“Sağlıkta şiddet yasası çıkmadan sağlıktaki şiddet artacaktır”

Sağlık alanda yaşanan şiddetin artarak devam ettiğini kaydeden İbrahim Halil Aydın, “Hatırlarsanız 2021 yılında birleşmiş milletler sağlıkçı yılı, sağlık çalışanları yılı olarak kabul etmişti. Çünkü sağlıkçılar pandemi ile birlikte en çok çalışan ön saflarda olan kişilerdi. Bundan dolayı sağlık yılı olarak kabul etmişlerdi. Maalesef geldiğimiz noktaya baktığımızda, yeni açıklanan sağlıkta şiddet raporunda baktığımızda, gittikçe artan bir şiddet var sağlıkçılara yönelik. Biz bunu defalarca sendika olarak biz dile getirdik. Sağlıkta şiddet yasasının kabul edilmeli. Maalesef sağlıkta şiddet yasası kabul edilmedik sürece sağlıkta bu şiddet her zaman devam edecektir. Aslında şiddet bir sonuç bizlerin bunu konuşup tartışmamız gerekir sağlıkçıların itibarsızlaşması sağlık camiasının altının boşaltılması ile birlikte ister istemez sağlıkta bir şiddet artacaktır. Bu rapor sadece bir sonuç biz bunları sebebi ile birlikte konuşup tartışmamız gerekir. Onun için sağlıkta şiddet yasası çıkmadan sağlıktaki şiddet artacaktır” dedi.

“Yüzde 6 gülünç bir rakam”

Hiçbir zaman çalışanları lehine gelişen bir toplu iş sözleşmesi olmadığını öne süren Aydın, konuşmasının devamında ise, “Evet, dün toplu iş sözleşmesinde kamu çalışanları memurlar için bir maaş artışı teklifi geldi. Beklediğimiz bir şeydi şaşırdık mı? Hayır şaşırmadık. Çünkü bugün toplu iş sözleşmesine baktığımız zaman bir toplu iş sözleşmesi yok. Çünkü toplu pazarlık var. Toplu iş sözleşmelerine uluslararasına baktığımız zaman bir kere uluslararası düzenlemeler de çerçevesi şartları bellidir, yöntemleri bellidir. Ama biz bugün toplu iş sözleşmesinde grevsiz bir şekilde gidiyoruz. Grevin olmadığı bir toplu iş sözleşmesi maalesef çalışanların hiçbir zaman lehine olmayacaktır. Bugün geldiğimiz nokta da bunun bir göstergesidir. Bugün enflasyona baktığımız zaman tabi onların kendi açıklamış olduğu, yüzde 18 enflasyon var. Ama bugün sahada çalışan DİSK'in açıklamış olduğu rakam da ortada. Bugün somut olarak çalışanlara yansıyan bir yaşam standardımız da var. Bugün açıklanan yüzde 6'lık ama bugün ki yaşam standartlarımıza baktığımızda bütün sağlık çalışanların ve ya kamu çalışanların  yaşam standartlarına baktığımızda yüzde 6'lık gülünç bir rakam. Hiçbir zaman insanların temel ihtiyaçlarını giderebileceği bir artış değil ve zaten bunu biz toplu iş sözleşmesi öncesinde bulunduğumuz her platformda dile getirdik. Toplu iş sözleşmesinin şu anda 6’sı yapılıyor. Hepsi aynı şekilde birbirlerinin tekrarı oldu. Hiçbir zaman çalışanları lehine gelişen bir toplu iş sözleşmesi olmadı. Tabi ki bunun sebebi yine bizleriz, yetkili konfederasyonlardır. Konfederasyonlar kamu emekçilerin çıkarlarını asla düşünmediler. Bir kamu işveren gibi davrandılar. Kamu işverenin yanında bulundu. Dün eğer takip ettiyseniz toplu iş sözleşme sonrası Memur-Sen ile Kamu-Sen hadi diğer tarafa geçelim bakanın vermiş olduğu teklifi değerlendirelim oysa orda işçiler adına başka konfederasyonlar vardı ve bir odanın arkasına ve ya bir kabinin arkasına geçmeye konuşmaya hiç gerek yoktu. Kameranın önünde işçileri temsil eden tüm konfederasyonların bir arada bulunarak yapılan teklifi tartışmaları ve konuşmaları gerekir dediğim gibi yani bugün biz yetki verdiğimiz sendikalarda bu noktaya getirdi yetki verilen sendika kamu işveren gibi davranıp kamu çalışanların lehine hiçbir zaman duruş ve tavır sergilememişlerdir” diye konuştu.

“Virüsten kurtulabilmemiz için bizim aşı olmamız gerekiyor”

Salgın süreci hakkında da açıklama yapan Aydın, şunları kaydetti: “Evet biz 2 yıldır pandeminin içindeyiz. Pandemi tüm dünyayı ciddi bir şekilde etkiledi her yönüyle. Ekonomik, sosyal bütün yönleri ile çok ciddi bir şekilde etkilemiştir. Ülkemizi de ilimizi de ciddi bir şekilde etkilemiştir. Ve bizim bundan bir an önce kurtulmamız gerekir. Çünkü, pandemide bir şeylerin sonucudur. Virüs bulunduğu yerden çıkmadı aslında. Bizim hep söylediğimiz şey yani doğanın dengesi ile bizler oynadığımız sürece ister istemez bu tür hastalıklar çoğalacaktır. Bizim bugün aslında pandemi de sağlığı tartışmamız gerekiyor. En basiti kendi ülkemiz için sağlıktaki dönüşüm programı çerçevesinde sağlık tamamen bitti. Sağlık dönüşüm programı çerçevesinde koruyucu önleyicide tedavi hizmetlerinden çok tamamen tedavi edici, sağlık hizmetine yöneldiler. Yani tedavi hizmeti de tamamen sermayeye yönelik toplumu düşünmeyen bir sağlık sistemi, bugün içinde bulunduğumuz pandemi de bize şunu net gösterdi ki, biz burada sağlığı yönetemediğimizin net bir göstergesi. Pandemi de şu an biz bundan bir an önce toplumun çünkü şu an her aşamasını her kesimi ciddi bir şekilde esnafından tutalım, okula giden öğrencisine, sağlık alanında çalışan sağlıkçısını, toplumun her kesimini önemli bir şekilde etkilemiştir. Bizim bundan bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Bunun kurtulmanın yolu da bizim geçen hafta yaptığımız bir çalışma vardı. Bir kampanya biz Adıyaman’da başlatmıştık. Haydi Adıyaman toplumsal bağışıklık için aşı olmaya ve bizimde bu virüsten kurtulabilmemiz için bizim aşı olmamız gerekiyor.”

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha