Adıyaman Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Mustafa Kutlu, Adıyaman'ın Türkiye risk haritasında çok yüksek riskli (kırmızı) iller arasında yer almasına yönelik değerlendirmede bulundu. İlk 6 aylık süreci gerçekten başarılı bir şekilde yürüttük Dr. Kutlu, hastalık sürecinin ağır bir süreç olduğunu belirterek, "Bir yıl kadar önceydi Wuhan’da Çin’de çıktığı bildirildiği dönemlerde kısa sürede sars adıyla adlandırdığımız virüsün daha hızlı kişiden kişiye bulaştığı bir ajandan bahsediliyordu ve dünya tehdit altında deniliyordu. Tabi ki biz o dönemde hastalığa yönelik olarak hazırlık yaptığımızda bu hastalığın bize geldiğinde yaklaşık olarak 2-3 aylık bir süreçte toparlanacağına ve aşının da 5-6 ay gibi süreç içerisinde gelişeceğini insanlara ulaşabileceğini öngörüyorduk. Geçen süreç içerisinde hastalık geldi ancak bizim tahmin ettiğimiz gibi 3-4 aylık dönemde değil yaklaşık olarak 1 yılı geçmesine ve rağmen hala devam ediyor. Fakat biz ilk 6 aylık süreci gerçekten başarılı bir şekilde yürüttük Adıyaman’da. İlk 6 aylık dönemde Adıyaman’da hasta sayımız şimdikine göre çok az sayılardaydı ta ki temmuz ayına kadar itibaren düğünlerin serbest olmasıyla insanlar artık saldı rahatladık demesiyle beraber vaka sayıları hızlı bir şekilde arttı." dedi. 1-1.5 aydan bu yana vaka sayılarında artış devam ediyor. Kasım, aralık aylarında Adıyaman’da ciddi anlamda hasta sayısı arttığına dikkat çeken Dr. Kutlu, şunları kaydetti:

"Ben o dönemlerde ev ziyaretleri yapıyordum. Ziyaretimin bir tanesinde bir amcamız bana şunu söylemişti; 'ya herkes hasta oldu artık hastalık bitti oğlum ne geziyorsunuz birkaç gün sonra artık hastalık bundan sonra olmaz'. demişti. Gerçekten o dönemde hastalık oldukça yaygın gibiydi fakat Türkiye genelinde yasaklama başlayıncaya kadar hasta sayısında ciddi bir düşüş görmedik. Ne zaman ki biz Türkiye genelinde cumartesi, pazar sokağa çıkma yasağı saat 9’dan sonra çeşitli iş yerlerinin kapatılması gündeme geldi. Gözle görülür sayıda büyük sayıda düşüş oldu ve rahatladık gibi tabi ki rahatlama dönemiyle beraber Adıyaman’da da insanlarda tamamen salgın geçti moduna geçiş oldu.

Sanırım ki 1-1.5 aydan bu yana vaka sayılarında artış devam ediyor. Tabi ki bu artışı bakanlık kamuoyunda biraz serbestlikten almasını sağlamak için değerlendiriyor. Türkiye’nin her tarafında da aynı anda salgının hızı aynı değil, bir yerde salgın hızı yüksekken bir yerde çok az olabiliyor. Virüs aynı anda her yere gitmiyor, önce A bölgesine giriyor oradan B bölgesine geçiyor oradan C bölgesine ve tekrar A bölgesine dönüş olabiliyor.

Şu anda Adıyaman’ında kırmızı olarak seçildiği dönemde maalesef hasta sayısının 100 binde 100’ün üzerinde olduğu bir rakamdayız. 100 binin altına düşecek olursak bizde mavi olabiliriz. Tabi ki bizim de mavi olabilmemiz için vaka sayısının hızla düşürmek için tıpkı kapanmanın ilk dönemindeki gibi insanların sosyal mesafe kurallarına riayet etmesi gerekiyor. Birbirlerine olan bağlantılarını ilişkilerini en aza indirmek gerekiyor.

Kesinlikle ve kesinlikle sosyal ilişkiler sırasında maskeyi takmış olmaları gerekiyor. Yüzde 90 maskenin koruyuculuğu var. Damlacık enfeksiyonlarından korunmak için bu iş burada gerçekten etkili yerler yani aşı kadar koruyucu maskeyi tek başına kullanmak her iki tarafında karşılığı iletişim içerisinde olan her iki tarafın da maske kullanması gerçek anlamda yüzde 90 nispetinde koruyor. Eğer ben maske taktım siz maske takmazsanız  irtibatımız sırasındaki koruyuculuk oranı yüzde 30’a düşüyor iki tarafında maskesiz olmazsa halinde zaten ortalıkta ciddi bir risk var, eğer taraflardan bir tanesi hastaysa ve 15 dakika boyunca öyle ya da böyle bir arada kalındıysa hayırlı olsun, karşı taraftan o hastalığı aldım.

Yalnız hasta olur ama herkes ama herkes hastaneye yatacak kadar ağır geçirmiyor bazıları tamamen ayakta asimptotik dediğimiz forumda geçiriyorlar. Onların yaşlılara kronik hastalığı olan kişilere hastalığı geçirmeleri durumunda özellikle 65 yaşın üzerinde ve kronik hastalığından dediğimiz tansiyon diyabet, astım ve KOAH gibi hastalığı olan kişiler özellikle solunum yolu enfeksiyonundan dolayı kronik bir rahatsızlığı olan kişiler hastalık tablosunu çok ağır geçiriyorlar. Yoğun bakıma yatacak kadar  hatta entübe edecek kadar ağır geçirebiliyorlar yoksa hastalığın virüsü alan herkes çok ağır geçirmiyor şansımız o yönde iyi ancak sevdiklerimiz ve yaşlı olan komobit hastalığına bulaştırdığımızda maalesef tablo bu kadar yoğun olur."

"Hastanelerimizde herhangi bir şekilde yatak sıkıntımız yok"

"Adıyaman'da hastanelerimizde herhangi bir şekilde yatak sıkıntımız yok" diyen Dr. Kutlu, şu bilgileri verdi:

Biz kasım-aralık aylarında dahil herhangi bir yatak sıkıntısı çekmedik. Hastaneye yatacak kadar ağır olan hastalarımız hastane bakım tedavileri rahat bir şekilde yapıldı ancak bu tamamen her zaman bu şekilde gidecek anlamına gelir mi? Hayır, şöyle ki eğer siz kontrollü olarak hastalığı üzerinde belli baskı kurmazsanız ağır hastalığı tamamen başı boş bırakırsanız logaritmik olarak artış oluyor. Bugün 5 vaka varsa bir günde 25 oluyor öteki 125 oluyor Bir sonraki 625 olabiliyor iş öyle olunca da artık kontrol edilemez noktaya geliyor.

O vakalar içerisinde de tabii ki; birkaç gün sonra yoğun bakıma geçecek kadar ağır hastalar maalesef çıkabiliyor ki televizyonlarda biz özellikle Avrupa örneklerinde Çin örneklerinde  o tür olanları gördük. Allah'a şükür kendi ülkemizde sağlık sistemimizin biraz da güçlü olmasına ve hastalığı kontrol edebilmenin ile karşılıklı olarak öyle bir sıkıntı yaşanmadı.

Kırmızı haritayı  maalesef bekliyordum, çünkü 100 binde 100'ün üzerinde bir oranda ilk de 100 günde 100'ün üzerinde olduğumuz sürece kırmızı olduğumuzun yani bilincindeyim.

Tabii ki tedbirlerimizi de ona göre gidip her şeyimiz aslında kendisinden şüphelenen kişi herhangi bir şekilde sağlığını olumsuz yönde her zamankinden farklı olduğunu belirleyen kişi kendisini önce bir sağlık kuruluna başvuracak ama bizzat kendisi başvuracak ama telefonda söylemelidir, bende şu belirtiler var numune aldıracak eğer pozitif ise 10 gün boyunca kendisini izole edecek ettirecek edilmesini sağlayacak.

Burada da çok önemli bir husus var. Elimizde olması gereken ilacı mümkün olabildiği kadar erken başlayacak eğer siz ilaca bugün başlarsanız sağlığınızı olumsuz yönde etkilenmesi yarın başlamanız dan daha iyi tabii ki ilacın başlarken süreci sağlık profesyonel sağlıkçılarla iletişim içerisinde olmanız gerekiyor gerekirse bazen geç size de ben tavsiye etmiştim hatırlarsanız  5 günlük tedavi onunla çıkarmak gerekiyor niye çünkü bir şekilde vücuda destek gerekiyor. Bu da ilaçların bizzat kendisi yani ilaçları düzenli kullanmak olmazsa olmaz tedavide eğer siz ilacı düzenli kullanmazsanız öyle ya da böyle hastalığı devam ettirirsiniz ilaç kullanmanın yanında ilacı düzenli kullanmanın yanında kesinlikle ve kesinlikle izolasyon bu işi tamamen ortadan kaldırıyor.

Tabii ki eğer varsa semptom  15 gün içerisinde solunumla ilgili bir sıkıntı varsa profesyonel destek almak adına hastaneye başvurma ya da hastanedekilere bir şekilde haber getirip filyasyon ekibindeki arkadaşlarım değerlendikten sonra hastane yatışına kadar işin içerisine giriyor. ama bu sürede kesinlikle ve kesinlikle eşinizden kardeşimizden çocuğunuzdan uzak durmanız gerekiyor."

" Adıyaman'da İngiltere mutasyonu ile tanımlanan bir virüs var, bu süreci yaşıyoruz"

"Hastalığı önce kendi ailemizde yayıyoruz" diyen Dr. Kutlu, "Biz Adıyaman'da sanki kırmızıdan çıkmamak için bir çaba gösteriyoruz. Hastalığı önce kendi ailemizde yayıyoruz. Bir eve hastalık girdi mi o evdeki vaka sayısı bakıyorsunuz 3, 4, 5, 15 gidiyor ya da bir köye hastalık girdiği zaman vaka sayısı katlanarak artıyor. Tek sebebi izolasyon kurallarına uymamak ve maalesef ve maalesef ilk günde tedaviye başlamamak eğer biz bu ikisini becerebilirsek aslında vaka sayılarımız dipte kalacak.

Tabii ki aşıda bu işin olmazsa olmazı. Aşı kesin olarak hastalığa bağlı hastaneye yatışları hastalığa bağlı ölümlerin bugünkü bilgilerle engelliyor. Elimizdeki aşıyla şuanda var olan virüsle birebir örtüşüyor. Bir şekilde salgının önüne geçilebiliyor. Mutasyon bir bela var elinizde, virüs sürekli kıyafet değiştiriyor. Bu kılık kıyafet değişmezi o Adıyaman'da İngiltere mutasyonu ile tanımlanan bir virüs var bu süreci yaşıyoruz. Bir kısmı da bizim ilk başlangıçtaki virüs şeklinde şey yapmıyor ama her ikisinde de tedavi aynı her ikisinde de kurallar aynı herhangi bir değişen bir şey yok sadece ve sadece yeni gelen bir usta Ulaş öteki virüsten yüzde 30 daha fazla. İş öyle olunca da hastalık daha hızlı bulaşacağı için insanların maskeyi mümkün olduğu kadar özellikle kalabalık ortamlara girdiğinde sürekli takmaları gerekiyor. "ifadelerini kullandı.

"Maskeli sohbet derken aramızda bir buçuk metrelik mesafe olması gerekiyor"

Dr. Kutlu, kurallara göre 8 metrekarelik bir yerde 1 kişi olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Örneğin markete gittiniz marketiniz 800 metrekare o markette bulunabilecek maksimum kişi sayısı 100 kişi olmalı. Eğer siz daha fazla insanı orada bir arada tutarsanız maske olsa dahi hastalığın bir kişiden 1 kişiye bu ulaşabilme ihtimali var. Çünkü maskenizi kısa dönemde olsa çıkarma durumu söz konusu olabilir, mümkün olduğu kadar 8 metrekareye bir hesabıyla oturmak, oturtmak ya da gezmek gerekiyor ondan kalabalık olan bir toplum maalesef hastalık için bir risktir.

Kafeler, kıraathaneler, lokantalar açıldığı zaman da maskesiz oturma suresini minimize etmek gerekiyor. Şu anda lokantalar açıldı, hemen insanlara karşılıklı servis açılıyor halbuki en az bir buçuk metre mesafe olması gerekiyor.

Yani ben masaya oturduysam karşımdaki kişinin benim bir buçuk metre karşımda olması gerekiyor ki yemek yerken ben dışarıya atmış olduğum virüsü vatandaş solumasın. Ya da kafeye gittim sohbet ediyoruz maskeli sohbet derken aramızda bir buçuk metrelik mesafe olması gerekiyor. Bunun karşılığı da işte bir koltuğun bir tanesini boş bırakılıp bir diğer koltuğun dolu olması gerekmektedir. Maalesef bizim işletme sahiplerin de bu olayı ben ne yaparım da çiğnerim ya da ben ne yaparım da çalıştırmam zihniyetin olduğu sürece eğer biz maviye geçersek ki önce turuncuya daha sonra sarıya geçmemiz gerekiyor.

Olanları da tutmamız gerekiyor. Geçtiğimiz salgının ilk dönemlerinde Türkiye'de ciddi alanda vaka sayıları varken biz zaten sarılsaydık mavideydik. Yaklaşık olarak temmuz ayına kadar oradaydık ama maalesef iş yerleri açık olduğunda kurallara çok fazla uyulmuyordu.

Ben bugün test yaptırmazsam bir tane vakayı yakalamazsam bugün bir vakayı tedavi etmeye başlamazsan o vaka bana 10 gün sonra 5 vaka 15 vaka gibi gelir onu bilincindeyiz. Biz mümkün olduğu kadar erken dönemde hastaların tespit edilmesi ve tedavi edilmesi ve izole edilmesi gerektiğini her fırsatta söylüyoruz.

Esas olan hastalığı bir kişiden bir diğer kişiye bulaşmasını engelleyecek tedbirler almak.

Tabii ki doğuda şu anda mavi gibi duruyor ancak doğunun geçmişteki hastalık vaka atak hızlarını bilmediğim için net bir şey söyleyemiyorum fakat Şanlıurfa geçtiğimiz yaz aylarında bizim bildiği gibi bizden daha şiddetli bir hastalığı geçirdi. Belki de onun semeresi olarak biraz daha rahat bir dönem olarak geçiriyor ancak bu rahat dönem ilelebet diye bir şey yok."

"Türkiye genelinde kırmızı illerin sayısı artacak"

Kurala uyulmadığı taktirde, önce turuncuya sonra kırmızıya geçişin çok hızlı bir şekilde olabileceğinin altını çizen Dr. Kutlu, "İlk haritayla şu andaki boyunca paylaşılan haritaya baktığımızda çevremizdeki iller maviler sarıya sarıdan turuncuya geçtiler. Eğer hafta sonu ya da önümüzdeki hafta başında olsa maalesef Türkiye genelinde kırmızı illerin sayısı artacak. Adıyaman'da kaç örnek aldığınız 100 örnek aldığınız yüzde 8'inden daha az pozitif olması gerekiyor eğer Türkiye ortalamasının üzerinde bir pozitif duruma sahipseniz siz yine olumsuz yerdesiniz .

