Aydın, yaptığı açıklamada, özellikle Türkiye'nin uluslararası kamuoyu nezdindeki haklılığının bu operasyonla tescillendiğini ifade etti.

15 Temmuz ve 7 Ağustos Yenikapı ruhunun halen devam ettiğini ve bütün milletin buna kenetlendiğini vurgulayan Aydın, "Çünkü burada yaptığımız işin çok doğru ve uluslararası açısından adeta meşru müdafaa hakkının kullanımından ibaret olduğu gerçeği şu anda ortadadır. Çünkü burada biz bu operasyona başlarken başta da ifade ettik. Bir defa Suriye'nin toprak bütünlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Emperyal bir iddia ile ya da işte sömürgeci mantıkla orada değiliz. Orada olmamızın haklı tarafı Türkiye'nin dışarıdan gelen bu tehlikelere karşı bir meşru müdafaa hakkını kullanması, artı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51. maddesi, terörle mücadeleye ilişkindir. Yine terörle mücadeleye ilişkin olarak Birleşmiş Milletlerin zahir zamanlarda almış oldukları çok sayıda karara istinaden, uluslararası hukuka uygun olarak başlatılan bir operasyon ve bu operasyonda kesinlikle oradaki sivil halkla ilgili en ufak bir problem yok. Tam tersine adeta zorba terör unsurları tarafından baskılanmış olan o halkın da huzuru, refahı için bir nevi gerekliydi. Yine o bölgeden Türkiye'ye yönelen çok sayıda tehlike oldu, çok sayıda tehdit oldu"dedi.

- O BÖLGEDEN SIZMALAR VAR

O bölgelerden Türkiye'ye sızmaların olduğunu belirten Aydın, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye o bölgeden sızmalar var. Bakın Amanos Dağlarıyla çevrili olan bir bölge, bizim Kilis'ten Hatay'a kadar uzanan hatta Amanos Dağları ve karşı tarafa oradan Türkiye çok sayıda PKK, YPG unsurlarının sızdığını bizler biliyoruz. Biraz coğrafik olarak da zor olan, dağlık olan bir bölge. Yine o bölgeden Türkiye'ye sayısız saldırılar olmuş. Ve bugüne kadar Suriye’den bizim tarafa yapılan bir nevi saldırılar sonucu zannediyorum 315-316 sivil hayatını kaybetmiş. Yani son iki senelik duruma baktığınızda... Hal bu iken oradan Türkiye'ye yönelen çok ciddi tehditler varken, tehlikeler varken Türkiye kendi tedbirini almayacak mı? Vatandaşın can ve mal güvenliğini korumayacak mı? Türkiye sınırlarını güvende tutmayacak mı? Bütün bunlar bize bunu gösteriyor ki Türkiye bu operasyonda çok haklı. Bakın bugün bize söz söyleyenlere baktığınızda, 10 bin kilometre öteden gelip de terör örgütlerini silahlandıranların bir defa söz söylemeye haklarının dahi olmaması gerekir. Şimdi sadece sözle bu işler olmuyor. Hani derler ya "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." Bir taraftan sıkıştığınızda hemen böyle bir manevrayla vaziyeti kurtarayım derseniz olmaz. Yani somut bir takım şeyler görmek istiyor Türkiye"

- AMERİKA TERCİH YAPMAK ZORUNDA

Amerika'nın bir tercih yapmak zorunda olduğunu belirten Aydın, "Gerçekten Amerika bir tercih yapmak zorunda. Aslında batının tümü bir tercih yapmak zorunda. Bir taraftan terör örgütü var, öbür taraftan meşru müdafaa hakkını kullanan bir güçlü ülke var. Ve sözüm ona ittifak ettiğiniz, müttefik olarak gördüğünüz bir dost ülke Türkiye var. Şimdi terör örgütünden yana mı tavrınızı takacaksınız yoksa Türkiye'den yana bir tercihte mi bulunacaksınız? Aslında şu anda bir samimiyet testinden geçiyor. Sadece söylemleriyle değil, eylem önemlidir. Nerede duracağını, Amerika kendisi göstermek durumunda. Terör örgütlerinden yana mı duracaksınız kardeşim, Türkiye'den yana mı? Yani iki kere iki dört. Yok şöyleydi de, böyleydi de, bir takım manevralarla, geçmiş zamanlarda da zahir dönemlerde bunu gördük. Yani bir taraftan zoru gördüğü zaman bir manevra yapıyor ama artık bir somut olarak gerçekten teröre karşı Türkiye'nin yanında, dost ve müttefik ülkenin yanında olduğunu görmek istiyoruz"ifadelerini kullandı.

- 5 BİN TIR SİLAH GÖNDERİLDİ

Amerika'nın 5 bin tır silah gönderdiğini aktaran Aydın, şöyle devam etti:

"Şimdi siz 4 bin 900 tırdan bahsediliyor, yaklaşık 5 bin tır silahı bunlara taşıdınız. Şimdi terör örgütü olduğunu söylüyoruz biz. Bir terör örgütüne silahla besleyerek, alan açarak, adeta bir devlet kurdurarak bir başka terör örgütünü yok etmeye çalışıyorsunuz. Kaldı ki öbür terör örgütünün yani DEAŞ'ın da kim eliyle kurulduğu, yine kimin gözetiminde ortadan kaybolduğunu da yine bu millet gördü. Bütün dünya gördü. Şimdi DEAŞ'a karşı en büyük mücadele kim koydu? Yine Türkiye koydu. Fırat Kalkanıyla Cerablus'u nasıl güvenli haline getirdiysek şimdi de Zeytin Dalı Operasyonuyla aynı mantıkla Afrini güvenli bölge haline getirmeye çalışıyoruz. Bu sadece Türkiye için değil, o bölge halkı için de güvenli hale gelmiş olacak. Kaldı ki oradan Türkiye'ye göçü önlemiş olacağız. Yine Türkiye'de mukim olup da şu anda geçici olarak barınan ve Suriye'den o savaştan kaçanların, o zorbalıktan kaçanların en az belki 400-500 bini Afrine geri dönecek, güvenli hale gelmesiyle birlikte. Kendi evlerine, kendi yurtlarına dönecekler. Bakın Cerablus'ta 100 bine yakın Suriyeli geri Cerablusa döndü. Oranın güvenli hale gelmesiyle birlikte. Kaldı ki oradan yeni mülteci akınları gelmedi. Onun da önünü kestik. Aslında bu batı için de, Avrupa için de önemli bir şey. Türkiye orada ciddi bir koridor oluyor. Ve eğer güvenli bir hale getirirseniz hem o bölge halkı güvende yaşayacak, oradan Türkiye’ye akınlar olmayacak, Türkiye üzerinden batıya da mülteci gitmeyecek hem de mevcut olan, dışarıdan, Suriye’den gelen mültecilerin büyük kısmının da tekrardan güvenli hale gelmesiyle birlikte o bölgeye gideceğini bizler biliyoruz. Bütün bunları dikkate aldığımızda, gerçekten herkesin safını net bir şekilde ortaya koyması lazım. Bir defa dünyada biz barış istiyorsak, dünyada gerçekten yaşanılabilir, sürdürülebilir bir huzur istiyorsak, bütün özellikle süper güçler başta olmak üzere, tüm ülkelerin teröre karşı net ve samimi bir duruş ortaya koyması lazım. Bölgeye barışı götürecek. Yani o bölge halkı da güvende yaşayacak"

- ORADAKİ TOPRAKLARDA GÖZÜMÜZ YOK

Türkiye'nin o topraklarda gözünün olmadığını vurgulayan Aydın, "Bizim oranın topraklarında gözümüz yok. Emperyal bir iddiayla, sömürgeci bir mantıkla oraya girmiyoruz, orada yerleşmeyeceğiz biz. Her seferinde Irak'ın da, Suriye'nin de biz toprak bütünlüğünü hep savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Ama bunu yaparken de oralarda yuvalanan terör örgütlerinin Türkiye'de karşı bir tehlike olarak, Türkiye'ye karşı bir tehlike olarak barınmasını da hoş karşılamayız. Bunun için de gereğini yaparız dedik ve bugün tam da bu mantıkla orada işte, "Bir gece ansızın gelebiliriz." demiştik. Şimdi geldik ve orada o terör unsurlarından temizlenene kadar orada kalacağız. Bakın orada hedefimiz şu; yani sivil halk deniyor, yok Kürt kardeşlerime karşı sanki bir şey varmış gibi bir takım algı operasyonları da yürütülüyor. Tamamen yanlış, haksız ve hadsiz söylemler, bunlara geleceğiz. Şimdi bakın, şimdi şunu söylüyorum ben. Orada tek hedefimiz var, terör unsurları, terör örgütleri ve bu terör örgütlerinin, bu PKK, YPG, PYD, DEAŞ... Bütün terör unsurları, hedefimiz o. Ve bu terör unsurlarının kullanmış olduğu silah, mühimmat depoları, lojistik depolar, bütün bunlar, bizim ana hedefimiz bu. Onun dışında hiçbir hedefimiz, hiçbir amacımız yok. Onları imha edene kadar, orayı terörden arındırıncaya kadar bu operasyonlar devam edecek. Yoksa sivil halkla ilgili en ufak bir tereddüdümüz yok, onlar bizim kardeşlerimiz ve bu yapılan operasyon neticesinde oradaki sivil halk da güvenli bir hale gelecek, daha huzurlu ve rahat bir yaşam sürecek inşallah. Tabi terörün iyisi kötüsü olmaz. Terör örgütünün herhangi bir etnik mensubiyeti de olmaz. Hangi etnik mensubiyete, hangi inanç grubuna ait olursa olsun, eğer terör uyguluyorsa, terör faaliyeti içerisinde ise bu teröristtir. Ne olursa olsun, etnik yapısı ne olursa olsun, mensubiyeti ne olursa olsun, onu bir tarafa koyalım ama onun dışında biz Amerika'ya hep bunu söyledik. Bakın 4900 tır silahtan bahsediliyor. Bu silahlar nereye gitti? Terör örgütüne gitti. Ve bu zaman zaman PKK'nın elinde bize namluyu çevirdiler, zaman zaman DEAŞ'ın elinde namlu olarak bize döndü. Bu silah yerinde kalmıyor, terör örgütleri biliyorsunuz sabit de değil. İsim değiştiriyor, yer değiştiriyor, silahlar el değiştiriyor ve bu el değiştiren silahlar bugün namluyu bize çevirdikleri gibi yarın bakın namlular Amerika'ya da çevrilir, batıya da, Almanyasına da, Fransasına da, diğerlerine de. Nitekim onların besletip büyütmüş oldukları DEAŞ terör örgütü mensupları, diğer terör örgütleri, maşa olarak kullandıkları tüm terör örgütleri bakıyorsun Fransada da canlı bomba oluyor kendini patlatıyor, Almanya'da da oluyor, Brüksel'de de oluyor, Amerika'da da oluyor. Yani bugün size, yarın bize oluyor. Yani eğer siz bu terör örgütlerini beslerseniz, terörü taşeron olarak kullanmaya çalışırsanız, bu terör örgütleri yarın size karşı da bu namluyu çevirir. Çünkü bu silahlar elden ele değişiyor, yurttan yurda değişiyor, isimler değiştiriyorlar ve bunlar PKK'nın eline geçiyor biliyoruz. DEAŞ'ın eline geçiyor kimi zaman. Ve şu anda YPG'nin orada DEAŞ'la işbirliği yaptığını da biliyoruz. Zaman zaman rejim güçleriyle birlikte de çalıştığını biliyoruz. Diğer terör unsurlarıyla da beraber çalıştığını biliyoruz. Yani burada kimse kusura bakmasın. İğneyi kendilerine batırması lazım bize söz söyleyenlerin. Yani bizim abdestimizden şüphemiz yok. Biz dünyanın neresinde olursa olsun eğer gerçekten bir terör örgütü varsa, terör faaliyetinde, içinde olan birileri varsa, Türkiye bütün bu terör örgütlerine karşı samimi ve net bir duruş ortaya koyuyor. Etkili ve kararlı bir mücadele sergiliyor"şeklinde konuştu.

 

 

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha