Adıyaman Psikologlar Derneği Başkanı Psikolog Murat Arar, 15 Temmuzda FETÖ terör örgütü tarafından yapılan darbe girişimine tepki gösterdi.

Arar, yaptığı açıklamada, 15 Temmuz tarihli ihanet hareketinin toplumun büyük bir kesiminde şok etkisi yarattığını ve bilinçaltında kodlanmış korkuları depreştirerek, kaygı düzeyini pik yaptırdığını söyledi.

Kimimiz bu ihanete uykuda yakalanmış, kimimiz misafirlikte, kimimiz tatilde, kimimiz ailemizden uzakta şehir dışında, kimimiz parkta veya sokakta ve kimimizde ihanet çetesinin hedefi olan kurumlarda görevimizin başında diyen Arar, şöyle devam etti:

Bu anlamakta ve anlamlandırmakta güçlük yaşadığımız hareket hepimizi farklı etkilemişti; çocuklar, ebeveynlerin gözündeki korku ve endişeden, sokaktan gelen bağrışmalar ve korna seslerinden, yetişkinler ise sokakta tankların, uçakların, helikopterlerin, zırhlı araçların ve silahların sesinden ve bu girişimi bedenini, ruhunu, göğsünü siper eden kahramanların sesinden anlamlandırmaya çalışıyordu. Hepimizde korku, endişe, öfke, çaresizlik ve uzun saatler süren belirsizlik duygusu. Kimimiz kitle iletişim araçlarının karşısında, kimimiz sokaklarda ama hepimiz tek yürek ve tek umut, kimimiz dualarla kimimiz haykırışlarla, gönüllerde bir tek dilek; Allahım sen emellerini boşa çıkar, onları amaçlarıyla beraber alt et. Saatler geçmiş ve gün ışımaya başlamış yeni gün yeni umutlarla, yeni müjdelerle yeniden doğuşa işaret etmekte gibiydi. Emellerine ulaşamayan hainler bir bir etkisiz hale getirilirken bizler hala olayı anlamaya çalışmakta ama başarılan bu büyük zaferin farkına varamayacak ölçüde hala şokta idik. Milli irade teslim olmamış kendine ait olanın bir başkasına teslim etmemişti. Halk bu defa susmamış, sinmemiş ve bu ihanete sessiz kalmamıştı. Milletin vatan sevgisi, sonucu öngöremeyecek kadar bu toplumdan kopmuş hastalıklı bir zihniyet tarafından test edilmiş ama bir tokat gibi yüzlerine çarpmıştı. Sokaklar sakindi, insanlar işlerinin başına gitmekte, tatilciler tatiline devam etmekte ama bir gerçek vardı ki Memleket uçurumun kenarından dönmekte idi

- ETKİLERİ SİLİNMEYECEK
Bunun bir travma olduğunu kaydeden Arar, Belki etkileri günlerce, aylarca ve yıllarca silinemeyecek ölçüde ağır bir travma. İnsanlarda kaygı, korku, öfkeye yol açan şoklara sebep olan belki de hiç olmadığı kadar çaresiz hissettiren bir travma. Yine birileri toplumu korku ile terbiye etmenin çabası içinde insan eliyle travmaya sebep olmakta idi. Bu defa bir deprem değildi, bir kaza değildi travmaya sebep olan bu defa daha da inciten daha da yaralayan bir kaynaktan besleniyordu travma, belki de herkesin kendini güvende hissetmesine evinde rahat uyuyabilmesine adres gösterdiği bir noktadan, Peygamber Ocağına sızmış gözü dönmüş bir çeteden kaynaklanıyordu. Korku ve kaygının yüreğimizdeki dansına güvensizlikte eşlik ediyordu artık. Güven duygusu da zedelenmişti dedi.

- DEMOKRASİ NÖBETLERİ ÖNEMLİ

Demokrasi nöbetlerinin önemli olduğunun altını çizen Arar, şöyle konuştu:

Yaşamımızı ve fiziksel bütünlüğümüzü tehdit eden bu anormal olaya gösterilen normal tepkilerde aslında hissettiklerimiz ama bu duyguların yerini umutsuzluğun ve güvensizliğin yerleşmesine izin verilmemeliydi. Kapsayıcı bir çözüm gerekiyordu kitleleri travmatize eden bu olayla ve sonuçlarıyla baş edebilmek için. Belki tehdit hala devam ediyordu ve ortak akıl birbirimize kenetlenmemiz birbirimize destek olmamız gerektiğini söylüyordu. Herkes hissettiklerini ve düşündüklerini çok rahat bir şekilde paylaşabiliyordu yanındakiyle. Sağduyu sokaklarda birlikte olmanın kendimizi güvende hissetmemize ve daha güçlü hissetmemize sağladığı katkıyı fark etmişti. Belki başlangıçta tehdide yönelik bir savunma amacı taşıyordu ama hissettirmeden toplumun travmatize eden bir olayı belki de hasarsız atlatmasına katkı sağlıyordu. Evet bu olaydan güçlenerek çıkabiliyorduk artık ve bu sürecin adıydı belki de Demokrasi Nöbetleri. Bu bir model olabilir aslında, Sosyal Bilimler adına araştırılmaya, anlaşılmaya muhtaç bir olgu olarak. Olayın kendisi , oluş biçimi ve sonuçları 78 milyonu travmatize edebilecek ölçüde iken 78 milyonun kenetlenerek, güçlenerek ve güven duygusunu ve umudunu daha da pekiştirerek geride bırakabiliyor olması. Aynı zamanda krizin yönetiliş biçimi benzersiz bir örnek olarak sanırım idari ve siyasi bilimlerde yıllarca konuşulacak, tartışılacak ve makalelere konu olacaktır.
Her olay doğru değerlendirildiğinde bir fırsata dönüştürülebilinir. Hep ifade edilir bazen krizlerden güçlenerekten çıkılabilinir. Sanırım bunu başarıyor bu toplum, sanırım toplumun verdiği bu ortak mesaj kendimizi daha güvende hissetmemize büyük katkı sağladı, korkularımız önlendi ve kaygımız hafifledi. Sanırım şimdi güçlenerek bu süreci geride bırakmak adına hepimizin sürece katkı koyma zamanı. Demokrasi nöbetlerinin sonucu oluşan ruhu, o pozitif iklimi yaşatmak, yaymak ve geleceğe taşımak kimseyi ötekileştirmeden hep birlikte bir olmak zamanı. Tıpkı Çanakkale’deki ruh gibi. 15 Temmuz Demokrasi Şehitlerini Rahmetle anıyoruz

Kaynak : PHA
Editör: Adıyaman Haber