Kutlamalardan da anlaşıldığı üzere bugün öğretmenler günü.

Geleceğimizin teminatı dediğimiz çocuklarımıza şekil ve ruh veren, onları eğiten, onlara öğreten, hayata hazırlayan… öğretmenlerimize adanmış olan bir (rakamla 1) gün. Yapılan konuşmalardan ve ifade edilen kutlama mesajlarından da anlaşılacağı üzere bunca önem ve değer atfedilen bu kutsal mesleğe, bu mesleği icra etmeye gayret eden öğretmenlere hasredilen, onlara ayrılan sadece 1 gün.

Yanlış anlamayın sakın. Verilen değer, biçilen kıymet, onca süslü ve şatafatlı sözlere karşın sadece 365 günde bir gün. O günde de ders arası tören yapar sonra tekrar derse döner. O güne mahsus ne bir tatil ne de yarım elma gönül alma misali bir ikramiye…

Geri kalan 364 günde esamesi okunmaz tabi. Aksine onlara yüklenmek, onları eleştirmek için her fırsat değerlendirilir.

Neyse fazla ileriye gitmeyelim ve günün anlam ve önemine uygun bir şeyler yazalım.

***

Almanya’da bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderirmiş:

“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.

Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.

İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar…

Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.

Sizlerden isteğim şudur:

Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır...

***

Değerli öğretmenlerimiz ve hocalarımız sizler de çok iyi biliyorsunuz ki;

Sevgisiz zekâ, bizi küstah yapar. 
Sevgisiz hukuk, bizi dizginsiz yapar. 
Sevgisiz diplomasi, bizi ikiyüzlü yapar. 
Sevgisiz başarı, bizi kibirli yapar. 
Sevgisiz zenginlik, bizi haris yapar. 
Sevgisiz uysallık, bizi hizmetkâr yapar. 
Sevgisiz yoksulluk, bizi mağrur ve aksi yapar. 
Sevgisiz güzellik, bizi gülünç yapar. 
Sevgisiz kudret, bizi zorba ve despot yapar. 
Sevgisiz çalışma, bizi köle yapar. 
Sevgisiz sadelik, bizi değersiz yapar. 
Sevgisiz kural, bizi tutsak yapar. 
Sevgisiz siyaset, bizi bencil yapar. 
Sevgisiz inanç, bizi bağnaz yapar. 
Sevgisiz hayat… Anlamsızdır. 

(Sevgi sözcüğü yerine “değer” odaklı başka bir kavram konularak da okunabilir.)

Şartların zorluklarına, hayatın çetin geçen mücadelesine ve “insan” kaynaklı sıkıntılara rağmen öğrencilerimizi sevelim.

Bu yüzden önce sevgiyi öğretelim onlara; onları severek, onlara değer vererek sevgiyi öğretelim onlara.

Onlara insanı anlatalım. İnsan olmayı, insan kalmayı, adam gibi adam olmayı öğretelim. Onları insanı insan yapan değerlerle mücehhez kılmaya çalışalım.

Sonrası zaten gelir.

Bende emeği, katkısı ve alın teri olan tüm öğretmenlerimin, tüm hocalarımın ellerinden öpüyorum. Onlara rahmet, onlara sağlık ve selamet diliyorum.

Ve bilvesile helallik diliyorum.

Son söz olarak muziplik olsun diye bir iğneleme yapalım:

Bu arada, okul yıllarına/sıralarına dönme ihtimali olmayan ve henüz sevgiyi ve insan olmayı öğrenme fırsatı bulamamış kişilere de hızlandırılmış eğitim verelim…