Öğretmenim,

Biraz konuşabilir miyiz? Her sınıfa girişinizde bize saatlerce bir şeyler öğretme çabasıyla anlatıyorsunuz dersleri, biz de sizi dinliyoruz ya hani; ben de sizden sizin yaptığınız gibi önümü ilikleyerek beni dinlemenizi rica ediyorum. Yine o bir şeyler verebilir miyim, öğretebilir miyim düşüncesiyle bakan gözleriniz var karşımda, sağ olun öğretmenim!

         Söze nerden başlayacağımı bilemiyorum.”sizi çok seviyorum öğretmenim.”şaşırmayın. Ben sizin yaptığınız işe hayranım ve bu işi siz yaptığınız için diğer öğretmenlere olduğu gibi size de hayranım. Size de sonsuz saygı ve sevgi duyuyorum. Saygı duyuyorum çünkü siz değerlisiniz. İnsanları topluma kazandıran, çoğu zaman anne-babamızın ilgisinden daha da çok ilgi gösteren, bize bu hayatı öğreten ve bu hayat için bizi eğiten sizsiniz. Ben size; ders anlatırken, iyiyi, doğruyu, güzeli bize öğretme çabası içerisindeyken, bizimle gülerken ve ders anında son derece ciddi olabilen karakterinize bürünürken hayranım.

         Biliyor musunuz öğretmenim?  Sizi tüm yıldızların güneşi kıskandığı gibi kıskanıyorum. Çünkü siz onlardan daha parlak, daha çok yararı olan bir büyüklüğe sahipsiniz. Diğer insanlar yıldız, ama etraflarını çok az ısıtıp çok az parlatıyorlar. Hepsi birleşseler belki sizin parlaklığınıza ve sıcaklığınıza ancak sahip olurlar. Ama siz tek bir güç olarak parlaklığınız ve sıcaklığınızla erişilmezsiniz. Ben de şuan küçük bir yıldızım ve sizin gibi olmaya çaba gösteriyorum. Nasıl güneş her farklı vakitte farklı ülkeleri ısıtıp aydınlatırsa, siz her birinizde ayrı okullarda birçok insanı hayata hazırlıyor ve yetiştiriyorsunuz.

         Siz o koltuğa layık olmak için çok çaba gösterdiniz, memlekete çok yarar sağladınız, sizden bayrağı almaya layık olacağım günü bekliyor, sizin yolunuzda ilerleme çabası gösteriyorum. Ve sizin başardığınız işlerden kendime pay çıkarıyorum. Belki güleceksiniz ama size baktığım zaman kendimi sizin yerinizde görüp mutluluktan ve gururdan havalara uçuyorum. Ve bazen dalıyorum; içimden, bende ben de bir gün öğretmen olacağım diyorum. Bazen de görüyorum; anneniz geliyor, bahçede oturuyorsunuz ve düşünüyorum ve kim bilir anneniz böyle bir evlat yetiştirdiği için ne kadar büyük bir gururla dolaşıyor ve sizden onurla bahsediyor.” Kıskanıyorum işte, benim de annem bir gün göğsünü kabartıp, gururla, onurla adımı anacak diye daha da bir hırslanıyorum. Kimi günse bu kıskançlığımı yüreğime gömmeyle yetinmiyorum ufak bir kabalıkla “Bir gün öğrenciniz olarak değil, meslektaşınız olarak selamlayacağım sizi öğretmenim!” diyorum.

         Kızmayın öğretmenim, sadece size ve mesleğinize olan hayranlığımı ve ona olan ulaşma çabamı dile getirmeye çalışıyorum. Ve o an aklıma geliyor kolay bir yolda olmadığım, bunun için çalışmak zorunda olmadığım. Yüreğimde kopan fırtınaları dile getirmem mümkün değil. Siz bana aşıladınız bu mesleği öğretmenim ve belki geç ama “teşekkürler öğretmenim!” eğer bir gün bu isteğim olursa yine size borçlu olacağım ve ben de bu borcu sizin gibi ödeyeceğim. Bana bu hayatı siz kazandırdınız, ben de bundan sonraki nesile bu hayatı kazandırmaya çalışacağım.

         Borcumu ödeyeceğim öğretmenim. Söz veriyorum, söz veriyorum; “öğretmen olacağım!”

                                                     

                                                       

                                                 Melike BAHÇECİ

                                              Anadolu Turizm ve Otelcilik Lisesi

                                                                 10 Mutfak A

                                                 23 / 11 / 2000 

 

 

Not: Melike Bahçeci’nin 23 Kasım 2000 yılında öğretmenler günü münasebetiyle öğretmenlerine hitaben yazdığı bu kompozisyon çalışması öğrencilerimize örnek olması temennisiyle yayınlanmıştır. Melike Bahçeci şu anda Adıyaman Merkez Fatih İlköğretim Okulunda Teknoloji ve Tasarım öğretmeni olarak, aldığı bayrağı yeni nesillere teslim etme yolunda çalışmaktadır.