Yani herhangi bir nedenle ilde bugün rastgele 1000 tane örnek aldığınız  binde 80'den fazla ise pozitiflik sayısı siz bir kere orada sıkıntılısınız.

Kırmızı, turuncu, mavi ve sarı olma kriterlerden bir tanesi de sizin hastanede yatan kişi sayınız nedir? Eğer hastanede yatan kişi sayısı hastane yatak doluluk oranı ile bağlantı kurduğunuzda eğer belli bir eşit değerin üzerinde ise sizin dikkat etmeniz gerekiyor vaka sayınızı  artırmamanız gerekiyor.

Vaka sayınız artarsa bir şekilde hastaneye daha fazla yatacak kişi anlamına gelir. Kaç örnek aldınız diyelim 100 örnek aldınız yüzde 8’inden daha az pozitif olması gerekiyor. Biraz daha tepkileri ağır almak gerekiyor ki bu tedbirlerin ağır olması da işte sokağa çıkma kısıtlaması toplu bulunan işyerlerinin bir şekilde kapatılması gibi. Aslında bu süreci kısa tutmak, kurallara uyarak mümkün olabiliyor insanlar ne kadar kurallara uyarsa insanlar kendilerini ne kadar kalabalık yerlerden uzak tutarsa aslında salgın çok çok çok daha rahat şartlara gelebiliyor."

"3-5 sene boyunca Kovid-19 virüsünün ortadan kalkması söz konusu olmayacak"

Salgının devam edeceğini ifade eden Dr. Kutlu, "Yani dünya Aralık 2019'a bir daha gelmeyecek. En azından önümüzdeki 3-5 sene boyunca Kovid-19 virüsünün ortadan kalkması söz konusu olmayacak. Biz Kovid-19'la yaşamaya alışacağız.

Belki Kovid-19'un aşısı etkin bir şekilde uygulanacak, toplumda yüzde 80 düzeyinde genel aşılamalar önümüzdeki günlerde biraz daha yaygınlaşarak yapılacak. Aşılama olduğu için hastalık bu kadar ağır tabloya geçmeyecek ve kesin ilaçlar daha da geliştirilecek. Birebir olarak hemen böyle ayak üstü alacağınız bir tablet şeklinde belki onlar da geliştirilecek önümüzdeki yıllarda belki hastalığım bize vermiş olduğu yük azaldıkça iyi olacak." dedi.

Dr. Kutlu, aşının faz 3 aşamasında ve aşının üretileceği yerin de belli olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:

"İstanbul'da bir ilaç fabrikasında anlaşma yapılmış, faz 3 çalışması ile beraber üretimi yapılacak. Türk yerli aşımızın piyasaya girmesi ikinci bir aşı da yine Isparta'da geliştirilen bir aşı Adıyaman'da üretilmesi söz konusu olabilme ihtimali çok yüksek ama bu süreç faz 3 hazırlık çalışmalarının bitmesi yaygınlaşması biraz zaman alacak. Birkaç ay daha zaman alacak tabii bunlar teknik konular o teknik sürecin birebir olan geçirmesi gerekiyor. "

"Çocuklar maske konusunu ciddiye almalı"

Çocukların özellikle maske konusunu ciddiye almaları gerektiğini hatırlatan Dr. Kutlu, şöyle devam etti:

"Her maske çocuğun bir şekilde karşı taraftan gelecek olan tehdidi evine götürmesi için ciddi bir engel. Yani o tehdidi alıp annesine, babasına, anneannesine babaannesine bir şekilde götürmesi babında maske ciddi bir bariyer. Maskeyi çocukların sürekli kullanmaları gerektiğini hatırlatmamız gerekiyor.

