Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumun ortak değerlerine yönelik yapılan türlü olumsuzlukları ve inanç hürriyetini baskılayan katı kuralları yaşlılarımızdan çok duyduk. Aynı zamanda kitaplardan da okuduk.

Mesela, mabetlerin bir bir kapatıldığını; amacı dışında kullanıldığını, hatta yok pahasına satıldığını bilmeyen yok.   

Keza inançlı kesimlere yönelik çeşitli bahanelerle uygulanan şiddet ve mağduriyetler bilinen bir gerçek.  

Dolayısıyla, topluma reva görülen söz konusu olumsuzluklar, ülke genelinde meydana gelir de, memleketimizi (Adıyaman) teğet geçer mi?

Elbette hayır…

Adıyaman için kendimce küçük çaplı bir araştırma yapmaya karar kıldım ve bunun için, (ismi bende saklı kalsın) pir-i fani bir amcaya sordum. Gelin bundan sonrasını O’ndan dinleyelim:

“Ülke genelinde inanılmaz bir baskı vardı. Bir kısım caminin kapısına kilit vuruldu, kimisi satıldı, kimisi hayvan barınağı olarak kullanıldı, kimisi de işyerine dönüştürüldü.

Geriye kalan bir kaç tanesi ise, Türkçe ezan okutularak, amacı dışına itildi. Tekke ve zaviyeler kapatıldı. İbadet yapma özgürlüğüne pranga vuruldu.  

Bunun yanı sıra, açlıktan kırılan yoksul halktan zorla vergi alındı. Vergi memurları köylere gidip; merkeplerden tutun, evcil hayvanlara varıncaya dek, her canlı varlığı vergiye bağladı.   

Bizim Adıyaman’da bir cami cezaevine dönüştürüldü. Bazıları da ibadete kapatıldı. Keza Kur’an-ı Kerim okumak yasaktı. Kimse açıktan okuyamaz, öğrenemez, öğretemezdi.

İki kişi bir araya gelip, ibadet yapamazdı. Aksi halde jandarmalar tarafından götürülür, çeşitli cezalara çarpıtılırdı.

Mesela, bizim bir grup arkadaşımız vardı. Haftanın belirli günleri gizlice bir araya gelir, ibadet yapardık: Yanımıza birer alkol şişesi alır, Abuzer el Gaffari türbesine giderdik.

Sırasıyla bir arkadaşımız türbenin damında nöbet tutar, diğerleri de Kur’an okur, zikir çeker, dini sohbetlerde bulunurduk.

Jandarmaların gelişi öteden belirince, nöbetçi arkadaşımız bize bildirir, biz de Kur’an-ı Kerim’i saklar, içki şişelerini önümüze dizerdik.

Jandarmalar yanımıza gelip ne yaptığımızı sorunca, içki içtiğimizi, âlem yaptığımızı söylerdik.”

Harbiden geçmiş yıllarda topluma yönelik yapılan malum baskıları, çekilmez menfilikleri, antidemokratik gelişmeleri duyunca, “oy zulüm zulüm” demeden edemiyor insan.

Pekâlâ, günümüzde benzer durumlar var mı?

El cevap:

Elbette var, lakin farklı bir versiyonla…

Allah izin verirse bir sonraki yazımızda bu konunun devamını işler ve açık bir şekilde izah ederiz.  

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…   

                                                                                                         Bilal KARADAĞ

                                                                                                 [email protected]