Dermatoloji Uzmanı Dr. Seda Erdoğan, mevsimin değişmesi, güneşin ısıtıcı etkisinin azalması, havanın soğuması, rüzgar, hava kirliliği, kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirme, daha az su içilmesi ve uzun sıcak banyolar gibi faktörlerin kış aylarında ciltte kuruluğun artması sonucu çeşitli cilt hastalıklarının gelişmesi ya da alevlenmesine neden olduğunu belirtti.

Güneş ışınlarının kış aylarında daha az alınmasının birçok kişide depresif duygu durumuna neden olduğuna dikkat çeken Dr. Erdoğan, bu stresin de bazı cilt hastalıklarını tetikleyebildiğine dikkat çekti.

Kış aylarında artış gösteren 7 cilt hastalığının ‘kaşıntı’, ‘seboreik dermatit’, ‘el egzeması’, ‘gül hastalığı’, ‘soğuk ürtikeri’, ‘sedef hastalığı’ ve ‘Reynaud hastalığı’ olduğunu belirten Dr. Seda Erdoğan, hastalıkların nedenleri ve tedavileriyle ilgili bilgiler verdi.

Aşırı sıcak su, lif, kese ve sabun kaşıntıya neden oluyor

Egzamadan bitlenmeye, ilaç döküntülerinden mantar hastalıklarına pek çok hastalıkta en önemli yakınmanın kaşıntı olduğunu ifade eden Dr. Erdoğan, "Kaşıntı bir sağlık probleminin belirtisi olarak bilinse de aslında kendisi de tek başına bir hastalık olabilir. Kaşıntı hastalığının kış aylarının başlangıcında görülme sıklığı artıyor, bunun en önemli nedeni ise soğuk ve nemsiz havanın cildimizi aşırı kurutması" dedi. Kaşıntının özellikle yaşlı kişilerde daha sık rastlandığını sözlerine ekleyen Dr. Erdoğan, bunun nedeninin ise yaşlandıkça deri fonksiyonları, derinin esnekliği ve su tutabilme özelliğinin azalmasına bağlı olduğunu kaydetti. Sert alkali sabunlarla, çok sıcak suyla uzun banyo yapılmasının derinin koruyucu lipid tabakasını zayıflatarak, deri kuruluğuna ve kaşıntıya yol açtığını belirten Dr. Erdoğan, Türk toplumunda yaygın olan lif ve kese alışkanlığının da derinin kuruyup kaşınmasında önemli rolü olduğunu söyledi. Aşırı sıcak suyla banyo yapılmaması, duş süresinin uzun tutulmaması, duştan sonra vücuda nemlendirici krem sürülmesi gerektiğini hatırlatan Dr. Erdoğan, “Ayrıca bol su içmek, baharatlı yemeklerden kaçınmak, çok sıkı ve sentetik ya da yünlü kıyafetler giymemek, stresten uzak kalmaya çalışmak kaşıntıdan şikayet edenlerin dikkat etmesi gereken noktalar." dedi.

Seboreik dermatit kış aylarında alevleniyor

Kış mevsiminde görülen seboreik dermatitin (yağlı egzema) ise daha çok saçlı deri, kaş içleri, burun kenarı, yanaklar ve kulak içlerinde kızarık alanlar üzerinde sarı yağlı kepeğimsi kabuklanmalar şeklinde ortaya çıkan bir egzema olduğunu anlatan Dr. Erdoğan, “Toplumda sık rastlanmasına rağmen hastalar çoğunlukla bu durumun farkında bile değildir" dedi. Yazın hastalığın daha hafif seyrettiğini, soğuyan ve kuruyan havayla birlikte yeniden alevlendiğini ifade eden Dr. Erdoğan, “Uzun süreli sıcak duş almak, yorgunluk ve stres gibi faktörlerin yanı sıra, acılı ve baharatlı gıdalar, kabuklu kuruyemişler de hastalığın alevlenmesine neden olur" şeklinde konuştu. Seboreik dermatiti olan hastaların kış mevsiminde kuruma olmasa bile yüzüne her gün düzenli olarak su bazlı nemlendirici krem sürmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Ayrıca çok sıcak suyla duş alınmaması gerek. Saçları sadece bir kez şampuanlamak yeterli. Saç diplerine masaj yapılmamalı. Rüzgarlı ve soğuk havada kalınmamalı. Acılı, baharatlı ve paketli gıdalar tüketilmemeli."

Dezenfektan da el egzamasına neden oluyor

Havanın kuruması ve neminin azalmasıyla cildi koruyan yağ tabakasında küçük hasarlar oluşabildiğini anlatan Dr. Erdoğan, “Zamanla hasar gören bu alanlardan deterjanlar, dezenfektanlar, sıvı sabunlar, mite ve tozlar gibi çevresel alerjenlerin cilt altına geçişi kolaylaşır ve alerjik yolaklar tetiklenir. Soğuyan havanın ve sık el yıkamanın etkisi ile tetiklenen alerjik yolaklar ellerde kuruluk ve minik çatlamalar yer yer kızarık kaşıntılı egzama plaklarının oluşmasına yol açar" dedi. Covid-19 pandemisi nedeniyle son aylarda sık kullanılan alkollü dezenfektanlara da dikkat çeken Dr. Erdoğan, bunların el egzaması gelişimini tetiklediğini söyledi. El egzamasını önlemek için ellere sık sık nemlendirici krem sürülmesi gerektiğini belirten Dr. Erdoğan, temizlik yaparken ise eldiven kullanılmasını önerdi.