9 yaşın altındaki çocuklar yani ilkokuldaki çocuklar hastalığın ulaşabilmesi için pozitif kişilerle çok ciddi yoğun temaslı olmaları gerekiyor. Çocuğun evinde ciddi bir hastalık yoksa hastalanması söz konusu değil ama çocuktan çocuğa geçiş maalesef var. Çocuktan çocuğa geçiş olduktan sonra o çocuk da götürüp sınıf arkadaşı ya da okuldaki irtibat kurduğu kişinin ailesine tekrardan götürebilir.

Gençlerde ise 12. sınıfta olan ve ortaokul sınıfındaki öğrenciler bu işin kendileri için hiperaktif bir hayati risk olmadığı yönünde bilincinde. Bize bir şey olmaz, biz ayakta geçiriyoruz bu hastalığı geçireceğiz mantığındalar. Dershanede ama üniversite hazırlık için KPSS hazırlık için bu gençlerde aynı düşüncedeler. Ancak gençlerin şunları bilmeleri gerekiyor belki kendilerine bir şey olmaz ama

30 küsur yaşlarında hiçbir hastalığı olmayan bir arkadaşımız bilinen bir hastalığı yok diye biliyorum. Nabzına baktım herhangi bir hastalığın yok ama ölüm nedeni Kovid-19. Bu işin gençliği de yok hiçbir sosyal şey hastalığınız yok, eşlik eden hastalığınız yok hiçbir risk faktörü de değilsiniz ama kaydedilebiliyor. Eğer bunu bilinçli olursak gençler de biraz gözü kara olmazlar hastalığın kendime bulaşmaması için her türlü gayreti  göstermeleri gerekiyor."

"Keşke evde de maske kullanabilsek"

Çocukların ve gençlerin, ellerini yüzlerini yıkamadan ve üzerlerini değiştirmeden büyüklerin yanında bulunmamaları gerekiğine dikkat çeken Dr. Kutlu, açıklamasını şöyle tamamladı:

Üzerini değiştirsin, elini yüzünü yıkasın büyüğünün yanına öyle gitsin. Bizim toplumda keşke yapabilsek ev içerisinde maske kullanabilsek ama genelde ev içerisinde maske kullanmak söz konusu olmuyor. Hem içeride maske kullanmayınca da eve giren birisi evdeki herkesin hasta olmasına sebep oluyor.

Kural olarak Adıyaman'da yaklaşık olarak mayıs ayından bu yana evin dışına çıktığımızda maske takmak zorundasınız eğer herhangi bir çevirmede maske takarsanız yanımdaki eşim deseniz daha iyi kurtulamazsınız ceza yersiniz.

Çünkü sağlık kurulu kararı gereği Adıyaman'da meskenden çıkıldığı anda herkesin ama herkesin maske takma hükümlülüğü var. Bu hükme uymadığınızda hakkınızda işlem yapılabilir velev ki aynı ev içerisinde beraber yaşayabiliyorsan arabada da aynı maskesiz yaşarım tamam doğrudur belki o konuda kendinizi haklı görebilirsiniz ancak bu hayat net.

 Adıyaman'da evinizin dışına çıktığınızda yaşadığınız mekanın dışına çıktığında maske takmak zorundasınız. Maskeyi çıkarmak için gerekçe olduğundan dolayı Adıyaman’da bazı caddelerde ve bu caddelere bakan sokaklara girişinde sigara içmek durumunda değildir. Ceza ile de karşılaşılabilir karşı tarafı da etkileyebilir.

Uyarılara uyalım. vatandaş maskeyi çıkarttığı zaman virüsü dışarıdan alabilme ihtimali çok yüksek. Çok zor değil. 15-20 gün, 1 ay maskesiz sokağa çıkmazsak bir şekilde karşımızdaki ile bir buçuk metrelik mesafeyi koruduğumuzda inanın 15 günde maviyiz diyebiliriz."

Kaynak : PHA

Kaynak: pha