git konuştur atanı

Kara günler göre göre kurtardık

 

Hiç unutma emeğini Ata`nın

Deden yok mu senin şehit yatanın

Bütün çevresine nurlu vatanın

Cesetten ağ öre öre kurtardık

 

Türk kadını koştu kazma kürekle

Mermi çekti kucağında bebekle

Kara barut ile dolma tüfekle

Topa karşı dura dura kurtardık

 

Devletlerle açılmıştı aramız

Döğüşmekten başka yoktu çaremiz

İlâçsız doktorsuz kendi yaramız

Gömlek yırtıp sara sara kurtardık

 

Pes etmedik devletlerin birine

Nöbet tuttuk subayından erine

Top, tüfek, mermi ve süngü yerine

Değneğinen vura vura kurtardık

 

Sırrımızı yad ellere açmadık

Candan geçtik yurdumuzdan geçmedik

Kurşundan, süngüden dönüp kaçmadık

Göğsümüzü gere gere kurtardık

 

Yedi iklim, dört köşede, her yanda

Kim duymamış Türk`ü ulu cihanda

Kars`ta, Erzurum`da, Bitlis`te, Van`da

Yüz bin şehit vere vere kurtardık

 

Mehmetçik çarığı çekti sılada

Kaldı düşmanların başı belâda

Sakarya, İnönü, Çanakkale`de

Nice çember yara yara kurtardık

 

Girmek isteyeni sokmadık yurda

Set olduk döğüştük kıyıda kenarda

Afyon`da, İzmir`de, Dumlupınar`da

Üçer beşer kıra kıra kurtardık

 

Bu Kocaman Türk`ün aslı nereli

Fatih, Yavuz, Alparslanlar sıralı

Hedefimiz Akdeniz`dir ileri...

Domuzları süre süre kurtardık 

 

TÜRKLÜĞÜN DESTANI

 

Türk çocuğu budur sana hitabım

Seni yoktan yaratandan örnek al

İkra diyor, oku benim kitabım

Oku, öğren,sen Kur’an’dan örnek al

 

O kahraman ecdadından, atandan

Tarih boyu kan dökülen vatandan

Cephede kefensiz şehit yatandan

Vatana can veren candan örnek al

 

Sene bin yetmiş bir, mevsim de yazdı

Atı kırdı, elbisesi beyazdı

Gün cumaydı, kıldırdığı namazdı

Malazgirt’te Alpaslan’dan örnek al

 

Edirne’de büyük toplar döktüren

Öküzlerle İstanbul’a çektiren

Koca Bizans surlarını yıktıran

Fatih Sultan Mehmet Han’dan örnek al

 

Bizim idi Acemistan, Gürcistan

Bulgaristan, Yunanistan, Türkistan

Türklüğü eyleyen dillere destan

Sen Kanunî Sultan Süleyman’dan örnek al

 

Kırım, Kafkas, Varna ile Çaldıran

Cephelerden cephelere saldıran

Türk’ün şeref bayrağını kaldıran

Yavuz benim kahramandan örnek al

 

Altaylar’dan Viyana’yı kuşatan

Dünya nizamını kurup yaşatan

Plevne’den Gazi Osman Paşa’dan

Tarihe bak şu destandan örnek al

 

Aynı ırksın, aynı kanun, aynı soy

Aynı dilden, aynı dinden, aynı boy

Gel oğlum elini vicdanına koy

Ulubatlı er Hasan’dan örnek al

 

Yılmadan döğüşen dört bir cephede

İstiklal Harbi’nde Kocatepe’de

Türk çocuğu hiç kalmadan şüphede

Atam gibi kumandandan örnek al

 

Ben bir Türk’ün benim ecdadım

Ülkümün uğrunda ölmektir muradım

Ben beni vatana kurban adadım

Abdulvahap Kocaman’dan örnek al

Editör: Adıyaman Haber