Yaşamımızın temel kaynağı içtiğimiz su, soluduğumuz hava, tükettiğimiz yiyecekler bizi yaşama karşı dirençli kılar. Fakat günümüzde doğal beslenmeden ne yazık ki bahsetmemiz mümkün değil. Ne içtiğimiz suyun, ne tükettiğimiz gıdanın ne de soluduğumuz havanın doğallığı kalmadı. Tıpkı insan ilişkilerinin yapaylaştığı, güven duygusunun zayıf olduğu gibi. İnsan sağlığının bu kadar önemsenmediği ülkemde gördüklerim, tanık olduklarım yüreğimi burkuyor.

Annelerimizin saçta yaptığı o yufka ekmeklerin kokusunu anımsadığım zaman, teknoloji ne kadar ilerlemiş olsa da, hayatımızı kolaylaştırmış olsa da geçmişin o doğallığına özlem duymuyor değilim. Günümüzde siyasetin yaşamımızın her alanına dokunduğu, müdahale ederken aslında yaşamımızı kolaylaştıran bir yapı olması gerekirken; İçinde boğuştuğumuz, çatıştığımız, temel sorunların çözümünü beklerken ne kadar çaresizleştiğimizi görüyorum. Oysa Çözüm merciinde olanların dayattığı çözümsüzlük sorunları bu kadar derinleştirdi.

İnsan hayatı siyaset üstü olmalıdır. Oylarımızla seçtiğimiz Milletvekilleri Meclis'te insan sağlığıyla ilgili önemli konular oylanırken halkın sağlığını kim ne kadar düşündü diye hiç kafa yordunuz mu?

Asıl konuya geleyim. Termik Santrallerin insan hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini, Termik Santral Alternatif enerji kaynakları varken neden Termik Santral ve HES' ler. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Türkiye' nin farklı illerine dağılmış, 15 Termik Santral baca filtrelerinin takılmamaması 2,5 yıl daha erteleyen kanun teklifi AKP ve MHP'nin oylarıyla kabul edildiğini önceki makalemde paylaşmıştım. Bu konuda İYİ Parti ve CHP milletvekilleri direndi fakat ne çare!.. Torba yasalarla çoğunluğuna güvenen mevcut iktidar istediği yasayı istediği gecede geçiriyor. Türkiye'nin günlerdir tartıştığı kömürlü termik santraller birçok ülkenin gündeminden çıkarıldı. Küresel iklim krizini de tetikleyen en önemli kirleticilerden biri olan termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar ise bilim insanları tarafından hazırlanan çok sayıda rapor ile ortaya konulmasına rağmen bu vurdumduymazlık niye?...

Hangi siyasi düşünce olursa olsun insan sağlığını bozan, yok eden hiç bir yasaya onay verilmemelidir. İNSAN sağlığını yok sayanlara yazıklar olsun diyorum! Sağlıklı yaşama hakkımız olduğunu düşünüyorum. Alternatif eneji kaynakları varken neden insan sağlığını riske atan Termik Santral ve Hesler? Örneğin Rüzgâr enerjisi; kirletici etkiye sahip gazların salınmaması, temiz bir enerji kaynağıdır. Rüzgâr enerjisinin yanı sıra güneş ve jeo termal enerji de hem seracılık gibi istihdamı arttırıcı özellikleri hem de çevre ile ilişkisi açısından önemli enerji kaynaklarıdır. Sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz, güvenilir, çevre dostu ve yerli bir enerji kaynağıdır. Dünyadaki enerji ihtiyacının artması ve çevreye duyarlı enerji kaynaklarına yönelme ihtiyacı rüzgâr, jeo termal ve güneş enerjisine olan ilgiyi son dönemlerde olabildiğince arttırmıştır . Fakat biz neden ısrarla çevre ve insan düşmanı olduk? Zehir solumamızı isteyenler, bu karara evet diyenler yarın torunlarına bunu nasıl izah edecekler? Hiç düşündünüz mü son yıllarda gribe yakalanır gibi neden kanser vakaları çoğaldı diye ?... Termik santral baca külleri ile oluşan ortam kirliliği halkın sağlığını etkilediği gibi geçimini de etkileyecektir. Bacalara filtre takılmazsa 1Milyon 50 Bin kişi çalışmayacak duruma gelecek. 7 Milyon insan hastalık izni alacak. Peki ya Çocukların durumu ne olacak? PARDON, İNSAN sağlığı mı dediniz!.... 2.12.2019 

Önemli Not; yazıyı paylaştığım anda duydum ki Sn. Cumhurbaşkanı yasayı Veto etmiş.

Fatma Ulubey