Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Uzm. Dr. Kasım Turgut, yazılı açıklamasında, vatandaşları karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uyardı.

Turgut, açıklamasında şunları ifade etti:

“Havanın çok soğuk ve kuru olduğu bir gece sabaha karşıydı. Şiddetli bir baş ağrısı ve bulantı ile uyandım. Ayağa kalkmaya çalıştım, fakat kalkmam ile yere kapaklanmam bir oldu. Gözlerimi açtığımda makine sesleri arasında başımda bekleyen beyaz önlüklü doktoru ve hemşireyi gördüm. Ne kadar böyle kaldığımı ve bana ne olduğunu merak ediyordum. Bu arada eşim neredeydi? Evleneli henüz bir hafta bile olmamıştı, niye yanımda değildi ki?” Evet ne yazık ki; eşi onun kadar şanslı değildi… Sessiz katil bir can daha almıştı.

Ülkemizde her yıl bu ve buna benzer birçok karbonmonoksit zehirlenmesi vakalarıyla karşılaşmaktayız. Bazıları daha şanslı olup kurtulurken birçok kişi de ne yazık ki yaşamını yitirmektedir. Ulusal verilerimize bakıldığında 2008-2018 yılları arasında 2 bin 667 kişinin karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldüğü görülmüştür. 2019 yılında Adıyaman merkezde görülen vaka sayısı ise 219 olarak belirlendi. Bu vakalara ilçeler de dahil edildiğinde ciddi sayılara ulaşmaktadır.  Ayrıca kayıt dışı olan birçok vakanın da olduğu hesap edilirse bu sayıların daha da yüksek olduğu tahmin edilmektedir."

Karbonmonoksitin ilk olarak 1880 yılında tanımlanmış bir madde olduğuna değinen Turgut, "Başlıca kaynakları; odun, kömür, doğalgaz gibi yakıtların yakılması, tütün dumanı, motorlu araçlar ve yangınlardır. Fakat bizim en sık karşılaştığımız sobada yakılan odun ve kömür kaynaklı ortaya çıkan gazdır. Bu gaz renksiz ve kokusuz olup çoğunlukla uzun süre solunması sonrası zehirlenmelere sebep olmaktadır. Ciddi belirtiler ortaya çıkana kadar zehirlediği anlaşılamadığı için de “sessiz katil” olarak adlandırılır. Zehirlenmenin düzeyine göre değişmekle beraber baş ağrısı, bulantı, kusma, nefes darlığı ve göğüs ağrısı ile kendini gösterebilir. Uzun süre maruz kalındığında ise kalp krizleri, koma ve hatta ölümlere sebep olmaktadır. Ayrıca ciddi oranda zehirlenme yaşayan kişilerde doğru müdahalede de geç kalınırsa kalıcı beyin hasarlarına ve böylece yatağa bağımlı hale gelmelerine sebep olabilmektedir."dedi.

"İlk tedavi hızlı bir şekilde oksijen desteğinin sağlanmasıdır"

Karbonmonoksit zehirlenmesinde yapılacak ilk tedavi hızlı bir şekilde hastaya oksijen desteğinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Turgut, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bu anlamda zehirlenmeden şüphelenildiğinde hastanın hızlıca temiz hava alabileceği ortama çıkarılması ve 112’nin aranması yapılabilecek en önemli ilk yardım uygulamalarıdır. Sonrasında ambulansta verilecek yüksek yoğunluktaki oksijen hasta için hayat kurtarıcı olacaktır. Zehirlenmelerin yaşanmaması için soba bacalarının yönetmeliğe uygun olarak yapılması, soba, boru ve bacaların senelik bakım ve temizliğinin aksatılmaması gerekir. Bu konuda vatandaşın sıklıkla yaptığı hata, sönmekte olan ateşin üzerine yeni kömür veya odun atılmasıdır. Kış soğuklarının kendisini hissettirmeye başladığı sessiz katilin yeni kurbanlar aradığı bugünlerde herkesin bu konuya ciddiyetle yaklaşması canların boş yere yitip gitmesini engelleyecektir."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha