Milli ve manevi değerlerimizi yok etiler.

Biliyorlardı ki bir toplumu yok etmenin en kolay ve basit yolu milli, manevi ve ahlaki değerleri yok etmektir.

Biliyorlardı ki, tarih mili ve manevi değerlerine sahip olamayan milletler, tarih sahnesinden, dünya coğrafyasından yok olup gitmişlerdir.

Değerlerimizi saldıran, değiştirilmesine ve yozlaşmasına vesile olması sebep olanları sevdik, sevmeye zorlandık. Gençlerimizin ahlakıyla oynayıp, temellerine dinamit koydular.

Günü geldiğinde fitili ateşlediler.

Oysaki İslam din âlimlerimiz; “İnsan, seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.” Hadîs-i Şerifte: “Kişi sevdiği ile beraberdir” demişlerdir.

İşte o bildiklerinin tersine hareket ederek yanıltmalı ve gençlerimize sahip çıkmalı, milli, manevi ve ahlaki değerlerimize sahip çıkacak şekilde yetiştirmeliyiz.

***

Güzel bir yerde, güzel bir şekilde yaşamayı herkes ister şüphesiz.

Hayatın ömrünün kısa ve uzun olmasına fazla takılmadan, nasıl rahat olabilecekse, o şekilde bir yer ve mekân, havası, suyu, yeşili ve yaşam kalitesi ve hayat standarttı yeksek olan bir yer seçer, ister.

Sürekli bunun için çalışır, çabalar, birikimler yapar ve birikimlerini de bu uğurda, bu amaç için harcar.

Şu unutulmamalıdır ki para belki çok gereklidir, belki rahat ettirir, ancak mutlu ettiği, mutluluk ve huzur verdiği söylenemez.

İnsanın vicdan ile cüzdanını arasına sıkıştığı bir yerde, ortamda, kimse mutluluktan, huzurdan bahsedemez. Ancak paranın da bir araç olarak, amaçlar için vazgeçilmezi olduğu da bilinen bir gerçektir.

Bunu kimse inkâr edemez.

***

Kıyılan canlar,

Ölümler,

Şehit haberleri,

Akan gözyaşları,

Dökülen kanlar,

Yangın yeri yürekler,

Kırık, buruk kalpler,

Yıprandık, yorulduk,

Mazlumlara zulüm,

Her konuda istismarlar,

Bunaldık, duyarsızlaştık,

Sıradanlaşan olayları artık kanıksadık,

“Bana ne! “ “bana dokunmayan yılan çok yaşasın!” dedik.

Unuttuk ve geçiştirdik.

Bireyselleştik, hırçınlaştık, vahşileştik,

Menfaatçi ve tamahkâr hale geldik,

Neden ve niçinler içinde boğulduk,

İç muhasebeden, öz eleştiriden, empatiden uzak bir yaşama mahkûm olduk.

***

Bazı konular var ki, anlatsan bir türlü, anlatmasan bir türlü,

Öyle sözler var ki söylesen bir türlü, söylemesen bin bir türlü.

Herkes senden akıllı, herkes senden daha fazlasını ve en iyisini biliyor.

Akıl vermeye gelince çok, ama iş yapmaya gelince ortada yoklar.

Hani hep söylenir ya!

İşi biliyorlar, işe gitmiyorlar.

Ayakta uyuyorlar, otele para vermiyorlar.

Güya zenginler ama, cepleri delik deşik.

***

Yangın, sürgün, zulümlerin yer aldığı sahnelerin en kötü oyuncuları insanlardır.

***

At izi, it izi, birbirine karışmış.

Kimin eli, kimin cebinde, belli değil.

Susun, sakın ola çocuklar duymasın!

Sonra, nasıl anlatırız!

Kerim BAYDAK

[email protected]