Basın organları yazıyor, yayın organları yayınlıyor. 

Haberler “gırla” gidiyor….

IŞİD, Sosyal Medya üzerinden yayımladığı bildiride Süleyman Şah Türbesi 3 gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tahdidinde bulunmuş...

PKK’da dahil, hiçbir zaman ve hiçbir koşulda tehditlere ve şantajlara asla boyun eğmeyen iktidar ise hemen; “Sağır Oda”da bir toplantı yaparak Süleyman Şah Türbesine askeri operasyon kararı almış.

Suriye’ye ve PYD’ye sert “nota”lar verilmiş.

Bunun üzerine Genelkurmay karargâhındaki “Harekât Merkezi”nde kriz masası oluşturulmuş, devletin en üst düzey siyasi, askeri ve istihbarat görevlileri toplanmış.

Haritalar açılmış, birliklerin geçiş güzergâhı ve operasyon mahallinin uydu görüntülerinin izleneceği ekranların karşısına geçilmiş, kırmızı telefonlar hazırlanmış. 

Ne olur, ne olmaz diyerek tüm kuvvet komutanlıkları alarma geçirilmiş…

Başkomutanın emriyle “Ya Allah, Bismillah” deyip, saat 21.00’de operasyon emri verilmiş.

Havada; “Awaks” erken uyarı uçağı, yakıt ikmali yapacak “Tanker Uçak”, gerektiğinde müdahale için “F-16” Savaş uçakları ile “Apaçi” ve “Kobra” savaş helikopterleri…

Karada; 39 tank, 57’si zırhlı olmak üzere değişik 100 askeri araç, 572 kişilik “Bordo Bere’li Özel Harekât” timleri…

Birlikler, ateş gücü yüksek “konvansiyonel” silahlar ve her türlü “lojistik” destek ile operasyona başlamış.

Hava destekli kara birliklerimiz; bayrağımız ve sancağımızla birlikte “kalbura” dönen sınırlarımızdan gizlice girip, “Yolgeçen Hanı”na dönen güzergâhta azimli ve kararlı bir şekilde mehter marşı eşliğinde ilerlemeye başlamış.

Strateji derinliği olan eşsiz bir plana ve planlamaya dayalı, olağanüstün de üstünde başarılı bir askeri operasyon yapılmış, sekiz aydır askeri değişim yapılamayan Süleyman Şah türbesinde güvenliği sağlayan askerlerimiz IŞİD’in tasallutundan kurtarılmış.

“IŞİD yapacağına biz yapalım” diyerek Süleyman Şah türbesi askerlerimizce bombalanarak imha edilmiş, kullanılamaz hale getirilmiş.

Orada görevli tüm askeri ve sivil personel, tereyağından kıl çeker gibi alınıp getirilmiş. Operasyon sonrası birliklerimiz sabah saat 06.30’da Türkiye’ye dönerek sınır ötesi askeri operasyon sona ermiş.

Operasyonunda bir astsubayımız kaza sonucu maalesef şehit olmuş.

Şimdi bu stratejik akıl’a, mükemmel taktik ve uygulamaya, üstün performansa, olağanüstü başarıya, bu müthiş operasyona dünyanın hayran olduğu, bırak parmağını, kolunu bile ısırdığı, bu nefes kesen operasyonun karşısında Amerika’sının, Avrupa’sının, Rusya’sının bile saygıyla eğildiği, ama hasetliklerinden ve kıskançlıklarından dolayı deliye döndükleri bu eşsiz zafere bizim yerli muhalifler burun kıvırıyor.

Eleştiriliyor, suçlanıyor… Operasyonla dalga geçip, alay ediliyor.

Yazdıklarına ve söylediklerine hele bi’bakın!..

Aşağıdaki manşetleri gâvur olsa atar mı? Düşman olsa bunu yapar mı?

Hiç utanmadan; “Mehterli ricat”, “Geri çekilme operasyonu”, “Sahte zafer”, “Şanlı tahliye”, “Süleyman Şah’tan çekildik”, “Koruyamadık terk ettik”, “Girdik yıktık çekildik”, “Süleyman Şah’ı kaçırarak taşıdık”, “Süleyman Şah’ı PYD ve PKK’nın kontrolündeki bir bölgeye terk ettik”, “PYD ve PKK ile ortak operasyon yaptık”… Dediler. Hiç utanmadılar.

Ulan sizin vicdanınız var mı bee!.. Mendebur herifler.

Hâlbuki Bir “şah” çekip, bütün dünyayı “mat” etmiştik.

“Yeni Türkiye”nin bu başarısını bütün dünyaya anlattık, bu dangalaklara anlatamadık.

Kıbrıs Barış harekâtından yani 41 yıldan bu yana ilk defa sınır ötesi böyle anlı, şanlı bir harekât yaptık, tarihe geçecek bir operasyonla torunlarımıza anlatacak bir efsane yarattık, ama; bu “şanlı zaferi” ağız tadıyla bi kutlayamadık.

Burnumuzdan getirdiler… Burnu kopasıcalar.