2020 geçiyor ama nasıl geçiyor.Savaşlar, depremler, doğal afetler…

(Yangınlar, seller, çekirge, maymun, kelebek istilaları, virüsler…)

Öyle dil, din, renk, ülke ayırt etmeksizin, herkese adaletli davranmaya başlıyor.

***

Hemen hemen her yüz yılda bir ortaya çıkan ve dünyayı tamamen değiştiren salgınlar, savaşlar, doğal afetlerin galiba sonuncusu da bu Kovit-19 virüsü olacak görünüyor.

Çaresizliğin, acziyetin ve şartsız teslimiyetin hâkim olduğu küreselleşen dünya, önü alınamaz şekilde topyekün bir kaosa doğru koşar adım gidiyor.

***

Son olarak Çin’de ortaya çıkan görünmeyen bir virüs, bütün dünyayı kasıp kavurmaya başladı.

Güçlü-güçsüz, zengin-fakir, yaşlı-genç, kadın-erkek ayırımı yapmadan herkesi pençesinde kıvrandırmaya başladı.

DSÖ tarafından Pandemik salgın olarak açıklanan Kovit-19 korona virüsünden herkes nasibini almaya başladı.

Gözle görülemeyen bu düşman virüs için, bütün ülkeler kurtulmak adına seferber olmaya başladılar.

***

En büyük benim diye böbürlenen, teknolojik her türlü silaha sahibim diyenlerin, ordularıyla, paralarıyla, ün salanların, görünmeyendüşman dedikleri bir virüs karşısında, ne kadar da aciz kaldıklarını dünya görmüş oldu.

Öyle ki dünya zenginlerinin bir savaş ya da felaket anında, bulundukları ülkeyi terk ederek, daha güvenilir bir ülkeye giderlerken, şimdi elleri ayakları bağlı vaziyette evlerini hapsolmuş durumdalar.

***

İnsanlığın müzmin hastalığı olan, birbirini suçlama alışkanlığı yine nüksetti.

Her ülke bir diğerini suçlarken, yardımlaşma ve dayanışma adına kurulmuş olan bazı uluslararası oluşumların varlıkları da tartışılır oldu.

***

Bazı ülkeler bunu fırsata çevirecek politikalar üreterek, ölen ölür kalan sağlar bizimdir, toplum bağışıklık kazansın diyor, bazıları yaşlanan nüfustan kurtulmak istiyor, bazıları teslim bayrağını çekerek, ne olursa olsun artık, biz vazgeçtik diyorlar.

Bazıları “sizleri Allah’a şikâyet edeceğim!” diyen Aylan bebekler gibi binlerce çocuğa yapılanların sessiz intikamı diyor, bazıları bana kimsenin gücü yetmez diyenlere verilen bir ders olduğunu söylüyor, bazıları artık zıvanadan çıkan insanlığa verilen bir ceza olduğunu söylüyor.

Yoksa neden çocukları etkilemiyor da, hep belli bir yaşın üstündekileri etkiliyor, sadece bağışıklıkla alakalı bir durum diyerek kurtulmak mı gerekiyor acaba?

***

Bu virüsten kurtulmanın çaresi temizlikse, o zaman en güzeli İslam’ı yaşamak olacaktır.

Müslümanlığı hayatımıza tatbik etmek olacaktır.

Temizliğin ve hijyenin büyük önem kazandığı virüsten kurtulmak için tedbir amaçlı günde 5 vakit abdest almakla sağlanabilir.

Sadece 5 vakit mi, yemeklerden önce ve sonra 6 vakit, lavabolardan çıktıktan sonraki belki beş on sefer elleri bolca yıkamakla, toplamda en az yirmi defa yıkanan ellerde mikrop kalır mı?

***

Virüsü karşı görüntülü basında arz-ı endam eden sayısız bilgiçlik taslayan, tedbir ve önlemlerden bahseden bilgi sahibi insanlardan hangisine inanacağımızı şaşırdık.

Aşırı bir bilgi kirliliği mevcut.

***

Kurtuluş olacak mı, elbette ki olacak.

Yeter ki insanlık insan olduğunun farkına varsın.

Yeter ki Hâkim-i Mutlak’a olan inancını kaybetmesin.

İnsanlara bu virüsü bulaştırmama adına özellikle yaşlılar ve hastalar evlerimizden dışarı çıkmayacağız, evlerimizde kalacağız, yetkililerin söylediklerini harfiyen uymaya ve uygulamaya çalışacağız.

Hiçbir ebedi ve kalıcı değildir, bu da nihayete erecektir.

Kerim BAYDAK

[email protected]