Sanki akıl tutulması yaşanıyor.

Hayâ, iman, edep, adap yok oluyor.

Anlayacağınız insanlığın tükendiği, inim inim inleyerek yok olduğu zamanlar yaşıyoruz.

Belki ellerimizi yüce yaratana açıyoruz,

Belki dudaklarımızdan dualar dökülüyor.

Belki gözlerimizden yaşlar da akıyor, yüreğimizin yumuşaklığından…

O kadar, evet sadece o kadar!

***

Hep derler ki, Karaman'ın koyunu,

Herkes almıştır, bedenin boyunu,

Söyleyin kaldı mı başka oyunu.

Öğrenelim artık, onun soyunu.

***

Bir bakıyorsunuz, pompayla yavaş yavaş şişiriliyorsunuz!

Hiç farkında olmazsınız / olamazsınız.

Taa ki dolana kadar, sonra!...

PUFFFF!

Dolduruşa gelip, dolmuşa binmeyeceksiniz!

Demişti bir büyüğüm.

Haksız de değil galiba.

***

Bir anne-baba 7 çocuğuna bakar,  büyütür, aş, iş ve eş sahibi eder.

Çocuklar, bir anne-babaya bakmaz, bakamaz.

Bazen anne-babadan o kadar içten, acıklı ve iç acıtıcı sözler ve söylemler duyarız ki, ciğerimiz parçalanır.

Şaşırırız, kızarız, üzülürüz, ama ne çare maalesef oluyor.

“Ben yavrum için, saçlarımı süpürge yaptım.

“Yemedim, içmedim, onu okuttum.”

“Onun her şeyini temin ettim.”

“Gençliğimi, her şeyimi onların yoluna harcadım.”

“Gözü dışarıda olmasın diye, eve interneti, televizyonu, radyoyu, cep telefonunu,, bilgisayarını, tabletini, cebine parayı, daha ne varsa aldım.”

Diye devam ederler, ağlamaklı olarak.

Allah için siz söyleyin, “Ben daha ne yapabilirim?” diye bitirirler sözleri.

Evet, görünüşte belki anne-baba olarak çocuklarımız için her şeyi yapmışızdır.

Anne-baba olarak bu yapılanlar yeterli mi, eksik olan veya yapılmayan şeyler yok mudur?

Yok mu başka eksiğimiz!

Yok mu başka yapacağımız, yapacaklarımız!

Kerim BAYDAK

[email protected]