Türklerin Orta Asya’daki yönetim şekilleri, laik bir yönetimdi.

Kimsenin inancına ve düşüncesine karışılmıyordu.

Din yönetime karıştırılmıyordu.

Devlet başkanları devleti:

Tek başlarına aldıkları kararlarla,

Bağımlılık kültürü ve öğretilmiş ezberlerle hareket eden,

Söylediklerini ve yaptıklarını tartışmadan ve sorgulamadan onaylayan kadrolarla,

Racon keserek yönetmiyorlardı.

Devlet başkanları ülkeyi, halkla birlikte yönetiyorlardı.

Vatandaşlar, düşüncelerini özgürce açıklıyorlardı.

Kararlar, vatandaşlarla tartışılarak alınıyordu.

Bir Türk devleti olan, 620 yıl hüküm süren, bir Cihan İmparatorluğu olan, Osmanlı Devleti, Laik bir devletti.

Din, devlet işlerine karıştırılmazdı.

Devletin yönetim merkezi olan, padişahın ve ailesinin ikamet ettiği ve yaşadığı Saray’da laik bir yaşam vardı.

Saltanatı ve hilafeti temsil eden padişah, Sarayın yaşamına karışmazdı.

Sarayda yaşayanlar istedikleri gibi giyinirlerdi. İstediklerini yerlerdi. İstedikleri içecekleri içerlerdi.

İşgal edilen, Osmanlı Devleti toprağına katılan yerlerde yaşayan toplumların yaşamlarına, inançlarına, yediklerine içtiklerine müdahale edilmez ve karışılmazdı. Onlara din dayatılmazdı.

İşgal edilen topraklarda yaşayanlar, kendi yaşamlarını ve dinlerini yaşamaya devam edelerdi.

Sivil ve askeri bürokrasiye, padişaha yakınlık ve bağlılık gözetilerek atama yapılmazdı.

Dinlerine ve inançlarına bakılarak atama yapılmazdı.

Bilgi, beceri, yetenek aranarak atama yapılırdı.

Osmanlı İmparatorluğu, laik bir yönetimi benimsediği,

İşgal ettiği topraklarda yaşayan halka din dayatmadığı,

Yaşam biçimlerine ve dinlerine karışmadığı,

Askeri ve sivil bürokrasiye renk, dil, din, ırk ayırımı yapmadan bilgi, beceri ve yeteneklerine göre atama yaptığı,

Devlet, bilgiye ve akla dayalı, bilgi, beceri yetenek aranarak yönetildiği için 620 sürdü.

Bağımlılık kültürü ve öğretilmiş ezberlerle hareket ederek Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi tek başına aldığı kararlarla yönetmesini, söylediklerini ve yaptıklarını tartışmadan ve sorgulamadan onaylayanlara soruyorum:

Padişahlar Osmanlı Devleti’ni tek başlarına aldıkları kararlarla yönetselerdi,  

Askeri ve sivil bürokrasiyi, bilgi, beceri ve yetenek aramadan,

Bağımlılık kültürü ve öğretilmiş ezberlerle hareket eden,

Yaptıklarını ve söylediklerini tartışmadan ve sorgulamadan onaylayan kişilerden ve kadrolardan oluştursalardı, Osmanlı Devleti bir Cihan İmparatorluğu olabilir miydi?

620 yıl sürebilir miydi?

Mustafa Kemal Atatürk, Türklerin devlet yönetim şekli, gelenek ve kültürlerine uygun davrandı.  Türkiye Cumhuriyeti’ni laik bir devlet olarak kurdu.

Devleti, akla ve bilgiye dayalı örgütledi.

Toplumun tüm kesimleri kucaklandı.

1920-1938 arasında TBMM’sinde toplumun tüm kesimlerinin temsili sağlandı.

Askeri ve sivil bürokrasi, renk, dil, din, renk, ırk ayırımı yapılmaksızın bilgi, beceri ve yetenek gözetilerek oluşturuldu. 

Türklerin Orta Asya’daki devlet yönetim şekillerini, Orta Asya’da göç edip Anadolu’ya gelen Türklerin kurdukları Osmanlı Devleti’nin yönetim şeklini, anlayışını ve işleyişini anlatan yüzlerce kitap var.

Bu kitapların hiçbirisinde, Türklerin Orta Asya’daki devlet yönetim şekillerinin, Orta Asya’da göç edip Anadolu’ya gelen Türklerin kurdukları Osmanlı Devleti’nin, din devleti olduğunu söyleyen,

Din kurallarına dayalı yönetildiklerini anlatan, tek bir kitap yok.

2002 seçimlerinde iktidara gelen, ilk günden başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştirip dönüştürmek, din kurallarına göre yeniden yapılandırmak, için çalışma başlatan Recep Tayyip Erdoğan ve O’na destek verenler, belge ve bilgi ortaya koymadan, Osmanlı Devleti’nin, din devleti olduğunu, din esaslarına göre yönetilen bir devlet olduğunu söylüyorlar.

Her konuda olduğu gibi Osmanlı Devleti’nin yönetim şekli ve anlayışı konusunda da halka doğruyu söylemiyorlar. Halka yanlış bilgi veriyorlar ve halkı aldatıyorlar.