Kalenderoğlu, yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre 3 saniyede 1 kişinin intihar girişimde bulunduğunu bildirdi.
 
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin intihar sonucu hayatını kaybettiğini dile getiren Kalenderoğlu, "her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde bulunmaktadır. İntihar girişimlerinin epidemiyolojik özellikleri tamamlanmış intiharlar kadar iyi bilinmemektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre gelişmiş ülkelerde ölüm olgularının en önde gelen on nedeninden biri intiharlardır. İntihar girişimleri ise bu oranın 10-20 katı olarak ifade edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, 15-24 yaşları arasındaki her 100.000 gençten 13’ü kendi yaşamlarına son vermektedir. İnsan hayatını tehdit eden intihar olgusu konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme günü ilan etmiştir"dedi.
 
Son 10 yılda Türkiye’de yaklaşık 500 bin kişinin intihar girişiminde bulunduğunu aktaran Kalenderoğlu, şöyle devam etti:

"Son 10 yılda Türkiye’de toplam 27 bin kişi intihar sonucu kaybedilmiştir ve yaklaşık 500 bin kişi de intihar girişiminde bulunmuştur. Bu rakamların dışında toplum tarafından oluşabilecek önyargılardan kaçınmak amacıyla intiharın gizlendiğini de hesaba katacak olursak ne derece büyük ve önemli halk sağlığı sorunuyla karşı karşıya kaldığımızın farkına varabiliriz. İntihar davranışı için birçok faktör etkilidir. Depresyon gibi birçok psikiyatrik hastalıklar, ekonomik kayıplar, utanç, başarısızlık, aile içi iletişim bozuklukları gibi durumlar intihar ile ilişkili bulunmuş ancak tek başına intihar nedeni değildir. İntihar birden fazla etkene bağlı gelişen karmaşık bir davranıştır. İntiharların %90’ında bir psikiyatrik hastalık gösterilmiş olmasına rağmen beklenenin aksine bu kişilerin yalnız dörtte biri ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuşlardır. Yani ölümcül sağlık problemi olan bu kişilerden %75i fark edilememiş ve sağlık hizmetlerinden yararlanamamıştır. Psikiyatrik tedaviye ihtiyaç duyan bu kişilerin, erken fark edilmesi ve etkin tedavilerinin sağlanması yönünde toplumsal duyarlılığın artırılmasına ihtiyaç vardır"

- İNTİHARA EĞİLİMLİ KİŞİLER ERKEN FARKEDİLMELİ

İntihara eğilimli kişilerin erken fark edilmesi gerektiğini dile getiren Kalenderoğlu, "Bu nedenle intihara eğilimli kişilerin erken fark edilmesi amacıyla risk gruplarına yönelik tarama programları geliştirmeli, ülkemizde tüm intiharların %25’inin 15-24 yaş grubu ergen ve gençleri etkilediğini göz önünde bulundurulacak olursa okullarda psikolojik hizmetleri sayısal ve hizmet kalitesi güçlendirilmelidir. İntihar eğilimli insanların sağlık hizmetlerine ulaşmasını kolaylaştırmalı, bu kişilerin her an başvurabilecekleri psikiyatrik krize müdahale servisleri, telefon ve internet servis hatları oluşturulmalıdır. Yine sağlık kurumlarımızda hizmetleri sunmanın yanında hizmet kalite standartlarını yükseltilmelidir"ifadelerini kullandı.

- ÖNLEMEDE EN BÜYÜK TEHDİT: ATEŞLİ SİLAHLAR 
 
İntiharı önlemede en büyük tehditin ateşli silahlar olduğuna dikkat çeken Kalenderoğlu, şunları söyledi:

"İntiharı önleme çerçevesinde ateşli silahlara ulaşım da önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’de ise son 15 yılda ateşli silahlarla intihar oranlarında belirgin bir artış vardır. Son veriler Türkiye’de her 4 intihardan birinde, ateşli silah kullanıldığını göstermektedir. Ateşli silahlara kolay ulaşabilme bunun bir intihar aracı olarak kullanılma riskini artırmaktadır. Bu sebeplerle silah teminini kısıtlayan yasal düzenlemeler, silahların evde bulundurulduğu durumlarda alınması gereken önlemler geliştirilmelidir. İntihar davranışı için risk faktörleri ve sebeplerin çeşitliliğinin ortaya koyduğu gerçek önleme çalışmaları için çok boyutlu bir yaklaşım gereklidir. Bu nedenle; intiharı önleme sadece sağlık sektörünün tek başına mücadele edeceği bir durum değildir. İntihar ile mücadelede sağlık sektörünün yanında eğitim, adalet, medya ve diğer sektör çalışanlarının da önemli sorumlulukları vardır. İntihar eğiliminde olan ve desteğe ihtiyaç duyan kişilerin belirlenmesi ve bunların tedavilerinin sağlanması için toplumsal ruh sağlığı programlarına ihtiyaç vardır. Örneğin;  Basında intihar haberlerinin ele alınma biçimi ile ilgili geliştirilen rehberlerin uygulamaya konulabilmesi için yazılı ve görsel medyanın ile işbirliği önemlidir"
 
Bağlantı kurma, iletişim ve önemsemenin intiharı önlemenin odak noktaları olduğunun altını çizen Kalenderoğlu, "İntihar nedeniyle sevdiği birini kaybeden ya da intihar girişiminde bulunmuş kişilerle kurulan destekleyici iletişimler intiharı önleme çabalarının daha ileri götürülmesinde çok önemlidir. İntiharla bir yakınını kaybeden veya intiharın eşiğindeyken destek görmüş bir kişi, insanın bu yolculukta nasıl daha ileriye taşındığına dair bir iç görü sağlayabilir. Sadece intihardan etkilenen kişilerin sayısı müthiş bir iletişim ağı oluşturur. Tabi ki bu iletişimler iki yönlü olmalıdır. İntihardan sonra kişinin yas tuttuğu ve kendisinde intihar duyguları olduğu çoğu zamanda bu kişilerin desteğe ihtiyacı vardır. Onları gözetmek ve iyi olduklarını kontrol etmek büyük bir fark yaratabilir. Sosyal bağlılık intiharda koruyucudur, bu yüzden bağlantısız hale gelmiş bir kişi için orada olmak hayat kurtarıcı bir hamledir. Resmi ya da gayri resmi desteklerle onlarla bağlantıda olmak intiharı önlemeye yardımcıdır. Bireyler, kurumlar ve toplumun tümünün burada bir sorumluluğu vardır. İntiharla mücadelede “açık iletişim” hayati önem taşımaktadır. Çoğu toplumda intihar sessizlikle örtülür veya kısık tonlarda konuşulur. Bu konudaki mitleri ve bunu çevreleyen damgalamayı ortadan kaldırmak için diğer sağlık sorunları gibi intiharı da tartışmamız gerekir.  İntihara karşı savunmasız olan kişilerle etkili iletişime geçmesi için diğer insanların donanımlı hale getirilmesi intiharı önleme stratejilerinin önemli bir parçasıdır. İntihar konusunu açmak güçtür ve bu tür konuşmalardan genellikle kaçınılır. Ancak yardımcı olan bazı ipuçları vardır. Bunların çoğu, şefkat ve empati göstermek ve yargılamadan dinlemekle ilgilidir. Aşırı intihar düşüncesi boyutunda olan kişiler sıklıkla başkalarıyla duyarlılıkla yürütülen görüşmelerden bu durumdan kurtulmak için yarar gördüklerini söylemektedir. Toplumların da yüksek riskli olabilecek kişileri tespit etme ve destek olma konusuna yeterince önem vermesine ihtiyaç duyulmaktadır.  En önemlisi, bizim kendimizin konuyu önemsediğimizden emin olmamız gerekir. Zorluk içinde olan kişilere dikkat etmek ve hikâyelerini kendi istedikleri tarzda ve kendi temposunda anlatmalarına izin vermek durumundayız.
İntiharı önlemenin esas hedeflerinden biri bireysel ve toplumsal düzeyde ruh sağlığının korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar olmaktadır" şeklinde konuştu.

Kaynak : PHA
Kaynak: pha