Safranbolu, Karabük’ün 60.000 nüfuslu küçük bir ilçesi… En büyük gelir kaynaklarından biri turizm dersek sanırım yanlış olmaz. Bir yeri turistin gezmesi için önce o belde yöneticilerinin ve halkının orayı görmesi, ıslah, imar ve ihya etmesi, geziyi kolaylaştırıcı önlemler alması şarttır. Safranbolu bu anlamda Beypazarı gibi başarıya imza atan yerlerden biri olmuş. Adıyaman’da biten meslekler olarak yılda-iki yılda bir ancak basında haberini okuduğumuz yemenicilik, ahşap el işlemeciliği ve kalaycılık gibi mesleklere dahi çarşı merkezinde yer vererek gelenlerin görmesini, alışveriş yapmasını, sektörün kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamış. Tarihi ve turistik yerlerinden Tokatlı Kanyonuna inmek ve kanyonda gezinmek için ahşap merdivenler yapmış, harika manzaralı yem yeşil doğayı, rahatça izlemek için 75 tona kadar ağırlığı taşıyabilen 80 metre yükseklikte camdan seyir terası yapmış. 15-20 dakikalığına “ayaküstü” tanıştığımız yerel turizmcilerden Ramazan Yalçın, şube başkanlığını yaptığı Memleketçi Sanayici ve İşadamları Derneği adına kanyona iniş için İl Özel İdaresi eliyle asansör yaptırmak için çalışmalara başlamış. Diz kireçlenmesini ”arkadaş edinen!” yaşlılar ile engelliler gibi dezavantajlı gruplar için çok yerinde bir “hedef”.

                Bu kanyonu görünce, “Yolcu Yollarda” adlı TV program yapımcılığı ve sunuculuğundan sonra, İstanbul Sultangazi’de özellikle Adıyaman ve Malatyalıların mekânı olan “Mekân Yolcu” adlı kafe /restoranında yayıncılığını yaptığı “Yolcu Yollarda” dergisinde Yusuf Özpolat’ın konu aldığı “Adıyaman-Gerger Kanyonları”nı hatırladım.  İnternette göz gezdirdiğimde fotoğraf sanatçılığı ve doğa turizmciliği gönüllüsü Bilal Mente ile gergerhaber.net haber sitesi sahibi Abdurrahman Kurtbey’in hazırladığı Fırat Nehri’nin mavi suları üzerinde kanyonları şimdilik “uzaktan görmek” için de olsa büyük teknelerle yapılan gezinti videolarını izledim, izlemeye de değer buldum. Videodaki müziklerin sadece yöre müziğinden ziyade ulusal müzik olmasının daha kapsayıcı olacağını ve çekicilik kazandıracağını düşündüm. Gerger Kanyonlarını görmek isteyenlerin otomobil veya otobüsle Gerger ilçesine bağlı Şahintepe mevkisine gelinip, buradan feribotla üç saatlik gezintiden sonra “güneydoğunun asma köprüsü” olan Nissibi Köprüsünde son bulacağı dergide yazıyor… Anlaşıldığı kadarıyla gezi programında “karaya ayak basmak!” maalesef henüz yok. Dileriz ileride o da olur. Turizm firmalarınca Nemrut ve ülkemizde kabri sahih Eyüp Sultan’dan sonra ikinci Sahabe olan Safvan bin Muattal destinasyonuna da eklenir, Safranbolu Tokatlı Kanyonu gibi tam anlamıyla turizme kazandırılır.  

Doğa koşulları farklılığı biryana iki kanyon arasındaki en önemli farkın, “insan eli” değip değmemesi olarak gördüm. Adıyaman İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında Vali, kaymakam ve belediye başkanları bu farkı gidermek için yüksek sahiplenme duygusu ile kalıcı adımlar atar mı? İstanbul’daki Gergerli STK ve hayırsever işadamlarının Adıyaman Tanıtma Vakfına bu şartla yapacakları bağışlarla bu “insan eli” eksikliği giderilebilir mi? Yoksa 1975’lerde okuduğum ülkemiz ekonomisini irdeleyen bir kitabın unutamadığım, “Fakirliğimizin sebebi yine fakirliktir.” şeklindeki son cümlesi 40 yıl sonra tekrar mı edilir?  

Birlikte göreceğiz!