Rozaseayı önleyecek tedbirler

Gül hastalığının (Rozasea) da kış aylarında görülen ya da alevlenen 7 cilt hastalığından biri olduğunu anlatan Dr. Erdoğan, şu bilgileri verdi:

“Rozasea, burun, çene, alın ve yanaklar gibi özellikle yüzün orta kısmını tutan, kızarma ve yanma ataklarıyla başlayıp daha sonra sivilceler, kalıcı kızarıklık, kılcal damarlarda artış, deride ödem yaparak şiş bir görünüme neden olan kronik bir deri hastalığıdır. Çoğunlukla 30 ila 60 yaş arasındaki, açık tenli, renkli gözlü erişkin kişilerde görülen aralıklı gözlenen yanma ve kızarıklık atakları mevcuttur."

Hastalığın alevlenmesini önlemek için sıcak suyla uzun süreli banyolardan, aşırı baharatlı acı gıdalardan, soğuk ve rüzgarlı havalar ve stresten uzak durulması gerektiğini vurgulayan Dr. Erdoğan, bir dermatoloji hekimi tarafından takipte kalınmasının da hastalığının alevlenmesini ve oluşturabileceği kalıcı zararların önüne geçeceğine dikkat çekti.

Soğuğa maruz kalmak kaşıntıya neden olabilir

Soğuk ürtikerinin de kış mevsimi cilt hastalıklarından biri olduğunu kaydeden Dr. Erdoğan, hastalığın soğuğa maruziyet sonrası gelişen kaşıntılı şişlik ve anjio ödemle karakterize olduğunu söyledi. Hastalığın soğuk içecekler, soğuk hava ve soğuk eşyalar ile temas edilmesinden dakikalar sonra kırmızı şişlikler şeklinde ortaya çıktığını anlatan Dr. Erdoğan, “Soğuk suda yüzme sonrası anaflaksi ve ölüme yol açan vakalar bildirilmiş olsa da oldukça nadir görülen soğuk ürtikerinde en önemli koruyucu faktör, soğuk hava ve soğuk sudan uzak durulmasıdır" dedi.

Ortamdaki azalmış nem sedef hastalığını tetikliyor

Dr. Erdoğan, tüm deri alanlarında oluşabilen ancak sıklıkla dizler, dirsekler, saçlı deri, bel bölgesi, kalçalar, tırnaklar ve genital bölgeyi etkileyen sedef hastalığının (psoriasis), deri ve eklemleri tutan kronik seyirli bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Kış aylarında kalorifer ve klima sistemlerinin ortamdaki azalmış nemi neredeyse yok ettiğini söyleyen Dr. Erdoğan, “Azalan güneş ışınlarıyla D vitaminin sentezinin yetersiz hale gelmesi, cildin kuruması ve stres sedef hastalığını alevlendiriyor. Cildin kuruması ve gerilmesi ise kaşıntıya neden oluyor" diye konuştu. Her gün sıcak suyla banyo yapmanın cildin yağını aldığını, kuruttuğunu ve çatlamalara neden olduğunu da belirten Dr. Erdoğan, kaşıntıya yol açan bu durumun da sedef hastalığı lezyonlarını arttırdığını kaydetti. Düzenli olarak her gün nemlendirici krem kullanmanın önemine değinen Dr. Erdoğan, “Ayrıca üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak, D vitamini takviyeleri almak, bulunulan ortamı nemlendirmek gerekir. Hekim kontrolünde kortizonlu  kremlerle sedef lezyonlarını kontrol altına almak, kış aylarında sedef hastaları için en önemli koruyucu adımlardır" ifadelerini kullandı.

El ve ayak parmaklarını etkileyen kan dolaşımı bozukluğu

Kış aylarında görülen 7 cilt hastalığından biri olan Raynaud hastalığının ise el ve ayak parmaklarını etkileyen bir kan dolaşımı bozukluğu olduğunu anlatan Dr. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Parmaklarda kangrene kadar gidebilen bu hastalıkta el ve ayak atardamarlarında aşırı büzülme ve buna bağlı belirtiler ortaya çıkar. Bir ya da daha çok parmak ağrıyla veya tam bir duyu kaybı ile birlikte aniden soluklaşır, sonra morarma, daha sonra kızarma görülür. Parmaklarda yanma ya da iğne batması şikayeti de eşlik eder. Tedavide hastanın el ve ayaklarını travmalardan ve soğuktan koruması önerilir. Eldiven ve kalın çorap kullanımı soğuk maruziyetinden korunmada yardımcı olur."

Kaynak : PHA

Kaynak: pha