Hayırlısıyla bir bayramı daha sona erdirdik. Uzun bir tatil, biraz koşturmaca, biraz dinlenme derken su misali ömür içinde yine anılar sandığında kâh sevinç olarak, kâh uzaklardaki sevdiklerimizin burukluğu olarak, kâh bayramın olmazsa olmaz yorgunluğu olarak yerini almış bulunmakta.

Aslında yoğun iş hayatı üzerine kullanılmış uzun bir tatildi fakat bu tatilden çıkış modu biraz telaşeye dönüştü. Öğrenciler için verilmiş koskoca yaz tatili de rehavete girmiş tüm vatandaş için uyanış gibi oldu. Evet, bu yıl okullar çok uzun bir tatil yaptı. Öğrenciler okul disiplininden tamamıyla uzak, kendi başına buyruk, tembel tatil günlerine çok fazla kapıldı. Bir eğitimci olarak öğrencilerin tekrar okul hayatına adapte olabilmesi başta ebeveynlere düşüyor ama öyle şeyler görüyoruz ki, bayram tatilinden hala çıkamamış, tatilini sonlandırmak istemeyen büyükler, “aman ilk hafta okul mu olur,” deyip çocuklarını hala okula başlatmamış bulunuyor. Özellikle ilkokul çocuklarının gelecekte okuluna bağlılığı tamamıyla ilk yıllarda verilmiş olan okul disipliniyle gerçekleşir. Ebeveyler kendi çıkarları uğruna çocukları okullarından uzak tutarsa ileriki yıllarda bu kez de çocuklar, “İlk hafta ders yok okula gitmeye gerek yok, son hafta ders mi olur, okula gitmeye gerek yok,” gibi söylemlerle karşımıza çıkar. Lise çağına gelmiş bir çocuğa ne yazık ki baskıyla okula gönderemeyiz, bu kez “ Sizin işinize gelince gitmiyordum,” diye çıkış yaparak savunmaya geçer.

Öğrencilere verilen okul sorumlulukları ne kadar küçük yaşlarda sağlanırsa ileriki yıllarda işimizin daha kolay olacağını unutmamak gerekli!

Okul ilk günden başlar. Artık öğrenci malzemeleri okullar açılmadan belirleniyor, veliler okulun açılmasını beklemeden çocuklarla birlikte şenlik hazırlığı havasında tüm düzenlemeleri yapmalı ve okula kıyafetiyle eşyalarıyla hazır halde başlamalı. Sevinç olmalı, heyecan olmalı… Öğretmen arkadaşlarımda ilk düzenlemelerin ardından dersi başlatmalı böylece ilk hafta okul yok ifadesi artık hafızalardan silinmelidir.